İK liderleri, hedeflerle çalşanları uyumlu hale getirmeli

Deloitte Türkiye İnsan Yönetimi Hizmetleri Lideri İlksen Keleş ile Türkiye’deki insan kaynakları politikalarında yaşanan dönüşümü ve çalışan bağlılığını güçlendirmek adına atılması gereken stratejik adımları konuştuk.

Son yıllarda iş dünyasında "çalışan bağlılığı" önemli bir gündem maddesi haline geldi ve birçok şirketin sürdürülebilir başarısı açısından kritik bir rol oynuyor. Yeni nesil çalışanlar, yalnızca maddi kazanç veya statü ile motive olmuyor; iş-yaşam dengesi, kurumsal kültür, anlamlı işler yapma ve kişisel gelişim fırsatları gibi unsurlar da kararlarında büyük etkiye sahip. Bu nedenle, bir çalışanın uzun yıllar boyunca bir şirkete bağlı kalmasını sağlamak, her zamankinden daha zor ve çok yönlü bir çaba gerektiriyor. Peki, Türkiye’de insan kaynakları alanında en büyük zorluklar neler? Çalışan bağlılığını artırmak için hangi adımlar atılabilir? Markaların bu konuda izlediği stratejiler ne kadar etkili? Bu bağlamda Deloitte Türkiye İnsan Yönetimi Hizmetleri Lideri İlksen Keleş ile Türkiye’deki insan kaynakları politikalarında yaşanan dönüşümü ve çalışan bağlılığını güçlendirme adına atılması gereken stratejik adımları konuştuk. 

İK liderleri, hedeflerle çalşanları uyumlu hale getirmeli

Her alanda olduğu gibi şirketlerin insan kaynakları politikalarında da bir değişim ve dönüşüm döneminden geçiyoruz. Pandeminin zorunlu koşullarıyla öne çıkan dijitalleşme ve hibrit çalışma modellerinin yaygınlaşması sonucu, insan kaynakları yönetimi de bu yeni döneme uyum sağlamak zorunda kaldı. Bu noktada esneklik ve iş-yaşam dengesi gibi unsurlar, insan kaynakları politikalarının merkezine yerleşti. Hibrit çalışma modelleri kalıcı hale gelmeye başladı.​​ Öte yandan Z kuşağının kendine has değerleriyle iş gücüne dahil olmasıyla birlikte şirketlerin İK yaklaşımlarını geleceğe dönük yapılandırmaya çalıştığını görüyoruz. Türkiye’de bu başlıklar öne çıkarken, 2024 Küresel İK Trendleri araştırmamız gösteriyor ki dünyada “Sınırsız İK” (Boundaryles HR) yaklaşımı daha fazla konuşulmaya başladı. Bu yaklaşım, İK'nın geleneksel sınırların ötesine geçerek organizasyon içinde daha entegre ve stratejik bir rol üstlenmesini ifade ediyor. Sınırsız İK'nın temel unsurları arasında fonksiyonlar arası işbirliği, teknoloji ve veri entegrasyonu, kültür ve çeşitliliğin yönetimi, yerel ve küresel entegrasyon ile çevik ve esnek yapılar yer alıyor. Bu, İK'nın yalnızca destek birimi olmaktan çıkıp, stratejik iş kararlarına doğrudan katkı sağlaması anlamına geliyor. Çalışan bağlılığı ve motivasyonu, bu dönüşüm sürecinde kritik öneme sahip. Fiziksel ve zihinsel refahı destekleyen programlar, kariyer gelişimine katkı sağlayan eğitimler, motivasyonu artırmak için önemli araçlar haline geldi. Diğer yandan İK liderleri, üst yönetimin hedefleri ile çalışanların bakış açısını uyumlu hale getirmek için çalışmalı. Çalışan bağlılığını artırmak için tüm paydaşların sürece dahil edilmesi ve üretkenlik ölçütlerinin çalışanlarla birlikte oluşturulması fark yaratabiliyor. Üretkenlik ölçümlemelerinde yeni veri kaynakları ve yapay zekâ uygulamalarının kullanımı önemli avantajlar sağlayabiliyor. Şeffaflık da bir o kadar önemli bir konu; 2024 araştırmamıza katılan İK liderlerinin yüzde 86'sı, şirket şeffaflığının çalışan güvenini artırdığını belirtiyor. Bu bağlamda, çalışanların kişisel veri gizliliği de ayrı bir önem taşıyor. Liderlerin, çalışanların yaratıcılıklarını teşvik edecek güvenli ortamlar yaratmaları, iş süreçlerine yenilikçi çözümler getirebiliyor. Dolayısıyla İK yöneticileri hayal gücünü iş süreçlerine daha fazla dahil etmeli ve çalışanların birlikte yeni şeyler keşfedebileceği ortamları sağlamalı.

Deloitte olarak, iş ortaklarımızın insan sermayesini stratejik bir şekilde yönetmelerine yardımcı olmak için çalışıyoruz. Şirketlerin İK dönüşümlerini özenle tasarlayarak, insan kaynağından en yüksek verimi elde etmelerini ve pazarda güçlü bir rekabet avantajı kazanmalarını hedefliyoruz. Odak noktamız olan "insan kaynağı sürdürülebilirliği" kavramı çerçevesinde, çalışanların sürekli gelişimini, sağlıklı bir iş-yaşam dengesini ve kariyer planlamalarını destekleyecek etkili stratejilerin geliştirilmesine ön ayak oluyoruz. Bu yaklaşım, uzun vadeli başarı için kritik önem taşıyor. Ayrıca, hızla dijitalleşen iş dünyasında, İK fonksiyonlarının bu dönüşüme ayak uydurmasını sağlamak için teknolojik entegrasyon konusunda da destek sunuyoruz. Yapay zekâ uygulamaları ve veri analitiği gibi yenilikçi teknolojilerin İK süreçlerine dahil edilmesi konusunda iş ortaklarımıza rehberlik ediyoruz. Bu çabaları, her şirketin kendine özgü ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, özelleştirilmiş çözümlerle destekliyoruz. Böylece, iş ortaklarımızın geleceğe hazır, esnek ve dayanıklı organizasyonlar olarak öne çıkmalarına katkıda bulunuyoruz.

 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir