• Pazarlamasyon TV
  • Etkinlikler
  • Trend Raporları
  • Akademi
  • Kariyer
  • Prime
Created with Sketch.
  • Marketing Meetup
  • MarTech Awards
  • The Hammers Awards
  • Tech Brands 2020
Prime'a Giriş Yap Prime'a Kayıt Ol
  • Pazarlamasyon TV
  • Prime’ı Keşfet
  • Akademi
  • Kariyer
  • Trend Raporları
  • İlan Ver
facebook twitter linkedin whatsapp mail

Biggloyalty CEO’su Enis Karslıoğlu ile “Müşteri Sadakati” Üzerine Konuştuk

Cemre Üçhisarlı / 18 Aralık 2018
facebook twitter

Türkiye’nin sadakat programları ile ilgili çalışmalar yapan en büyük şirketi Biggplus’ın CEO’su Enis Karslıoğlu ile müşteri sadakati üzerine konuştuk. Sorularımızı yanıtlayan Enis Karslıoğlu, şirketin Türkiye’deki uygulamalarından ve Türkiye’de müşteri sadakatini nasıl geliştirdiklerinden bahsetti. Keyifli okumalar…

Cemre Üçhisarlı: Enis Bey, öncelikle kendinizden ve Biggplus’tan kısaca bahsedebilir misiniz?

Enis Karslıoğlu: 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi, Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1993 yılında Northwestern University Kelloggs Business School GMP ve 1998’de Harvard Business School’da Global Leadership programlarını tamamladım. Meslek hayatıma 1986 senesinde Sabah Gazetesi ile başlayıp; Hürriyet Gazetesi, ATV, Eksen Yayıncılık, CINE5, Arbomedia şirketlerinde devam ettim ve uzun yıllar boyunca üst düzey yönetici olarak çalıştıktan sonra Aras Holding’in CEO’luğunu yaptım. Burada şirketin yeniden yapılandırma sürecinde bulundum.  

1999 senesinde kurduğumuz Biggplus grup şirketlerimiz ile birlikte toplamda 32 yıllık çalışma hayatımın 19 yılını loyalty alanında gerçekleştirmiş bulunmaktayım. 1999’dan beri yaklaşık 1500 loyalty projesini hayata geçirmiş bulunuyoruz. Şu anda Türkiye’de sadakat projelerindeki en büyük şirketiz.  

Biggplus grubunun altında üç şirketimiz var: Sanal Mağaza, Biggloyalty markasıyla dünya çapında tanınıyor ve proje yapıyor. On-net, ürün ithalat ve ihracatını yapıyor. Aristo IT şirketimiz de kendimize ait yazılımlarımızı yapıyor.  

Türkiye’deki müşterilerimiz bize artık teveccüh gösteriyor ve “yurt dışındaki işlerimizi de yapın, oradaki projelerimizi de yürütün” diyorlar. Bu sebeple biz de 8-9 ay kadar önce Orta Doğu’ya hizmet vermek için Dubai ofisini, birkaç ay önce de Avrupa bölgesine hizmet vermek için Amsterdam ofisini açtık.

C.Ü: Biggloyalty, “Türkiye’nin loyalty alanında global kriterlere uyan tek yetkin ve uzman kuruluşu” olarak biliniyor. Bu global kriterleri biraz açıklayabilir misiniz? Türkiye’de hangi kriterler eksik veya genellikle yanlış uygulanıyor?

E.K: Hem yönetilen projelerin büyüklüğü hem de teknik ve lojistik altyapı olarak loyalty sektöründe Türkiye’nin en güçlü şirketiyiz. Yapılandığımız her bölgede; Orta Doğu için Dubai’den, Avrupa bölgesi için Amsterdam’dan, Türkiye için de İstanbul’dan hizmet veriyoruz. Buralarda, hem yazılım ekibimiz, hem operasyon ekibimiz hem de lojistik merkezlerimiz bulunuyor. Ofislerimiz, lojistik merkezlerimiz var ve bu bölgeler için stok tutuyoruz. Biggloyalty olarak dünyada bunu yapan ilk üç şirketten bir tanesiyiz.

Türkiye, Avrupa ve MENA bölgelerindeki merkezlerimiz ve iş ortaklarımızla 95 ülkede hizmet vererek, Global Loyalty dünyasına adım atmış olduğumuzdan bundan sonraki asıl hedefimiz, uluslararası alanda büyümek ve o noktada kalıcı olmak. Aynı zamanda Türkiye’nin global pazarda yer almak isteyen firmalarına hizmet vermek de bir diğer hedefimiz.

C.Ü: Müşteri sadakati oluşturmak adına sadakat programlarının öneminden biraz bahsedebilir misiniz? Siz Türkiye’de müşteri sadakati oluşturmak adına neleri farklı yapıyorsunuz?

E.K: Gelişen teknolojilerde müşteri, mutlaka ve mutlaka dijital ortamda ilişki kurulması gereken bir duruma geldi. Müşteri derken ben müşteriye üçe ayırıyorum: Çalışan, iş ortağımız yani bayi veya satış noktası ve hepimizin önemsemesi gereken son kullanıcı yani “müşteri”. Bu her üç hedef kitlenin de ayrı ayrı dikkate alınması lazım. Biz Biggloyalty olarak, bu her üç hedef kitle için birer ürün geliştirdik.  

Çalışanlar için Biggstars, bayi ve satış noktası ödüllendirme için Biggclub, müşteri için de Biggymobil’i yaptık. Ve bütün bunların kolayca ödüllendirileceği, dünya çapında ödül dağıttığımız Biggrewards global portalımızı açtık. Mutlaka bu ürünlerden birini kullanarak data toplamak, ödüllendirmenin alt yapısını lanse etmek ve istediğimiz müşteri kitlesinin davranış değişikliği için hazır olmak zorundayız.

Teknoloji değişiyor, dijital değişimler çok daha fazla dünyamıza girmeye başladı ama müşterilerinde ödüllendirmede bu ve benzeri yazılımları kullanması lazım. Biz Biggloyalty olarak bu üç ürünle yaklaşık iki yıldır bu dönüşüme hazırlanıyoruz.

Big Data, CRM, AI vb. dijital dönüşüm yazılımlarımızda ilham ve fikir kaynağımız. 

C.Ü: Türkiye’deki müşterilerin sadakat parametreleri nelere bağlı?

E.K: Müşteri devamlı takdir edilmek istiyor. Müşteriyi mutlu etmenin birinci yolu tabii ki ürünü iyi yapmak; bu zaten her şirkette var olmalı. Sonrasında her müşteri takdir edilmek durumunda. Müşteri bir markaya sürekli sempati gösteriyorsa, alışveriş yapıp katkı sağlıyorsa, o markanın onu takdir etmesini, ona sempati göstermesini istiyor. Bütün bu ilişkileri yönetmek için bizim dijital alt yapılara, ortamlara ihtiyacımız var. İşte bizim yaptığımız ürünler de bunu sağlıyor. Dolayısıyla sadakat projeleri, müşterinin kaybolmaması için gerekli. Bir müşteriyi kaybetmenin maliyeti, yeni müşteri kazanmaya oranla çarpı yedidir. Bizim müşteri kaybetmek yerine “lifetime customer” dediğimiz hayat boyu müşteriler yaratmanın yollarını aramamız lazım. Bunlarla ilgili Amerika’da Harvard’da, Stanford’da çok önemli çalışmalar var. Bir müşteriyi bütün hayatınız boyunca nasıl tutarsınız şeklinde çalışmalar yapılıyor. Bizler ise çok çabuk kaybediyoruz. İç veya dış fark etmez müşteriyi kaybetmemek için mutlaka sadakat projelerinden birinin yapılması gerek.

C.Ü: Eskiden üretilen ürünler müşteriye beğendiriliyor ve olabildiğince çok kişiye satılmaya çalışılıyordu. Şimdi ise ürün ve hizmetler müşterinin isteğine göre şekilleniyor, marka sadakati üst düzeyde önemseniyor. Sizce bu değişimi ve sadakatin önemini en iyi özetleyecek örnek hangisi olur?

E.K: Hem müşteri hem çalışan tamamen dijital hale geldi. Dolayısıyla bizim bilişsel esnek olmamız lazım. Hem çalışan sadakat projeleri yaparken hem takdir projeleri yaparken, hem son kullanıcıya giderken; mobil, global, zengin içerikli, teknik çözümler sunmamız gerekiyor. Kullandığımız teknolojiyi de yaptığımız yazılımları da biz buna göre geliştirdik. Hediyeler dijital ortama taşındı, artık basılı katalog, basılı hediye kullanmıyoruz. Teknoloji olarak çok daha üst düzeyde müşteriyi tanıyoruz. Kullandığımız bütün yazılımlar da büyük evrim geçirdi. Buradaki ana anahtar kelime, bilişsel esnek hale gelen müşteriler.

C.Ü: Müşteri sadakatine yeterince önem vermeyen markaların geleceğini nasıl görüyorsunuz?

E.K: Değişime ayak uyduramayan tüm şirketler mutlaka yaşamak için zorlanır. Bundan 20 yıl önce var olan bazı markalar eğer dijital dönüşüme ayak uyduramamışsa ya kayboldu veya şekil değiştirdi. Yeni nesil markalar milyarca dolar değerlere kolayca çıkabildi. Dijital dönüşüm hızlandıkça tüm markaların iç ve dış müşterilerini, iş ortaklarını iyi tanıyıp, onların davranış değişikliğini yönetebilecek şekilde çok daha esnek ve çevik olmaları gerekiyor.

Covid-19 Sürecini Salt İletişim Kurucusu ve Ajans Başkanı İlkin Karataş Ülkü ile Konuştuk
Covid-19 Sürecini Salt İletişim Kurucusu ve Ajans Başkanı İlkin Karataş Ülkü ile Konuştuk

Covid-19 salgının tüm sektörleri etkilediği ve hızlıca dönüştürdüğü şu dönemde, markaların iletişim faaliyetlerini tasarlayan ve sürdüren ajanslar ile konuştuğumuz bir yazı dizisi başlattık. Bu yazı dizisinde reklam, halkla ilişkiler ve […]

comment 0
share
Etiketler
Biggloyalty Biggplus Enis Karslıoğlu Müşteri Sadakati

Reader Interactions

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yemeksepeti CMO’su Barış Sönmez ile Markanın Covid-19 Sürecini Konuştuk

Cemre Üçhisarlı / 17 Nisan 2020
facebook twitter
Yemeksepeti CMO’su Barış Sönmez ile Markanın Covid-19 Sürecini Konuştuk

Banabi ve Yemeksepeti'nin Türkiye'deki Covid-19 sürecine katkılarını göz önünde bulundurarak, markanın attığı ve atacağı adımları Yemeksepeti'nin CMO'su Barış Sönmez ile konuştuk.

Yemeksepeti'nin salgın sürecinde yaptığı ilk hamle; online market alışveriş uygulaması olan Banabi de dahil olmak üzere uygulamalarındaki siparişlere temassız ödeme seçeneği getirmesiydi. Hemen ardından Yemeksepeti'nin kurucusu Nevzat Aydın Corona ile mücadele kapsamında sağlık kurumlarına 1 milyon TL bağışladıklarını duyurmuştu. Ayrıca Yemeksepeti Dominos ile yaptığı iş birliği kapsamında sağlık çalışanlarına 3 milyon TL değerinde pizza bağışlamıştı.

Tüm bu sosyal sorumluluk çalışmalarının ve hızlı alınan aksiyonların arkasında nasıl bir iç görü olduğunu Yemeksepeti CMO'su Barış Sönmez'e sorduk. Keyifli okumalar.

Cemre Üçhisarlı: Yemeksepeti olarak en başından beri Covid-19 ile mücadeleye ciddi katkılarınız oldu. Tüm süreçleri hızlı bir şekilde koordine ettiniz. Öncelikle şirket olarak bunu neye borçlu oluğunuzu sormak istiyorum.

Barış Sönmez: İlk günden itibaren Yemeksepeti olarak çalışanlarımızın, kullanıcılarımızın, iş ortağı restoranlarımızın ve tedarikçilerimizin sağlığını korumak adına tüm önlemleri aldık. Ülke olarak içinde bulunduğumuz süreçte, üzerimize düşen sorumluluğun farkındalığıyla, kullanıcılarımızın dışarı çıkmadan hayat standartlarını ve konforlarını sürdürmeleri en büyük önceliğimiz.

Yemeksepeti olarak dinamik ve yeniliklere hızlı adapte olan bir ekibiz. Nevzat Aydın önderliğinde şirketle ilgili tüm kararları birlikte aldığımız bir yönetim ekibi var. Bu ekip her an irtibat halinde olduğu için ve alt ekiplerden doğru ve hızlı bir şekilde beslendiği için karar alma süreçlerimiz aslında benzer şirketlere göre oldukça hızlı. Bu süreçte de iş yapış sürecimizde bir aksama olmadan gerekli tüm aksiyonları hızlı bir şekilde hayata geçirebildik. 

C.Ü: Son dönemde tüm markalar gibi siz de pazarlama ve iletişim faaliyetlerinizi yalnızca Covid-19'a yönelik yapıyorsunuz. Bu bağlamda attığınız adımların odağının ne olduğuna ve hızlı hamlelerinizdeki iç görüye kısaca değinebilir misiniz?

B.S: Aslında bu dönem kullanıcılarımızın ihtiyaçlarını doğru anlayarak, o ihtiyaçları giderecek aksiyonlar almaya çalışıyoruz. Mesela öncelikle teması kısıtlama ihtiyacı  nedeniyle çok hızlı bir şekilde temassız teslimat özelliğini aktive edip tüm  kullanıcılarımızı bundan haberdar ettik.

Bu kritik dönemde kullanıcılarımızın gıda ve market ürünlerine ulaşımında önemli bir rol üstlendiğimizin farkındayız. Bizim önceliğimiz insanların bu ürünlere güvenli ve sağlıklı bir şekilde ulaşması. Yine temassız bahşiş özelliği ile de daha önce online karşılanamayan bir ihtiyacı gidermiş olduk.

Bunun yanı sıra, online yemek siparişi sisteminin devamlılığı restoranların finansal olarak ayakta kalmaları için de hayati önem taşıyor. Alınan önlemler neticesinde restoranları masa müşterisine kapanan ve buna rağmen mutfaklarını açık tutup evden çıkmaya çekinen kullanıcıların gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kahramanca çalışan restoran işortaklarımız için de buradaki farkındalığı arttırmak için bir reklam filmi hazırladık. İsmimizi bu dönem geçene kadar işortaklarımıza duyduğumuz saygı çerçevesinde “Emeksepeti” olarak değiştirdik.

Ayrıca içinde bulunduğumuz dönemde hem kullanıcılarımıza faydalanabilecekleri indirimleri duyurmak hem de işortağı restoranlarımızın işlerine detek olabilmek adında dijital reklam yatırımlarımızı arttırdık. Burada temel amacımız Yemeksepeti üzerindeki restoranların dijital ortamlarda da görünülürlüklerini en üst düzeyde sağlamak.

C.Ü: Salgının ve etkilerinin ne kadar süreceği bilinmiyor. Sizin bu konudaki ön görünüz nedir ve marka olarak geleceğe yönelik nasıl bir aksiyon planı yaptınız, yakın zamanda yeni projeleri hayata geçirecek misiniz?

B.S: Sizin de belirttiğiniz gibi bu sürecin ne zaman sonlanacağı tam bilinmiyor burada yorumu bilimadamlarına bırakmak en doğru olanı. Biz Yemeksepeti ve Banabi olarak bu süreçte hem kullanıcılarımızın hayatını kolaylaştıracak hem de iş ortaklarımızın işlerini geliştirecek yeni projeler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Özellikle belirtmek isterim, yönetim ekibi olarak aldığımız karar ürün geliştirme sürecindeki standart önceliklendirmeyi bir tarafa bırakıp tamamen yeni döneme adapte olmamızı sağlayacak yenilikleri geliştirmek oldu. Tüm ürün ve yazılım geliştirme ekipleri şu an bu projeler üzerinde çalışıyor.

Diğer taraftan bence bu sürecin kahramanlarından bir kesim de kullanıcılarımızın market ihtiyaçlarını karşılayan Banabi ekibi. Özellikle banabi saha ekibindeki arkadaşlarımız 7/24 canla başla çalışarak siparişleri çok kısa sürelerde kullanıcılarımıza ulaştırıyorlar.

Piar İletişim Ajans Başkanı Selin Oran ile Covid-19 Sürecini Konuştuk
Piar İletişim Ajans Başkanı Selin Oran ile Covid-19 Sürecini Konuştuk

Covid-19 salgının tüm sektörleri etkilediği ve hızlıca dönüştürdüğü şu dönemde, markaların iletişim faaliyetlerini tasarlayan ve sürdüren ajanslar ile konuştuğumuz bir yazı dizisi başlattık. Bu yazı dizisinde reklam, halkla ilişkiler ve […]

comment 0
share
Etiketler
Biggloyalty Biggplus Enis Karslıoğlu Müşteri Sadakati

MarTech Awards 2021’nin Jüri Başkanı Nüzhet Algüneş ile Pazarlama Teknolojileri Hakkında Konuştuk

Şeyma Büyükdumlu / 07 Ocak 2021
facebook twitter
MarTech Awards 2021’nin Jüri Başkanı Nüzhet Algüneş ile Pazarlama Teknolojileri Hakkında Konuştuk

OMD Türkiye CEO'su Nüzhet Algüneş'in başkanlık edeceğini sizlerle paylaşmıştık. Şimdi ise Nüzhet Algüneş'e, pazarlama teknolojilerinin 2020 açısından nasıl geçtiğini ve bu yıl dördüncü kez düzenlenecek olan Martech Awards'ın, pazarlama teknolojilerine olan etkisini sorduk. Keyifli okumalar.

Şeyma Büyükdumlu: Öncelikle teknolojinin gelişmesi, her alanı etkilediği gibi pazarlama teknolojilerinin de gelişimine etkisi oldu. Pazarlama teknolojilerinin son 10 yıldaki gelişimi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Nüzhet Algüneş: Pazarlama teknolojilerinde son 10 yıla baktığımızda gelişimin iki alanda fokuslandığını görebiliyoruz. Bir tanesi tüketiciyi daha iyi anlama ve hedefleme, diğeri yeni kanallar ve uygulamaların hayatımıza daha da yoğun girmeye başlaması.

Hemen her platformda kullanmayı sevdiğimiz ünlü kelimemiz ‘data’ ilk alanda önümüze çıkıyor. Şirketlerin dataya erişimi her zamankinden fazla. Datayı toplamak, işlemek ve anlamlandırmak modern organizasyonlar için hayatlarının önemli bir parçası artık.

Hedef kitlelere ulaşabilmek ve etkileşebilmek için sosyal medya kanallarından çeşitli dikey uygulamalara kadar sayısız kanal mevcut ve buradaki marka deneyimini yönetmek yine pazarlama teknolojileri ile çok daha kolay. Ölçülebilir sonuçlar,  yatırımın bu alanlarda katlanarak artmasına yol açıyor.

ŞB: 2020, Covid-19 sebebiyle herkes için zorlu bir süreç oldu. Pazarlama teknolojileri açısından değerlendirmek gerekirse, sizce 2020 yılı nasıl geçti?

Nüzhet Algüneş: 2020 yılı ‘hızlanma’ dönemi olarak hatırlanacak. Şaşırdığımız bir şey olmadı. 5-10 sene bandında içselleşeceğini öngördüğümüz teknolojiler daha da hızlı bir şekilde hayatımıza girdi. Corona etkisiyle insanlar özellikle taze içeriğe hızla ulaşabilmek için çok daha fazla teknoloji kullanmaya başladılar. Yeni teknolojiler hem son kullanıcı, hem de markalar için daha fazla kullanım alanı buldu. En niş olanları bile kendilerine bir baz yaratma imkanına sahip oldu.

Post-Corona döneminde bunun aynı hızla devam edeceğini öngörmek doğru olmaz. Belli segmentlerde bir geriye sekme ve kısmen dönemsel alışkanlıklarımızı bırakıp eskiye dönme gözlenecek. Ama ne olursa olsun dönüşüm hızlandı.

ŞB: Yakın gelecekte pazarlama teknolojilerinde hangi alt teknolojilerin ya da trendlerin ön plana çıkacağını düşünüyorsunuz?

Nüzhet Algüneş:Data sahipliği veya bu datayı işleyecek altyapıları kullanıyor olmaktan çok, ‘aksiyona dönen data’ ön plana çıkacak. Hem kanallar, hem de data pazarlama operasyonlarının içinde iyice şeffaflaşacak. Olması gerektiği gibi, kanaldan çok iş/pazarlama hedefleri ön plana çıkacak.

Öte yandan datanın da yardımıyla daha iyi hedeflenebilen ve etkileşimi artırabilmek için daha iyi nokta atışları yapılabilen kitleler önümüzdeki dönemde iyice kapanma ihtiyacı duyacaklar. PIMS (Personal Information Management Systems) daha da yaygınlaşacak ve şu anda bol miktarda etrafa saçtığımız kişisel verilerimizi daha iyi yönetmeye başlayacağız. Regülasyonlar da daha da sıkılaşacak. Bununla birlikte markalarla kitleler arasındaki ilişki ‘avlanma’ modundan ‘alışverişe’ dönüşecek.

ŞB: Sektörün öncülerinden oluşan jürilerin katılımıyla, bu yıl dördüncü kez düzenlenecek olan MarTech Awards'ın pazarlama teknolojileri kavramına ve Türkiye'deki pazarlama ekosistemine katkısını nasıl buluyorsunuz?

Nüzhet Algüneş: Pazarlama teknolojileri, gelişimin ve dönüşümün ana tetikleyicisi. Markalar için, özellikle önümüzdeki 10 senelik dönemde kendilerini yenileyebilmek ve yeni insana adapte olabilmek adına, bu teknolojileri içselleştirebilmek hayati önem taşıyor.

Teknolojiye sahip olmak bir şey ifade etmiyor. Onu pazarlama hedeflerine entegre edebilmek, anlamlandırabilmek daha önemli. MarTech Awards, bu noktada alanında en iyi olanları ön plana çıkartarak sektörde kendini yenilemek isteyen markalara ışık tutacak örnekleri ödüllendiriyor. Bu açıdan çok değerli bir inisiyatif.  

ŞB: MarTech Awards'a başvuracak adayların başvuru sürecinde nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?

Nüzhet Algüneş: Faydayı ön plana çıkartmalarını. Genelde teknolojiye aşık oluyoruz. Onu cilalayıp vitrine koyarak ‘markam için ne güzel teknoloji kullandım’ cümlesine sarılıyoruz. Oysa en önemli sorular ‘bunu neden yaptım?’ ve ‘bununla markama veya son kullanıcının hayatına ne kattım? Hangi tutkusuna veya korkusunu/endişesini göz önüne aldım’ olmalı. Yoksa endüstride saymakla bitmeyecek kadar teknoloji mevcut. Eminim hepsi kendi açısından değerli. Ama gerçek değer, amaca hizmet ettiğinde ortaya çıkıyor.

MarTech Awards başvurusu içinse son 4 gün kaldı. Başvurular hakkında daha fazla bilgi edinmek ve projenizle ödül programına başvurmak için buraya tıklayarak MarTech Awards’ın internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Lego ile Pandemi Döneminde Evdeki Ebeveynlere ve Çocuklara Destek Olmayı Konuştuk
Lego ile Pandemi Döneminde Evdeki Ebeveynlere ve Çocuklara Destek Olmayı Konuştuk

Covid-19 salgınının ekonomik etkilerinin yanı sıra psikolojik ve toplumsal etkileri de oldukça geniş. Bu durumdan en çok etkilenen kesimlerden birisi de çocuklar. Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde okulların tatil […]

comment 0
share
Etiketler
Biggloyalty Biggplus Enis Karslıoğlu Müşteri Sadakati

Covid-19 Sürecini The Others Ajans Başkanı Serdar Keskin ile Konuştuk

Cemre Üçhisarlı / 11 Mayıs 2020
facebook twitter
Covid-19 Sürecini The Others Ajans Başkanı Serdar Keskin ile Konuştuk

Covid-19 salgının tüm sektörleri etkilediği ve hızlıca dönüştürdüğü şu dönemde, markaların iletişim faaliyetlerini tasarlayan ve sürdüren ajanslar ile konuştuğumuz yazı dizimiz kapsamında reklam, halkla ilişkiler ve iletişim ajansları ile, Covid-19 sürecini nasıl nasıl geçirdiklerini ve geleceğe dair ön görülerini konuşuyoruz.

Bu hafta Covid-19 sürecini The Others Ajans Başkanı Serdar Keskin ile konuştuk. Keyifli okumalar.

Cemre Üçhisarlı: Covid-19 süreci ajansınızı nasıl etkiledi?

Serdar keskin: Tüm dünyada olduğu gibi bir anda şok etkisi yarattı.Bizler sadece Çin’de kalacağını sandığımız virüs Avrupa’ya sıçradığı haberlerini aldığımız dönemde ekibimle birlikte önce Paris ardından da Berlin’de toplantılar yaparken ortağım da Meksika ve Kolombiya‘da iş ve tatil seyahatindeydi. Mart başı ülkeye döndüğümüzde henüz ciddi bir durum yoktu ancak sonrasında Almanya’dan gelen haberlerle ajansımızın gündemi değişti. İlgili ekip hızlıca kontrolden geçip evlerde dinlenmeye başladı. 16 Mart itibariyle tüm ekip evden çalışmaya başladık.

İlk hafta neler olduğunu anlamaya çalışmakla geçirsek de sonrasında hem ajansımız hem markalarımız için durumu kavrayıp farklı senaryolar çalışmaya başladık. Planlaması tamamlanmış işlerimizin bir kısmı iptal olurken bir kısmını yeni düzene hızlıca adapte edip hayata geçirmeye başladık. Şanslı olduğumuz konu ise markalarımızla iyi koordine olduk ve birbirimizi destekleyerek sürece hızlıca adapte olduk Hatta öyle ki son bir kaç haftadır oldukça yoğun bir tempoda çalışmaya başladık.

C.Ü: Covid-19 sürecine yönelik yaptığınız iletişim planlarında en çok neye dikkat ediyorsunuz ve planlarınızı genelde nasıl bir tarih aralığına yönelik yapıyorsunuz?

Serdar Keskin: The Others olarak bu dönemde markalarımız için durumu 3 aşamada ele alıyoruz. Birincisi dinlemek. Özellikle hızlıca dijitalleşen dünyada markalarımızın hedef kitlesini çeşitli araçlarla takip ediyoruz. Gündemlerinde bu konuyu nasıl ele aldıklarını anlamaya çalışıyoruz. Çünkü herkeste bu dönem farklı etkiler bıraktı. Ardından ‘Destek’ diye tanımladığımız süreç başlıyor. Bu noktada yine hedef kitlelerin farklı desteklere ihtiyacı oluyor. Kimisi tüylü dostlarıyla nasıl geçirceğini bilmiyor, kimisi de evde sporuna ya da sosyal hayatına nasıl devam edeceğini bilmiyor. Markalarımız için bu döneme ışık tutacak yaklaşımlara yönelik içerikler üretiyoruz.Son olarak da tüketicilerle markalarımızın  ‘Bağ Kurma Deneyimi’ni yeniden tasarlıyoruz. Sadece tek bir mecradan değil bir çok mecradan markalarımızı tüketicilerle en hızlı şekilde buluşturmaya çalışıyoruz. Neredeyse hiç bir markamız için agresif şekilde satış ve pazarlama iletişimi yapmıyoruz.

Ofis düzenine gelirsek de Mayıs ayında ofiste küçük gruplarla haftada bir gün çalışmalar yapıyoruz. Hem oturma düzenini hem de iş akışlarımızın nasıl değişeceğini görmek istiyoruz. Bu hazırlıkları tamamlayıp Haziran ayında yeni düzende çalışmaya başlarız diye düşünüyoruz.

C.Ü: Markaların iletişim çalışmaları ne yönde değişti, sizlerden nasıl bir performans bekliyorlar? Faaliyetlerini tamamen durduran müşteriniz var mı?

Serdar keskin:Değişiklik kesinlikle oldu. Çünkü hepimizin gündemi değişti. Bu sebeple yukarda saydığım 3 aşamada her markanın kendine özgü bir yol haritası çıktı. Zaman zaman marka ve bizim için de yeni hamlelerimiz söz konusu olsa da her adımı ölçerek devam ya da değil kararı alıyoruz. Süreç ilerledikçe biraz daha netleşecek. Faaliyetleri duran markalarımız da var. 2020 yılında Coke Energy markasının deneyimlerini biz yönetiyorduk. Bildiğiniz üzere Coca – Cola önemli bir karara imza atarak bu dönemde tüm ülkelerdeki pazarlama bütçesini süreçe destek olmak amacıyla bağışladı. Onun dışında diğer markalarımız için deneyimler tasarlamaya devam ediyoruz.

C.Ü: Evlerinden çalışanlar iş yüklerinin eskiye göre çok daha fazla arttığını söylüyor, sizde böyle bir durum var mı?

Serdar keskin: Kesinlikle. Çünkü zaman kavramı gerçekliğini kaybetti. Bu belki de bolca sahip olduğumuz şeylerin nasıl da anlamını yitirebileceğini öğretti. Hepimiz evimizin kıymetini aladık. Evlerimizin her bir köşesiyle yeniden tanıştık.Ayrıca bu dönemdeki yaşam şartlarımızla evden çalışma modelini değerlendirmemiz çok gerçekçi olmayabilir. İstersek ‘Alaçatı’dan istersek de bir caféden çalışabildiğimiz ‘Home Office’ modeli ile zorunlu bir şekilde evden çalışmak aynı şey değil.Başlarda hoşumuza gitse de evlerde bu kadar uzun süre kalmak hepimizi zorluyor. Bu dönemde zinde kalmak oldukça kıymetli Bunu sağlamak için tüm ekip olabildiğince sıkı iletişimde kaldık. Birbirimizin hatırını sorduk. Hatta geçtiğimiz haftalarda ekibe küçük bir sürpriz yaparak ofiste her zaman içtiğimiz filtre kahveyi her birinin evine öğüterek gönderdik. Küçük ama hepimizi mutlu eden hatta sonrasında online olsa da bizi bir araya getiren bir bahanemiz oldu. Tabi bu dönemde psikolojik olarak da desteğe ihtiyacımız olduğunu anladık ve bir psikolojik danışmanlık firması ile çalışmaya başladık.  Bu süreç tamamlansa dahi hepimizde farklı izler bırakacaktır. Bunu en hızlı ve doğru şekilde atlatmak için de yine bilimin bize yardımcı olmasını istedik.  

C.Ü: Bundan sonrasında sektörde kalıcı bir değişiklik olacağını düşünüyor musunuz?

Serdar Keskin: Bundan sonrasını ne yazık ki kimse bilmiyor. Ancak kişisel kanaatim dengelerin bu kadar değiştiği bir sürecin sonunda tamamen eski yaşantımıza dönmek pek mümkün değil. Birçok yorumu takip etsek de bana en gerçekçi gelen senaryo Çin’in attığı ve atacağı adımları gözlemlemek. Çin’deki iş insanları ile yapılan değerlendirmede ekonomik olarak rahatlamanın ancak Mayıs sonunda olacağı ve bu dönemden itibaren hedeflerin ve planlamaların asla eskisi gibi kalamayacağı sonucu çıktı. İlk vakanın 17 Kasım da tespit edildiği Çin’in normalleşmesi Mayıs sonunu bulacaksa bizde de bu sürecin karşılığını 6 ay olarak ele almak gerek. Her ne kadar ülkemizde durum kontrol altındaymış gibi görünse de sosyal mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğimiz kesinleşti. Bu durumda da  tüm iş ve eğlence alanlarının yeniden tasarlanması gerekecek. Ofislerde, otellerde, ulaşım araçlarında ve etkinliklerde sosyal mesafe kuralalarına göre kapasiteler ortalama %50 seviyelerine düşecek. Bunun neticisinde de operasyonları gerçekleştiren işletmelerin fiyatlarında ciddi bir artış olacak. Eskiden gittiğimiz bir konser ya da kaldığımız bir otelin fiyatının geçmiş dönemlerle aynı kalacağını düşünmüyorum. Mesala otellerdeki check in – out düzeni de değişecek. Odaların sterilize edilme süreleri oldukça uzayacak. Bu da maliyetleri doğal olarak arttıracak.

İş modellerinde de kesinlikle değişiklikler olacaktır. Öncelikle hepimiz bu dönemde ayağımıza kadar gelen ürünlerin konforuna alıştık. Bu alışkanlık aslında bir çok dengesi değiştirecek. Örneğin, perakende sektöründeki markalara ait bir çok mağazanın satış noktasından çok deneyim noktasına dönüşeceği aşikar.  Aynı şekilde dijital de deneyim önem kazanacak. Bu noktada hala dijital deneyim alanlarını yenilememiş ya da geliştirmemiş markalara tavsiyem ellerini çabuk tutsunlar. Çünkü bu dönemde dijitalden alışveriş yapma kasını geliştirmiş tüketicilerin bu noktalarda beklentileri daha da artacaktır. Sakın süreç nasılsa bitiyor diye dijitalleşmede hız kesmeyiniz. Bu konu okulları da yakından ilgilendiriyor. Uzaktan eğitimin %712 arttığı bir ortamda özellikle yeni jenerasyonun ‘zaten evden de öğreniyorduk okula neden gelelim’ motivasyonunu kırmak için okul binalarının dersliklerden başka anlamları ve deneyimleri olmalı.Bunların dışında hızlı tüketilen ürünler için de satın alma anında temasa az geçtiğine inanılan ürünler daha çok tercih edilecek. Bu aşamada otomatların hayatımızda daha çok yer alacağını düşünüyorum. Yine farklı ambalajlama tasarımaları da yakın gelecekte  markaların gündemine girecek. Son olarak  süreçle birlikte  belki de hayatımıza olumlu yansıyacak  tek şeyin de toplantı yapmak için trafik çilesi çekmek gerekmediğidir.

Bu zor ve bilinmez dönemde tüm sektöre kolaylıklar diliyorum. Umarım yine kalabalık ödül balolarında ve konferansların koridorlarında birbirimize sarıldığımız günlere hızlıca döneriz. Sevgiyle kalın, EvdeKalın.

Akcoat ile Markanın Kurumsal Dönüşüm Sürecini Konuştuk
Akcoat ile Markanın Kurumsal Dönüşüm Sürecini Konuştuk

Emaye, seramik, yapışmaz dekoratif kaplamalar, pigment ve cam olmak üzere 5 ana ürün grubuyla, sektörünün lider kimyasal kaplama malzemeleri üreticisi olan Akcoat, isim ve logo değişikliği projesi kapsamında, farklı sektörlerdeki […]

comment 0
share
Etiketler
Biggloyalty Biggplus Enis Karslıoğlu Müşteri Sadakati
Bültenimize Kaydolun
Prime Dünyasını Keşfet
Üye ol, Ayrıcalıklardan Yararlan
KEŞFET
Size haftada 2 kez en değerli gelişmeleri ücretsiz göndermek istiyoruz.
Haftalık bültenimize ücretsiz üye olun.

pazarlamasyon

Dijital nesile sunduğu kaliteli içerikler sayesinde sektörün en çok okunan online kaynağı olan Pazarlamasyon, pazarlamanın tüm bileşenleri, iş dünyası ve dijital dönüşüm konularında özgün ve fayda odaklı içerikler sunuyor.

facebook twitter instagram linked-in
  • Prime’ı Keşfet
  • İletişim
  • Hakkında
Ücretsiz Abonelik
  • Pazarlamasyon TV
  • Prime’ı Keşfet
  • Akademi
  • Kariyer
  • Marketing Meetup
  • Prime Üye Girişi
Created with Sketch.
×

Prime Giriş

Şifremi Unuttum

Şifreni mi unuttun?
| Giriş’e geri dön