Dijital ajans re:act tarafından yapılan araştırmaya göre, 25 ila 34 yaş arasındaki katılımcıların neredeyse üçte ikisi (yüzde 62), Olimpiyatlar ve Love Island gibi popüler etkinlikler sırasında sosyal medyayı normalden daha fazla kullandıklarını söylüyor. 16 ila 24 yaş arasındaki katılımcılarda ise bu oran yüzde 53 olarak belirleniyor.
Araştırma, televizyonda yayınlanan reality şovlar gibi büyük kültürel etkinliklerde sosyal medya kullanımının henüz çok fazla olmadığını belirlerken kullanıcıların önemli günlerde sosyal medyayı daha sık ziyaret ettiklerini ortaya koyuyor.

Ortaya çıkan bu araştırma sonucunun ardından Censuswide, İngiltere'de yaşayan 2.005 ulusal temsili tüketiciye, önemli etkinlikler sırasında izleme alışkanlıkları ve sosyal medya etkileşiminin yanı sıra marka faaliyetlerini de kapsayan çeşitli sorular yöneltti. Censuswide'ın cevaplarına göre:
Z kuşağı satın almadan önce deniyor
Ankete katılanların yüzde 31'i, sosyal medyada bir markayla etkileşim kurmanın, o markadan satın alma olasılıklarını artırdığını kabul ediyor. Bu durum, 25 ila 34 yaş arasındakilerin yarısından fazlası (yüzde 57); 16 ila 24 yaşındakilerin yüzde 48'i; ve 35 ila 44 yaş arasındaki katılımcıların yüzde 43'ü için geçerli oluyor.
Tüketiciler sahne arkası özgünlüğüne özlem duyuyor
Sosyal medya kullanıcılarının beşte biri (yüzde 20), markaların sahne arkası içeriklerini en ilgi çekici içerik türü olarak değerlendiriyor. Özellikle 25 ila 34 yaş aralığındakiler bu yüzde 32 oranla bu türe ilgi duyuyor.
re:act'in Kurucu Ortağı Tom Stone araştırma sonuçlarıyla ilgili, "Sosyal medyada önemli kültürel etkinliklere katılmak, markalara Z kuşağı ve Y kuşağıyla bağlantı kurmak için önemli bir fırsat sunuyor. Bu tür etkinlikler çok sık gerçekleşmiyor ve markaların kampanyalardan en iyi şekilde yararlanabilmeleri için bunlara önceden hazırlıklı olmaları gerekiyor. Markalar yankı uyandıran ve dinamik kampanyalar oluşturarak bu önemli demografik grupların dikkatini çekebilir, hem etkileşimi hem de sadakati artırabilir." diyor.