• Pazarlamasyon TV
  • Etkinlikler
  • Trend Raporları
  • Akademi
  • Kariyer
  • Prime
Created with Sketch.
  • Marketing Meetup
  • MarTech Awards
  • The Hammers Awards
  • Tech Brands 2020
Prime'a Giriş Yap Prime'a Kayıt Ol
  • Pazarlamasyon TV
  • Prime’ı Keşfet
  • Akademi
  • Kariyer
  • Trend Raporları
  • İlan Ver
facebook twitter linkedin whatsapp mail

Piar İletişim Ajans Başkanı Selin Oran ile Covid-19 Sürecini Konuştuk

Cemre Üçhisarlı / 04 Mayıs 2020
facebook twitter

Covid-19 salgının tüm sektörleri etkilediği ve hızlıca dönüştürdüğü şu dönemde, markaların iletişim faaliyetlerini tasarlayan ve sürdüren ajanslar ile konuştuğumuz bir yazı dizisi başlattık. Bu yazı dizisinde reklam, halkla ilişkiler ve iletişim ajansları ile, Covid-19 sürecini nasıl geçirdiklerini ve geleceğe dair ön görülerini konuşuyoruz.

Serimizin yeni dizisinde Piar İletişim’in Ajans Başkanı Selin Oran ile Covid-19 sürecini konuştuk. Keyifli okumalar.

Cemre Üçhisarlı: Covid-19 süreci ajansınızı nasıl etkiledi?

Selin Oran: Pek çok şirketin salgın sürecinde tanıştığı ve ilk kez deneyimlediği evden çalışma modelini biz Piar İletişim olarak, çok daha öncesinde uygulamaya başlamıştık. Zaten ekip olarak belirli günler evden çalışıyorduk. Dolayısıyla salgın nedeniyle uzaktan çalışma sürecinde bir alışma sürecimiz olmadı. Şu anda hiçbir sürecimizi aksatmadan kolaylıkla işlerimizi yürütebiliyoruz. Sadece röportaj ve basın buluşmalarımızı hızlı bir şekilde dijital ortama taşıyarak devam ettirdik.

C.Ü: Covid-19 sürecine yönelik yaptığınız iletişim planlarında en çok neye dikkat ediyorsunuz ve planlarınızı genelde nasıl bir tarih aralığına yönelik yapıyorsunuz?

Selin Oran: Geleneksel iletişim yöntemlerinin mercek altına alındığı ve yeniden şekillendiği bir dönem yaşıyoruz. Bu yeni dönemde artık ne kadar insana ulaştığın değil, hedef kitlene ne kadar odaklı olduğun ön plana çıkıyor.

Biz Piar İletişim olarak, 2014 yılında faaliyete geçtiğimiz günden bu yana, markaların iletişim stratejilerini tümüyle farklı bir yaklaşımla oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. ‘Yeni nesil’ ve ‘veriye dayalı’ bir ajans olarak, her zaman müşterilerimizi, dijital dönüşüme ayak uyduracak projeler geliştirmeye yönlendirdik. Daima dijitali savunduk, dijitale yatırım yaptık. Hem iç hem de dış iletişimde yeni düzenin öncülerinden biri olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. 

Bu dönemde insanlar doğru haberin ne kadar önemli olduğunu anladı, doğru habere olan ihtiyaç arttı. Bu nedenle bizim de doğru içerikle haber mecralarını beslemek gibi zaten her zaman hissettiğimiz sorumluluğun dozu biraz daha yükseldi.

Ayrıca yine bugünlerde iletişimin sürdürülebilirliği de büyük önem taşıyor. Çünkü tüketiciler bir markanın iletişimi sadece iyi günde yapıp yapmadığına da dikkat ediyor. Dolayısıyla biz, iletişimin yollarını ve içeriğini değiştirdik. Bu anlamda markalarımıza danışmanlık verdik. Her zaman olduğu gibi gazetecilere gündeme daha odaklı ve ihtiyaca yönelik konu ve gündem yönetimini bu dönemde de aktif olarak yapıyoruz. Online kanalların değerinin fark edilmesiyle içeriği ihtiyaca ve gündeme uygun şekilde planlıyoruz.

Öte yandan mecraya bir haber sunup bunu değerlendirebilir misin dediğimiz günler çok geride kaldı. Bugün artık bir gündemimiz var, bu çalışmayı hangi mecralarla ve hangi iletişim yöntemleriyle nasıl çeşitlendirebiliriz diye tartışıyoruz. Gazeteciyi ekip arkadaşımız olarak görüyoruz. Aynı şekilde gazeteci arkadaşlarımızın da bizi ajans değil, bir ekip arkadaşı olarak kabul ettiklerine inanıyoruz. O nedenle ‘birlikte daha güçlüyüz’ mottosunu kullanıyoruz ve bunun geçmişi aslına bakarsanız salgından çok daha eskiye dayanıyor.

Biz salgın dönemi öncesinde de markalarımızın stratejilerini oluştururken, 2020 KPI hedeflerine daha dijital odaklı proje hedefleri koymuştuk. Şu dönemde daha digital odaklı projelerimizi hayata geçirmeye odaklandık.

Koronavirüs salgını sonrasında da her sektör gibi PR şirketleri de değişmek, dönüşmek zorunda kalacaklar. Bunu da ancak dijital projeler geliştirerek, mecralarla karşılıklı fikir alışverişi içinde olarak gerçekleştirebilirler. Yeni dönemde bunu başaran, bu hıza ayak uyduran, dijital düşünen herkes kazanacak.

C.Ü: Markalar bu dönemdeki iletişim çalışmalarında sizlerden ne bekliyor, iletişim faaliyetlerini tamamen durduran müşteriniz var mı?

Selin Oran: Teknoloji odaklı bir ajans olduğumuz için müşterilerimiz de teknoloji üreten değerli firmalar. Yine teknolojinin öneminin fark edildiği bir dönemdeyiz. Dolayısıyla müşterilerimizin de bizden beklentisi, bu dönemde ihtiyaç duyulan doğru bilgiyi doğru şekilde hedef kitleye ulaştırmamız. Sektöre, insanlara fayda sağlayan teknolojileri anlatmak, tanıtmak gibi bir görevimiz var. Bu nedenle her bir markamız adına iletişimi hiç kesmeden, aralıksız devam ettiriyoruz.

Böyle krizleri doğru yönetmek başarı getirir. Biz bu dönemde markaların doğru iletişim dilini kullanmalarına yardımcı oluyoruz. Gazeteciler habere ihtiyaç duyuyor, onlara danışarak ne gibi içeriklerle kendilerini destekleyebileceğimizi düzenli olarak konuşuyoruz. Örneğin, bu dönemde iletişimi doğru yönetmek ve sürdürebilir kılmak adına ilk dijital basın buluşmasını biz gerçekleştirdik. Eskiden bir markamız için ayda 2-3 röportaj ya da basın buluşması yaparken, bu dönemde bunun sayısı iki hatta üç katına çıktı.

C.Ü: Evlerinden çalışanlar iş yüklerinin eskiye göre çok daha fazla arttığını söylüyor, sizde böyle bir durum var mı?

Selin Oran: Her kurumun, herkesin bir alışma süreci olduğu doğru. Örneğin; biz ekip olarak, salgına kadar haftada en az bir gün evlerimizden çalışıyorken, şimdi hayatımız iş oldu. Tabii bunun sebebi, evde kal çağrılarına uymamız. Doğal olarak işimizi, hayatımıza daha entegre bir şekilde yürütüyoruz.

C.Ü: Bundan sonrasında sektörde kalıcı bir değişiklik olacağını düşünüyor musunuz?

Selin Oran: Dijitalleşme hayatımıza bu dönemle birlikte çok hızlı bir şekilde girdi. İnsanlar da hızla uyum sağlamak zorunda kaldı. Aynı zamanda bu modelin ne kadar verimli olduğu da görüldü. Önümüzdeki dönemde de uzaktan çalışma yönteminin kalıcı olacağını ve dengeli şekilde kullanılmaya devam edeceğini düşünüyorum.

Covid-19 Sürecini Salt İletişim Kurucusu ve Ajans Başkanı İlkin Karataş Ülkü ile Konuştuk
Covid-19 Sürecini Salt İletişim Kurucusu ve Ajans Başkanı İlkin Karataş Ülkü ile Konuştuk

Covid-19 salgının tüm sektörleri etkilediği ve hızlıca dönüştürdüğü şu dönemde, markaların iletişim faaliyetlerini tasarlayan ve sürdüren ajanslar ile konuştuğumuz bir yazı dizisi başlattık. Bu yazı dizisinde reklam, halkla ilişkiler ve […]

comment 0
share
Etiketler
Covid-19 Piar İletişim röportaj

Reader Interactions

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Promart Promotion’ın Yöneticisi Burak Arcan ile Covid-19 Sürecinin Sektörlere Etkilerini Konuştuk

Cemre Üçhisarlı / 22 Nisan 2020
facebook twitter
Promart Promotion’ın Yöneticisi Burak Arcan ile Covid-19 Sürecinin Sektörlere Etkilerini Konuştuk

Her sektör Covid-19 sürecine kısa bir sürede entegre olmak için kendisini değiştirdi ve dönüştürdü. Bu değişikliklerin ne kadarının kalıcı olduğunu, hangi sektörlerin Covid-19'dan ne kadar etkilendiğini, promosyon sektörü için Burak Arcan'ın ön görülerinin neler olduğunu, Promart Promotion'un Yönetici Ortağı Burak Arcan ile konuştuk. Keyifli okumalar...

Cemre Üçhisarlı: Burak Bey merhabalar, öncelikle Promart'tan çok kısa bahsedebilir misiniz, her şey normalken neler yapıyorsunuz?

Promart, marka deneyimini yaratıcı promosyonel çözümlerle güçlendirmeye odaklanmış uluslararası bir çözüm ajansı. Merkez ofisimiz Türkiye’de. Ayrıca Hollanda ve Azerbeycan’da ofislerimiz bulunuyor. Pek çok global markanın da onaylı promosyon ürünleri tedarikçisiyiz. Yıllar içinde onların beklentileriyle biz de kendimizi ve üreticilerimizi geliştirerek uluslararası sosyal uygunluk kriterlerine uygun bir ekosistem oluşturduk. Şu anda tekstilden metale, çantadan plastiğe pek çok ürünü Türkiye’de uluslararası kriterlere uygun olarak ürettirebiliyoruz. Bunun yanında elbette katalog ürünü dediğimiz klasik promosyon ürünlerini de sağlıyoruz müşterilerimize. Biz ürünün ne olduğu değil bir pazarlama kampanyasına nasıl entegre edildiğini önemsiyoruz. Promosyonun doğru tasarlandığında ve konumlandırıldığında değer yaratan bir pazarlama taktiği olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde B2C’de özellikle belli bir tüketici kitlesi için satın alma kararını doğrudan etkileyen bir faktör. Diğer yandan B2B’de doğru hediye marka prestijini arttırıyor. Bunun yanında son yıllarda insan Kaynakları ile yürüttüğümüz çalışmalar çalışan bağlılığını arttırmada etken.

C.Ü: Tüm sektörler Covid-19 sürecinden bir şekilde etkileniyor. Peki promosyon sektörü süreçten nasıl etkilendi?

Burak Arcan: Promosyon sektörü yaşadığımız COVID-19 sürecinden önce de yani 2019 yılında yaşanan olumsuz ekonomik şartlardan dolayı da zaten en parlak günlerini yaşamıyordu. 2020 yılı için olumlu bir başlangıç yapmaktı hedefimiz ve Ocak, Şubat  ve Mart aylarının ilk haftasına kadar  gelen siparişler bizleri umutlandırmıştı. Fakat 11 Mart’ta Türkiye’de de bu salgının ilk vakaları ortaya çıkınca işler tersine döndü. Her kriz döneminde olduğu gibi pazarlama ve satış bütçelerinde kısıtlamalara gidildi. Konuşmaya başladığımız yeni projelerin tamamına yakını askıya alındı. Ramazan ayı promosyonu yapan pek çok marka bu yıl yapmama kararı aldı. Yazın yapılacak etkinlik ve festivaller bizim sektörümüz için çok önemlidir. Bu yıl için gelen iptaller maalesef sektördeki daralmayı daha da arttırıyor.

Ama az sayıda da olsa bazı markalara önlemlerin alındığı tesislerde hala üretim yapıyoruz. Onlar işler normale döndüğünde hazır olmak istiyorlar ve bunun onları bir adım öne çıkaracağını düşünüyorlar. O nedenle özellikle yazın yoğun sezon yaşayan bazı markaların talepleri devam ediyor. Hatta sağlık otoritelerinden umutlu mesajlar almaya başladığımız bu günlerde daha fazla sayıda marka yaz promosyonları için aramaya başladı ki bu da umut verici.

Bunların yanında şu anda İnsan Kaynakları departmanları bizimle iletişime geçiyorlar. Evde kalan çalışanlarına sürpriz yapmak isteyen şirketler için COVID-19 önlemi alınan tedarikçilerimizden ürün tedarik ederek setler hazırlıyor, temassız teslimat yapan kargo şirketleriyle dağıtım yapıyoruz.

C.Ü: E-ticaret verilerinin arttığını gözlemliyoruz. Bu süreçte pek çok marka siparişlerin yanına promosyonlar ve hediyeler ekliyor. Açıkçası benim beklemediğim bir ürün almak çok hoşuma gidiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, bu durum sizin sektörde kalıcı bir değişikliğe neden olur mu?

Burak Arcan: Öncelikle bu yaşadıklarımız her sektörde kalıcı değişikliğe neden olacak; o kesin. ‘Yeni normal’de de yani işler normale döndükten sonra da e-ticaret hacminin eskisine göre artacağını düşünüyorum. İnsanlar bunun kolaylığını, rahatlığını keşfettiler. Daha önce hiç bununla tanışmamız yaş grupları dahi internetten sipariş vermeyi öğrendiler. Bunlar önemli değişiklikler. Ve evet, bu bizi de etkileyecek. Henüz markalar orda değiller. Fakat bu kriz hafifleyip de onlar da ‘yeni normal’ planlarını yapmaya başladıklarında eminim e-ticaret üzerinden promosyon işini nasıl yöneteceklerini düşünecekler.  Şunu gözden kaçırmamak lazım: 3 farklı tüketici grubu var bizim gözlemlediğimiz. Birinci grup kesinlikle talep ettiği markadan vazgeçmeyen, fiyat odaklı olmayan. İkinci grup fiyat odaklı olan, aynı ürün için farklı markaları araştırıp uygun fiyatlısını talep eden. Üçüncü grup ise talep ettiği ürünün yanında verilen promosyon malzemesine odaklanan grup. Örneğin bir markete gittiklerinde gözleri raflarda promosyon ürünü arar ve ürünün cinsi, kalitesi, işlevselliği satın alma kararını etkiler. Eğer online satınalma davranışı devam edecekse-ki bugüne göre azalacak olmakla birlikte eskiye göre artacak- bu kanaldaki promosyon stratejisi de düşünülmeli. Bu vesileyle markalara çağrı da yapalım: Şu anda herkes online alışveriş yaparken burada promosyonu düşünecek markalar bahsettiğim 3. grup müşteriyi kazanacaklardır. Bu markalarla çalışıp fikir geliştirmekten büyük memnuniyet duyarız.

C.Ü: Covid-19 salgın süreci güvenli bir şekilde sona erdiğinde sektörünüz için ön görünüz, bir artış yaşanması yönünde. Niçin bu şekilde olacağını düşünüyorsunuz? Daha önce benzer süreçlerde de bu artış yaşanmış mıydı?

Burak Arcan: COVID-19 salgını bittiğinde sektöre olumlu olarak yansıyacaktır diye düşünüyorum. Şu bir gerçek; biz promosyon seven bir milletiz. Dolayısıyla kurumsal firmalar atlattığımız süreçte hasar tespit çalışmalarını yaptıktan sonra yeni pazara gidiş stratejilerini ve pazarlama kampanyalarını yürürlüğe koyacaklar ve bu kampanyaların içinde mutlaka promosyon olacak. Çünkü tüketici buna alışkın. Bazı markalar bunu piyasayı canlandırmak için, bazıları ellerinde bulunan stoklarını eritmek için, bazıları salgın süresince farklı sebeplerle kazandıkları pazar payını kaybetmemek için, bazıları kurumsal müşterilerine kendilerini hoş bir hediyeyle hatırlatmak ve hoşgeldiniz demek için yine pazarlama karmalarına promosyonu ekleyeceklerdir. Ama elbette özellikle büyük organizasyonların, festivallerin iptali ve bütçelerin azalması dolayısıyla sektörde yıl bazında bir büyüme beklemek yanlış olur. Daha önceki dönemlerle karşılaştırmak zor çünkü açıkçası bu hiç tanımadığımız, bilmediğimiz bir kriz.

Biz bu dönemde klasik promosyon ürünlerimizi dijitalle buluşturduğumuz bir ürün de sunuyoruz müşterilerimize. Bazı ürünlerimiz için artırılmış gerçeklik (augmented reality) teknolojisi kullanarak ürünün dijital dünyayla etkileşime geçmesini sağlıyoruz. Örneğin çocuklar için üretilmiş basit bir boyama kitabındaki karakterler bu teknolojiyle canlanıp eğlenceli bir deneyime dönüşebiliyor. İhtiyacımız olan sadece uygun içerik kurgusu ve bir mobil aplikasyon. Önceki yıllarda benzer dijital entegrasyon projelerini RFID teknolojisiyle yapmış ve bu sayede Coca-Cola projemizle Türkiye’ye PSI-Campaign of the year ödülünü de getiren tek ajans olmuştuk.

C.Ü: Farklı bir süreçten geçiriyoruz, sonrasını tahmin etmek hiç kolay değil ancak sizce Covid-19 süreci bitince hangi sektörler yaşanan zorlukları daha çabuk atlatabilir?

Burak Arcan: Burada tüketici ihtiyaçlarına ve tüketim alışkanlıklarına odaklanmak lazım. Özellikle hijyen tarafındaki tıbbi malzemeler ve kişisel bakım ürünleri sağlayıcılar ön plana çıkacak. Gıda üretim & perakende ile e-ticareti diğer yıldızlar olarak görüyorum. Çok farklı alanlarda hizmet veren teknoloji sağlayıcılar için de çok parlak bir dönem başladığını düşünüyorum.

Farklı sektörlerde farklı toparlanma süre ve süreçleri olacaktır. Dileğim, bu zor dönemin en az hasarla atlatılabilmesi.

Yemeksepeti CMO’su Barış Sönmez ile Markanın Covid-19 Sürecini Konuştuk
Yemeksepeti CMO’su Barış Sönmez ile Markanın Covid-19 Sürecini Konuştuk

Banabi ve Yemeksepeti’nin Türkiye’deki Covid-19 sürecine katkılarını göz önünde bulundurarak, markanın attığı ve atacağı adımları Yemeksepeti’nin CMO’su Barış Sönmez ile konuştuk. Yemeksepeti’nin salgın sürecinde yaptığı ilk hamle; online market alışveriş […]

comment 0
share
Etiketler
Covid-19 Piar İletişim röportaj

Lego ile Pandemi Döneminde Evdeki Ebeveynlere ve Çocuklara Destek Olmayı Konuştuk

Cemre Üçhisarlı / 30 Nisan 2020
facebook twitter
Lego ile Pandemi Döneminde Evdeki Ebeveynlere ve Çocuklara Destek Olmayı Konuştuk

Covid-19 salgınının ekonomik etkilerinin yanı sıra psikolojik ve toplumsal etkileri de oldukça geniş. Bu durumdan en çok etkilenen kesimlerden birisi de çocuklar. Türkiye'de ve dünyanın pek çok yerinde okulların tatil edilmesi çocukların tüm vakitlerini yaşıtlarından uzak, aralıksız bir şekilde aileleriyle ve evde geçirmelerine neden oldu. Peki bu durum onları nasıl etkiledi? Çocuklar ve aileleri bu vakti nasıl verimli geçirebilirler? LEGO Grup’ta Sosyal Sorumluluk ve Etkileşim alanında üst düzey yönetici David Pallash ile ebeveynlerin ve çocukların bu süreci nasıl verimli geçirebileceklerini ve Lego'nun bu konudaki aksiyonlarını konuştuk. Keyifli okumalar.

Röportajın içerisinde yer alan #LetsBuildTogether iletişimi kapsamında neler yapıldığını Lego'nun Türkiye Instagram hesabından takip edebilirsiniz.

Cemre Üçhisarlı: Özellikle bu dönemde oyun oynamanın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

David Pallash:Oyun oynamak her dönemde olduğu gibi bu dönemde de oldukça önemli. Bu süreçte çocukların yaklaşık %90'ı okula gitmiyor. Bu da yaklaşık 1,5 milyar çocuğun eğitim ve öğrenim ortamından uzak kaldığı anlamına geliyor. Yine de çocukların oyun yoluyla öğrenme fırsatı var! Çocuklar oyun oynayarak, hızla değişen dünyada başarılı olmalarına yardımcı olacak yaratıcılık, problem çözme, iletişim ve esneklik gibi temel becerileri geliştirebiliyor. Biz de #letsbuildtogether aracılığıyla çocuklara destek oluyoruz.

C.Ü: LEGO® Group'un ana iletişim mesajı nedir? Çocuklara ve ayrıca sosyal yaşamlarından soyutlanmış ebeveynlere nasıl ulaşıyorsunuz?

David Pallash:Çocukların refahına ve gelişimine özen gösterilmesi, 85 yılı aşkın süredir LEGO® kültürünün değişilmez bir parçasını oluşturuyor. İçinde bulunduğumuz bu olağandışı dönemde ev işi, çocuk bakımı ve çocuklarının okul çalışmalarını dengelemeye çalışan ebeveynler olarak, ailelere çocuklarıyla birlikte her gün eğlenecekleri, keyif alacakları anlar bulmalarında yardımcı olmak istedik.

Bu nedenle tasarımcılarımızı, STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) gurularını, kreatif ekibimizi ve oyun uzmanlarımızı arşivlerimizi incelemek için bir araya getirdik ve çocuklar ile ebeveynlere eğlenceli, oyun tabanlı öğrenme fikirleri sunmak için yeni yollar bulduk. Bu kapsamda www.LEGO.com/letsbuildtogether'ı oluşturduk. Sosyal medya kanallarımızda; ailelerin merakını ve yaratıcılığını canlı tutacak fikirlerin paylaşıldığı, LEGO® tasarımcılarının belirlediği günlük yarışmalar sunan, retro yapıları barındıran #letsbuildtogether’ı (#birlikteinşaedelim) başlattık.

C.Ü: İçinde bulunduğumuz durum çocukların potansiyellerini ortaya çıkarmaları ve kendilerini keşfetmeleri konusunda bir avantaj mı? LEGO® Group, Covid-19 nedeniyle sosyal çevrelerinden soyutlanmış çocuklara nasıl ilham veriyor?

David Pallash:Oynamak için zamanlarının olması, çocukların daha önce bahsettiğim temel becerileri geliştirmeye devam etmesi açısından harika bir fırsat sunuyor. Bu süre zarfında bazı aileler ve çocuklar COVID-19 nedeniyle sosyal çevrelerinden ayrı hissedecekler, bu yüzden #letsbuildtogether platformunun insanların oyun yoluyla bir araya gelmesine, yaratıcı fikirlerini paylaşmasına ve öğrenirken birbirlerine ilham vermesine yardımcı olabileceğini umuyoruz. Çocukları hayallerini inşa etmeye teşvik ediyoruz. Böylelikle çocukların yaratıcılıklarını keşfetmelerine yardımcı oluyoruz. Örneğin, LEGO® tutkunlarına LEGO® yapım parçalarıyla gökkuşağı yapmaları ve yaptıkları tasarımı yoldan geçenlere umut vermesi için pencerelerde göstermeleri konusunda meydan okuduk. Bunun, aileler için toplumla bağlantı duygusu yaratmaya yardımcı olacağını umuyoruz.

C.Ü: LEGO® Vakfı'nın yaptığı bağış, şirketin çocuklara ne derece önem verdiğini gösterdi. Bu tür girişimleriniz hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?

David Pallash:LEGO® Vakfı, hem yerelde hem de dünya genelinde ihtiyaç sahibi çocukları ve aileleri desteklemek için 50 milyon dolar bağışta bulunuyor. Bu bağış sayesinde çocuklar oyun yoluyla öğrenmeye ve gelişmeye devam edebilecek, aynı zamanda temel malzemelere erişim imkanı bulacak.

Yapılan bağış, acil durumlarda ve uzun süreli krizlerde çocuklar için eğitim fırsatı sunan “Education Cannot Wait (Eğitim Bekleyemez), Covid-19 konusunda çocuklara ve ailelerine destek olan mevcut partnerlerimiz ve LEGO® Vakfı’nın birlikte çalıştığı yardım kuruluşları olmak üzere; üç grubun arasında bölüştürülecek. Krizden etkilenen çocuklara gerekli malzemelerle acilen ulaşmayı ve çocukların oyun yoluyla öğrenmeye devam etmeleri için destek sağlamayı amaçlıyoruz. Danimarka'da, sağlık çalışanları için koruyucu vizörler de üretiyoruz. Billund'daki bir tesiste çok sayıda kalıplama makinesini dönüştürdük ve Danimarka sağlık otoriteleri için günde 13.000'den fazla vizör üretebiliyoruz. Ayrıca ihtiyacı olan çocuklara 500.000 LEGO® seti bağışlıyoruz.

Promart Promotion’ın Yöneticisi Burak Arcan ile Covid-19 Sürecinin Sektörlere Etkilerini Konuştuk
Promart Promotion’ın Yöneticisi Burak Arcan ile Covid-19 Sürecinin Sektörlere Etkilerini Konuştuk

Her sektör Covid-19 sürecine kısa bir sürede entegre olmak için kendisini değiştirdi ve dönüştürdü. Bu değişikliklerin ne kadarının kalıcı olduğunu, hangi sektörlerin Covid-19’dan ne kadar etkilendiğini, promosyon sektörü için Burak […]

comment 0
share
Etiketler
Covid-19 Piar İletişim röportaj

Avon Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu Genel Müdürü Orkun Gül İle Covid-19 Dönemini Değerlendirdik

Cansu Bolat / 05 Mayıs 2020
facebook twitter
Avon Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu Genel Müdürü Orkun Gül İle Covid-19 Dönemini Değerlendirdik

Covid-19 sürecini markalar ile değerlendirerek, markalardan ilgili ve yetkili kişilerle sürece yönelik planlarını ve aksiyonlarını konuşuyoruz. Bu kapsamdaAvon Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu Genel Müdürü Orkun Gül ile Covid-19’dan nasıl etkilendiklerini konuştuk. Keyifli okumalar…

Cansu Bolat: İnsanların evde kalmaya başlaması sizce kişisel bakım sektörünü nasıl etkiledi?

Orkun Gül: Yaşadığımız corona virüs salgını ile mücadele kapsamında hayatlarımız pek çok yönden değişti. Hem kendimizi iyi hissetmek hem de hastalıklara karşı korunmak için bazı alışkanlıklarımıza devam ederken bazı yeni alışkanlıklar da geliştiriyoruz.

Kişisel temizlik, cilt bakımı, doğal içerikli şampuan ve saç bakım ürünlerinin kullanımı daha da önem kazanarak devam ediyor. Bu dönemde özellikle kolonya ve alkol içerikli temizleyici ürün satışlarında da ciddi bir büyüme söz konusu. Yine sıklıkla el yıkama sonrasında nemlendirici krem kullanımı ihtiyacı da artarak devam ediyor.

C.B: Kadınlar İçin Avon Vakfı tarafından bu dönemde başlatılan “Evdesin Ama Yalnız Değilsin” projesinin iç görüsü nedir?

Orkun Gül: COVID-19 nedeniyle yaşanan sosyal izolasyon nedeniyle, aile içi şiddet olaylarının tüm dünyadaki artışına üzülerek tanık oluyoruz. Avon ve bağlı olduğumuz Natura&Co Grubu olarak ticari faaliyetlerimiz kadar toplumsal faydaya da odaklanmak bizim her zaman önceliğimiz olmuştur. Avon olarak 134 yıldır sürdürdüğümüz çalışmalarda kadınların hayatlarına değer katma amacını gözetiyoruz. Bu amaç doğrultusunda, tüm dünyada kadınların karşılaştığı pek çok zorluğa karşı, onlara destek olmayı amaçladık. COVID-19 sürecinde de aile içi şiddetle mücadele eden kadınlar için ‘Evdesin Ama Yalnız Değilsin’ projesini başlattık. 

C.B: Proje kapsamında ne gibi çalışmalar yaptınız?

Orkun Gül: Aile içi Şiddetle Mücadele hem globalde hem de Türkiye olarak uzun yıllardır sahiplendiğimiz bir konu. Bu projede ise her şeyden önce aile içi şiddetle mücadele etmek için farkındalık yaratma çalışmalarını hızlandırıyoruz. Burada tek başımıza değil, devlet yetkilileri ile de işbirliği içinde olmak çok önemli. Bu amaçla Natura&Co olarak, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de valiler, belediye başkanları ve Meclis üyelerinin de aralarında olduğu tüm devlet yetkililerine işbirliği yapmak üzere bir mektup gönderdik. Yetkililerden sığınma evleri ve yardım hatları gibi aile içi şiddet riski altındaki kadın ve çocukları destekleyen hizmetlere finansman sağlanması, gerektiğinde kaynakların genişletilmesi, aile içi şiddet mağdurlarının ‘Alo 183 Sosyal Destek Hattı’na ulaşımlarını artırma ve onların bu durumdan korunmalarının sağlanması konularında destek istedik. Ayrıca Kadınlar için Avon Vakfı olarak dünya genelinde kadına şiddetle mücadelede doğrudan etki yaratan Sivil Toplum Kuruluşlarına ve diğer aile içi şiddet destek gruplarına 1 milyon dolar bağışlayacağız. Avon Türkiye olarak biz de bu bağış tutarının belli bir kısmını ülkemizde bu konuda çalışan Sivil Toplum Kuruluşlarına bağışlayacağız. Ayrıca şiddetle mücadele eden kadınlara yönelik tüm iletişim kanallarımızı kullanarak farkındalığı artıracak, yönlendirme yardımı yapacak ve güvende kalma konusunda tavsiyelerde bulunacağız.

C.B: Covid-19 Sonrası dezenfektan ürünlerine (kolonya, eldiven vb.) aşırı talep oldu. Avon bu talepleri karşılamak için ne gibi çalışmalar yaptı?

Orkun Gül: Artan talep doğrultusunda Avon olarak alkol içerikli temizleyiciler konusunda katkı sağlamak üzere çalışmalarımızı hızlı bir şekilde sürdürüyoruz. Bu süreçte öncelikli ihtiyaçlar listesinde yer alacağını düşündüğümüz kişisel temizlik ve hijyen paketlerimizi Nisan ayı itibariyle piyasaya sunmaya başladık. Ayrıca bu dönemde müşterilerimiz için oluşturduğumuz “Kendine İyi Bak” paketlerimizle, saç ve cilt bakımı başta olmak üzere vücut, el ve ayak bakımına her türlü ihtiyacı tamamlayacak kaliteli ve avantajlı ürünler sunuyoruz.

El temizliğinin korunmakta büyük önem taşıdığı bu dönemde ellerde kuruma yıpranma gibi sebeplerle nemlendirme de önemli bir ihtiyaç haline geldi. Biz de bu ihtiyaca istinaden yüksek alkol içeriği ile temizlerken nemlendiren yeni Avon Care el jelimizi Mayıs ayında piyasaya sunuyoruz.
 

Yine bu dönemde yaptığımız geliştirmelerle, Avon satış temsilcilerimiz artık aldıkları siparişleri direk olarak müşterilerimize ulaştırabiliyorlar.  Müşterilerimiz temsilcilerimiz vasıtasıyla veya  www.avon.com.tr adresine girerek doğrudan kendilerine ve ailelerine uygun paketi seçip alışveriş yapabiliyor. Hem temsilcilerimiz vasıtasıyla hem de direk web sitemiz üzerinden aldığımız siparişleri Türkiye’nin her yerine hijyen kurallarına uygun olarak ulaştırıyoruz. Müşterilerimiz Avon siparişlerini gönül rahatlığıyla kullanıyor ve kullanmaya devam edebilecek.

C.B: Son olarak, sektörde geleceğe yönelik kalıcı değişiklikler gerçekleşeceğini düşünüyor musunuz? 

Orkun Gül: Salgın gerçeğiyle birlikte dijital değişim ve dönüşüm hızlandı. Artık iş yapış şekilleri değişiyor, daha az temas içeren bir sistemin içine giriyoruz. Alışverişin de artan oranlarda daha az temas içeren online ve doğrudan kanallara kaydığını görüyoruz.

Bu ortam bir taraftan sosyal teması azaltırken diğer taraftan da herkesin kendine dönmesine ve nelerin öncelik olduğunu gözden geçirmesine fırsat veriyor.

Kişisel bakım alanında yapılan araştırmalara baktığımızda, hem temizlik ve sağlık açısından hem de insanların kendisini iyi hissetmek için  kişisel bakıma yöneldiğini görmekteyiz. Bu bakımdan sektörün yine özellikle doğal ürünler ve temizlik ürünleri kategorisinde büyümesini sürdüreceğini öngörmekteyiz.  

Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker İle Eker’in 23 Nisan Koşusunu Konuştuk
Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker İle Eker’in 23 Nisan Koşusunu Konuştuk

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 100. yıl dönümünü özel bir organizasyonla kutlamak için harekete geçen Eker, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından 715 çocuğun katılımıyla Türkiye’nin ilk online koşusunu […]

comment 0
share
Etiketler
Covid-19 Piar İletişim röportaj
Bültenimize Kaydolun
Prime Dünyasını Keşfet
Üye ol, Ayrıcalıklardan Yararlan
KEŞFET
Size haftada 2 kez en değerli gelişmeleri ücretsiz göndermek istiyoruz.
Haftalık bültenimize ücretsiz üye olun.

pazarlamasyon

Dijital nesile sunduğu kaliteli içerikler sayesinde sektörün en çok okunan online kaynağı olan Pazarlamasyon, pazarlamanın tüm bileşenleri, iş dünyası ve dijital dönüşüm konularında özgün ve fayda odaklı içerikler sunuyor.

facebook twitter instagram linked-in
  • Prime’ı Keşfet
  • İletişim
  • Hakkında
Ücretsiz Abonelik
  • Pazarlamasyon TV
  • Prime’ı Keşfet
  • Akademi
  • Kariyer
  • Marketing Meetup
  • Prime Üye Girişi
Created with Sketch.
×

Prime Giriş

Şifremi Unuttum

Şifreni mi unuttun?
| Giriş’e geri dön