The North Face Alp Dağlarına Pop-Up Mağaza Açtı

The North Face alışveriş yapmak için aklınıza gelebilecek en son yerlerden birini seçti ve dünyanın en ikonik mağazalarından birisini İtalya Aplerinde açtı. 2100m yükseklikte Pinnacle Project’i hayata geçirerek açtığı pop-up mağaza ile koleksiyon niteliği taşıyan ürünlere ev sahipliği yapıyor.
The North Face® sporcuları tarafından zirveye yerleştikleri anlarda giyilen sekiz anahtar koleksiyoncunun eşyaları, yeni sahibine hiç bir zaman keşfetmeyi bırakmayacakları ilhamı vermek için her bir sporcunun kişisel bir mesajı ile etiketlendi. Alex Honnold ve Conrad Anker’den Simone Moro’ya ve Caroline Ciavaldini’ye maceraperestlerin ikonik koleksiyoner parçalarını görmek isteyenleri ise 2 saatlik zorlu bir yürüyüş bekliyor.
Pop-up mağazaya ulaşan maceraperestler bu ikonik eşyalara sahip olmak için açık artırmaya katılacaklar. Açık artırmanın gelirleri ise dağlar için harcanacak.
McDonalds “McD Cafe” Kampanya Analizi

Geçtiğimiz hafta sonu sosyal medyada McD Cafe viral pazarlaması ile karşılaştık. 3 farklı reklam filminde McDonald’s, kahveye olan bakış açısını ortaya koydu. Bu bakış açısı ilgi uyandırdı ki çoğu kişi […]
Reader Interactions
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Tiktok’un Sahibi ByteDance Akıllı Telefon Pazarına Giriyor

Dünya genelinde oldukça fazla kullanıcısı olan kısa video uygulaması TikTok’un sahibi Çin menşeili ByteDance firması, akıllı telefon pazarına giriş yapıyor.
Bir süredir kesinleşmeyen ancak arka planda konuşulan durum sonunda şirket tarafından da onaylandı. ByteDance firmasının geliştirdiği telefon, şirketin kendi uygulamaları yüklenmiş bir şekilde piyasaya çıkacak. ByteDance CEO'su Zhang Yiming'in böyle bir cihaz yapmayı uzun süredir hayal ettiği ve hayalini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştığı belirtiliyor.
Şirket, bu yılın başlarında akıllı telefon üreticisi Smartisan'dan çeşitli patentler almış ve şirketin bazı çalışanlarını kendi kadrosuna katmıştı.
TikTok uygulaması ile yetinmeyen şirketin bir müzik hizmeti geliştireceği de söyleniyor.
KitKat’ın Origamiye Dönüşen Ambalajı

Neredeyse her hafta çevreyle ilgili haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Sanayileşmenin artması ve bunun bir getirisi olan plastik kullanım oranının artması, bazı işletmelere duyar kazandırdı. Dünyanın önde gelen paketlenmiş gıda üreticisi Nestle […]
Taksicilerden, Uber’in Careem’i Satın Alması ile İlgili Açıklama Geldi

Uber'in en büyük rakiplerinden birisi olan Dubai merkezli Careem'i satın aldığını dün sizlerle paylaşmıştık.
Uber'in Türkiye dahil 15 ülkede faaliyet gösteren Careem'i satın almak istediği ise uzun zamandır gündemdeydi. Uber 3.1 milyar dolar karşılığında sonunda rakibini satın almayı başardı.
Birleşik Taksi Şoförleri Derneği’ne üye olan 1500 civarında taksi Careem kullanıyordu. Ancak dünkü satış haberinin ardından taksiciler tepki göstererek Careem kullanmaktan vazgeçmeye başladılar.
Birleşik Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Hüseyin Duman birkaç gün içinde basın açıklaması yapacaklarını ve Careem’le olan ilişkilerini bitireceklerini söyledi.
Duman “Careem’le olan birlikteliğimizin sonuna geldik. 1500 civarında Careem kullanan İstanbul taksisi mevcut. Uber’in bu hamlesi Orta Doğu’ya girme hamlesidir. Orta Doğu’da Careem hakim olduğu için Uber, Careem’i satın aldı. Satın alma ile sadece biz değil, Fas’taki Filistin’deki taksiciler de şoka girdi.” dedi.
Ayrıca, BTD Başkanı Duman “Uber davası bittiğinde Uber’in Türkiye’de sona ereceğinden adım gibi eminim. Ortada zehirli bir su var ve içilmesine izin veriliyor. Haksız rekabette de bulunuyorlar.” açıklamasını yaptı.
Careem ise satın alımla ilgili şu şekilde bir açıklama yaptı:
"Careem, kendi markası ve hizmetleri ile Uber bünyesinde, bağımsız olarak çalışmaya devam edecektir. Careem, müşterilerinin sevdiği herşeyi, ismini, uygulamasını ve markasını elinde tutmaya devam edecektir.
Teknolojinin mobilite ve gelişmiş hizmetler üzerindeki dönüştürücü etkisini, hızla büyüyen, genç ve hareketli bölgemizde de görüyoruz. Uber'le güçlerimizi birleştirmek, bölgenin ulaşım altyapısını iyileştirme, farklı bir mobilite hizmeti sunma, teslimat ve ödeme seçenekleri konusundaki ortak kabiliyetimizi hızlandıracak. Careem, Türkiye’de operasyonlarına şu an olduğu gibi regülasyona uygun şekilde tahditli ve tahsisli plakalı taksilerle devam edecek.
Uber, bölgede büyük başarılar elde etti ve hizmet verdiğimiz topluluklarda olumlu bir etkiye sahip olma hedeflerimizi paylaşıyor. Birlikte neler başarabileceğimiz konusunda heyecanlıyız.
Hayatları basitleştirmek, iyileştirmek ve ilham veren harika bir organizasyon oluşturma amacımıza bağlı olarak biz hala Careem'iz…"
iPhone 7 ve iPhone 8 Almanya’da Yasaklandı

Apple için Almanya genelinde yasak kararı bugün resmen yürürlüğe girdi. Daha önce Alman mahkemesi iPhone 7 ve iPhone 8’lerin yasaklanması yönünde karar almıştı. Bugün ise Qualcomm‘un 1.52 milyar dolar kefalet bonosuna imza atması ile […]
Başarılı Bir Kriz Yönetimi İçin Atılması Gereken 3 Adım

- Adweek, markaların bir krizle karşılaşmaları durumunda hasarı en aza indirmek için göz ardı etmemeleri gereken üç adımı, son birkaç yıl içerisinde yaşanan ve başarılı bir şekilde yönetilen 3 marka krizi üzerinden açıkladı.
- Adweek'in yaptığı araştırmaya göre; hızlı bir şekilde tepki veren, sorumluluğu üstlenen, içten ve açık bir şekilde özür dileyen markalar, diğerlerine göre skandalları daha hızlı atlatabiliyorlar.
- KFC, 2018'in başlarında ciddi ve beklenmedik bir tavuk kıtlığı nedeniyle Birleşik Krallık'ta bulunan birçok şubesini kapatmak zorunda kaldıktan sonra, üzerinde "FCK" yazan boş bir tavuk kovasının görüntüsünün yer aldığı ve mizahi bir şekilde tavuk kıtlığı konusundaki suçunu kabul ettiği gazete reklamları yayımladı.
- 2017'de, Facebook'ta yayımladığı bir reklamın sosyal medyada birçok kişi tarafından "ırkçı" olarak nitelendirilmesinden sonra, Dove'un yaptığı diyalog çağrısı, hasarı minimuma indirmesine ve skandalın konuşulma süresini sadece altı hafta ile sınırlandırmasına yardımcı oldu.
- İlgili Yazı: 1982'den Başarılı Bir Kriz Yönetimi Örneği: Johnson & Johnson Tylenol Krizi
Büyük markaların dönem dönem birtakım skandallarla gündeme gelmeleri, neredeyse kaçınılmaz bir durumdur. Bu skandalların her birinin çıkış noktası ve gelişimleri farklı olsa da, ortak olan bir şey var ki; o da bu tarz skandalların ve halkla ilişkiler krizlerinin, markanın imajına ciddi anlamda zarar verebileceğidir.
Herhangi bir skandal yaşanması durumunda, önemli olan, markanın kriz yönetimini ne kadar iyi yapabildiğidir. Markaların bir skandaldan kaçınması, skandalın olumsuz etkilerini en aza indirmesi ve skandalı telafi etmesi için atabileceği adımlar vardır. Adweek geçtiğimiz günlerde paylaştığı bir yazıda, bu adımları, son birkaç yıl içerisinde bazı markaların yaşadığı krizlerden üzerinden açıkladı.
Hızlı Bir Şekilde Tepki Verin
Geçmişte markalar, herhangi bir yanıtın gerekip gerekmediğini tespit etmek için bir skandala tepki vermeden önce, zamanı avantajlarına kullanarak bekleyebiliyorlardı. Günümüzde ise skandallar bir gecede ortaya çıkıyor ve sosyal medyanın da etkisiyle inanılmaz derecede hızlı bir şekilde büyüyorlar. Bu nedenle “bekle ve gör” yaklaşımı, artık markalar için geçerli bir seçenek değil.
Bunun yerine markalar, bir skandalla karşılaşmaları durumunda hızlı bir şekilde karşılık vermeye hazır olmalıdırlar. Adweek'in bu konuda yaptığı araştırma; hızlı bir şekilde tepki veren, sorumluluğu üstlenen, içten ve açık bir şekilde özür dileyen markaların, diğerlerine göre skandalları daha hızlı atlatabildiğini ortaya koydu.
Bununla ilgili geçtiğimiz yıllarda yaşanan en iyi örneklerden biri, Chipotle markasından geldi. Meksika'nın geleneksel lezzetlerine odaklanan bir restoran zinciri olan Chipotle, 2015 sonbaharında tam anlamıyla sakıncalı bir nedenden dolayı manşetlere çıktı: bir koliform (kalın bağırsakta enfeksiyona neden olan bir bakteri) salgını. Tüketici güvenliği söz konusu olduğundan, marka hızlı hareket etmesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden restoran zinciri, direkt olarak 40'tan fazla şubesini kapattı ve kısa bir süre sonra tüm sorumluluğu üstlendiğini belirten bir açıklama yayımladı.

Ancak Chipotle'ın yaptıkları bunlarla sınırlı değildi. Şirket konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından elde edilen resmi bulguları halka açıkladı ve gelecekte benzer bir olayı önlemek için atacağı adımlar hakkında net bir plan paylaştı. Sonuç olarak Chipotle’un yaşadığı bu büyük skandal olabildiğince iyi bir şekilde yönetildi ve marka açısından işler o kadar da kötüye gitmedi.
Uygun Olan Yerlerde Mizah Kullanın
Başarılı kriz yönetiminin en zor yönlerinden biri, etraftaki havayı anlamaktır. İnsanların ruh halini doğru bir şekilde okuyamamak, skandalları hafifletmek yerine şiddetlendiren tepkilere neden olabilir. Yine de bazen mizah, bu tarz skandallar için gerçekten en iyi ilaçtır.
Örneğin fast food restoran zinciri KFC, 2018 yılının başlarında ciddi ve beklenmedik bir tavuk kıtlığı nedeniyle Birleşik Krallık'ta bulunan birçok şubesini kapatmak zorunda kaldığında, bu halkla ilişkiler krizini mizahi bir reklam kampanyası sayesinde atlattı. Marka, Birleşik Krallık'ta, üzerinde "FCK" yazan boş bir tavuk kovasının görüntüsünün yer aldığı ve mizahi bir şekilde tavuk kıtlığı konusundaki suçunu kabul ettiği iki tam sayfalık gazete reklamları yayımladı.
Bu şekilde fast food restoran zinciri, potansiyel olarak markaya zarar veren bir halkla ilişkiler krizini başarılı bir reklam kampanyasına dönüştürmüş oldu. Hatta bu reklam kampanyası, KFC Birleşik Krallık’ın Cannes Lions 2018’de, halkla ilişkiler ve basılı reklam kategorilerinde, “Altın Aslan” ödülünün sahibi olmasını sağladı. Adweek'in yaptığı çalışmaya göre, KFC’nin tavuk kıtlığı konusunda sosyal medya üzerinde yapılan konuşmaların yaklaşık olarak üçte ikisi pozitifti.
Diyaloga Girmekten Çekinmeyin
2017 yılının sonlarında, kişisel bakım ürünleri markası Dove, Facebook'ta, üzerindeki tişörtünü çıkarttıktan sonra beyaz tenli bir kadına dönüşen siyahi bir kadının yer aldığı bir reklam yayımladı. Doğal olarak bu reklam kampanyası, bir anda sosyal medyada bir infial yarattı ve birçok sosyal medya kullanıcısı, bu reklamı "ırkçı" olarak nitelendirdi.
Dove ise hızlı bir şekilde bu tartışmaları ele aldı ve insanları marka ile bağlantı kurmaya ve reklam ile ilgili şikayetlerini paylaşmaya teşvik ederek Facebook ve Twitter'da kamuoyundan özür diledi. Bu diyalog çağrısı, Dove’un yanlış adımlarını ortadan kaldırmadı; ancak hasarı minimuma indirmesine ve skandalın konuşulma süresini sadece altı hafta ile sınırlandırmasına yardımcı oldu.
Netflix, Recep İvedik 6 İçin 3.5 Milyon Euro Teklif Etti

Sputnik’in haberine göre; Yılmaz Erdoğan’ın Organize İşler Sazan Sarmalı filminden sonra Netflix‘in Recep İvedik 6’ya talip olduğu iddia edildi. Platformun film için 3.5 milyon euro teklif ettiği ileri sürüldü. Dün […]