Artı İletişim Yönetimi Yönetici Ortağı Esra Şengülen Ünsür: "Yapay zekâ başta olmak üzere dijital teknolojilerin dönüştürdüğü alanların başında elbette iletişim geliyor. Gerek metot gerekse içerik olarak muazzam bir dönüşüme sebep oluyor ve adaptasyon ihtiyacı doğuruyor." Artı İletişim Yönetimi Yönetici Ortağı Esra Şengülen Ünsür ile 2024 yılını, 2025 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.
Sürdürülebilirlik 2025'te de gündemimizde olacak
Gerek 2024 yılının değerlendirmesi gerekse 2025 yılı beklentileri, üzerine konuşmak için epey geniş başlıklar. Malum, küresel, bölgesel ve ulusal gündemler hem baş döndürecek denli hızlı değişiyor hem de çeşitli. İletişim sektörü de doğası gereği söz konusu gündemlerden birincil düzeyde etkileniyor. Dolayısıyla tüm yönleriyle değerlendirme yapabilmek akademik bir çalışma gerektirecektir. Burada sadece öncelik vermek istediğim birkaç başlıktan söz edebilirim.
İletişim sektörünün 2024 yılı, Oxford Sözlüğü’nün “yılın sözcüğü” seçtiği kavram olan “brain rot” (beyin çürümesi) gölgesinde geçti. Aşırı ekran süresi ve kalitesiz içerik tüketimi sonucu “çürüyen beyinlere” yönelik “itibar yönetimi” stratejisi yapmaya çalışmak, 2024 yılında iletişimcilerin esas mücadelesi oldu. Sürekli kısalan dikkat süresi, sansasyonel olmayan başlıklara ilginin azalması, yazılı metinlerin okunmaması ve hep uzun bulunması, iletişim metotlarını kritik şekilde etkiliyor. Hedef kitlenin sıklıkla güncellenen içerik tüketme alışkanlıklarına pazarlama iletişimi süreçlerimizde uyum gösterip akılda kalan, aksiyona teşvik eden ve “yatırıma değen” işler yapsak da itibar yönetimi konusunda ciddi engellerle karşılaşıyoruz. Yalan ya da yanlış verilerle çıkan iletişim krizlerinin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusu. Komploların sosyal medyada köpürtülmesi ile bilimsel ve doğru bilginin sesinin kısıldığını görmeyi hem üzücü hem de son derece riskli buluyorum. Doğru ve bilimsel verinin sosyal medyada komplolar kadar albenisinin olmaması, sadece kurumlar ve markalar değil insanlık için de büyük bir sorunun işareti. Görünen o ki, 2025 yılında da benzer sorunlarla mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bunun yanı sıra yapay zekâ başta olmak üzere dijital teknolojilerin dönüştürdüğü alanların başında elbette iletişim geliyor. Gerek metot gerekse içerik olarak muazzam bir dönüşüme sebep oluyor ve adaptasyon ihtiyacı doğuruyor. Bu sektörün profesyonelleri olarak teknolojik gelişmelere hakim ve yaratıcılığımızın yeni yöntemlerden beslenmesine açık olmak zorundayız. Bu da iletişim sektörünün hem teknolojiye hem de insan kaynağına yeni yatırımlar yapması gerektiğini gösteriyor. Bugün mesleğimizin pek çok tarafı, 10 yıl önceki gibi bile işlemiyor. Değişimin ve dönüşümün lideri olmayan iletişimciler yakın gelecekte daha da çok zorlanacak.
2025 yılında bir iletişimcinin gündeminde olacağını düşündüğüm başlıklardan bir diğeri de 2024’te de olduğu gibi sürdürülebilirlik olacak. İnsanlık sürdürülebilirliği gerçekten başaramadığı sürece de bu konu üzerine konuşmalar devam edecek. Endişem de burada. Çevresel, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik konusunu, dünyanın ve insanlığın gerçek bir sorunu gibi değil de kurumlarının itibar yönetimi süreçlerinin bir parçası olarak görenler nedeniyle “washing” bir türlü son bulmuyor. Dileğim ve beklentim, iletişimcilerin bu tuzağa alet olmaması, danışmanlık yaptıkları kurumları doğru yönlendirmek için direnmesi ve onları gerçek etki yaratan aksiyonlara yönlendirmesi yönünde.
Küresel ve bölgesel makro ekonomik veriler, yakın çevremizdeki sıcak çatışmalar ve kurulmaya çalışılan siyasi dengeler, Amerika ve Avrupa’daki son seçimlerin sonuçları ve olası küresel etkileri ve daha pek çok başlık, herkesi olduğu kadar, hatta bazen daha fazla, iletişim sektörünü de etkileyecek. Gündeme hakim olanlar, gelişmelere uyum gösterme becerisini yüksek tutabilenler ve planlı olmaktan daha çok esnek davranabilenler, 2025’i görece daha başarılı geçirecek gibi görünüyor.