Geçtiğimiz aylarda sevgili Özgür Alaz’la etkinlikte denk geldik. İletişimin yenisi, ilginç hızla değişen teknoloji, yapay zekâ gibi konulardan bahsederken sonrasında sürekli aklıma gelecek olan bir şey söyledi: “Bir sonraki Unicorn, bir Kreatif direktör olacak.” Bu önerme her geçen gün doğruluğunu daha güçlü şekilde ispatlayacak ve bu makalenin ana fikri olarak kendine bu sayfada yer bulacaktı.
Ne demek bir sonraki unicorn’un bir kreatif direktör olması?
Bunu daha iyi açıklayabilmek için yaklaşık 10-15 sene önce okuduğum ve linkini asla bulamadığım için “biz bunları taa bu zaman okuyorduk” şeklinde hava atma fırsatını kaçırdığım bir yazının ana fikrine gidiyorum. Makale şöyle diyordu: “2025 itibarıyla en önemli beceri Creative Thinking (Yaratıcı Düşünce) olacak.”
ChatGPT, Claude, Anthropic, Runway, Midjourney, Gemini… 2,3 senedir hayatımızda olan ve halihazırda her biri milyarlarca dolar değerindeki bu şirketlerin bize sağladığı imkânlarla hayatımızın ne kadar değiştiğinden çok da bahsetmeye gerek yok. Bir şeyler yazarak video üretebildiğimiz, bir imajı tarif ederek hareketlendirdiğimiz, dili (Language) insandan daha iyi kullanan bir asistanı cep telefonumuza mobil uygulama olarak indirebildiğimiz bir zamandayız. Üretken yapay zekânın yetenekleri bunlarla sınırlı kalmıyor. ChatGPT ve Claude başta olmak üzere özellikle LLM’lerin (Büyük Dil Modelleri) yaptığı devrim yazılım geliştirme tarafında da büyük sonuçlar yaratıyor. Bugün, bu yazıyı okurken kağıda hayalinizdeki taslak bir web sayfası çizip bunu ChatGPT 4o’ya yükleyip size kod olarak vermesini sağlayabilirsiniz. Mesela bir peçeteye veya pantolonunuzun arka cebinden çıkan buruşuk bir beyaz kağıda, işyeriniz için basit bir web sitesi çizip bunun yayına hazır kodunu alabilirsiniz diyorum. HTML’i de verir, CSS’i de. Hatta sizin yaptığınızın üzerine basit kullanıcı deneyimi iyileştirmeleri bile yapabilir. Nasıl yayına alacağınızı da size anlatır şunu açın şuna bakın, şuna tıklayın…
.png)
Multimodal agent’lar yani çok modlu sistemler ise tüm bu yetenekleri birbirine bağlamaya yardımcı oluyor. Haliyle yapay zekâ sistemlerini direkt bir sonuç vermek yerine birbirine bağlı bir Pipeline(süreç zinciri, iş akışı) içerisinde kurguluyor ve birkaç sene önce hayal dahi edemeyeceğimiz ürünler geliştirebiliyoruz. Ne geliştiriyoruz, mesela bu mantık ile herhangi bir Database ile konuşabildiğiniz bir chatbot yapabilmek mümkün olabiliyor. Veriyi anlamak için onu anlaşılır hale getirdiğimiz Dashboard’lar yerine direk veri seti ile konuşabildiğiniz chatbot’lar yapmaktan bahsediyorum. Consciouslab’da şu aralar tam da üstünde uğraştığımız projelerin bir tanesinden büyük bir şirketin önemli bir departmanının tüm verilerini konuşabilir hale getirerek gerçekten fark yaratan bir verim yarattık. Daha eğlenceli bir örnek vermek istersek bir görüntü işleme API’sini bir üretken ses modeline bağlayarak imajları sese dönüştürmek hatta araya başka bir Agent (model) ekleyerek şarkıya dönüştürmek bile mümkün. Neden olmasın? Bence fena fikir değil.
Kendini eğiterek gelişme hızını katlayan yapay zekâ sistemlerinin değişme hızını göz önünde bulundurarak 2025 tahmininin tutarlı olduğunu söyleyebiliriz. Severek takip ettiğim birkaç tane genç var. Genç derken, 20-25 yaş arasında, gerçekten gençler. Bu arkadaşların solopreneur’lük yolculuklarını takip etmekten büyük keyif alıyorum. Solopreneur basitçe tek başına girişimci demek. Yani bu arkadaşlar AI asistanları yanına alıyor, uçuk kodlar yazmaya gerek kalmadan bulduğu iş çözümünü bir MVP haline “tek başına” getiriyor ve buna göre yatırım ve yayın süreçlerini yönetiyor. Development, UX, marketing, Analiz, Test, Strateji… Bu departmanların hepsi tek kişi. Tek kişi ancak yapay zekâ asistanları ile artırılmış, augment edilmiş tek kişiler. Haliyle belki birkaç sene öncesinin kalabalık ekiplerinden daha güçlüler. Çünkü her departman aynı kişide toplanıyor. Haliyle uyumluluk konusunda örnek bir yapı diyebiliriz. Hatta bu girişimcilerden biri, şu an girişimciler için dil ile kullanıcı deneyimi çözümleri geliştiren bir girişimin peşinde. Fantastik değil mi?
Farklı girdileri bir araya getirerek orjinal çıktılar elde etmeyi başaran, yaratıcılığı mesleğinin bir parçası haline getirmiş kişiler bu post AI döneminde büyük avantaj yakalıyor. Kocaman ekiplere ve sermayelere ihtiyaç duymadan, laptopunuzun başında hayal ettiğiniz bir şeyi hayata geçirmek gerçekten de mümkün olabilmeye başladı. Einstein’in da dediği gibi, hayal etmek bilmekten daha önemlidir. /imagine a Unicorn