Tek kişilik hayat, çifte standart: Singlism ve görünmez eşitsizlikler

Toplumda, ekonomide ve hukuk sisteminde bekâr bireylerin karşılaştığı ayrımcılıkları hiç düşündünüz mü? Türkiye’de bekârlık, sadece bir yaşam tercihi değil, aynı zamanda görünmez eşitsizliklerle dolu bir mücadele alanı. Singlism kavramını, ekonomik ayrıcalıklardan toplumsal algılara, hukuki düzenlemelerden kültürel temsillere kadar tüm yönleriyle ele aldık.

Günümüzde farklı yaşam biçimleri giderek daha fazla görünürlük kazanırken, toplumda bekâr bireylerin karşılaştığı eşitsizlikler çoğu zaman göz ardı ediliyor. "Singlism" olarak adlandırılan bu kavram, bekâr bireylerin sistematik olarak dezavantajlı hale getirildiği bir durumu tanımlıyor. Bu durum, ekonomik, sosyal ve hatta yasal alanlarda kendini gösterebiliyor.

Evlilik ve bekârlık: Eşitsizlik nerede başlıyor?
ABD’de Ulusal Kamu Radyosu (NPR) tarafından yayınlanan "Open to Debate" programında, "Evlilik mi, bekârlık mı daha iyi?" başlıklı bir tartışma gerçekleştirildi. Psikolog Bella DePaulo, evli bireylerin avantajlı, bekârların ise dezavantajlı olduğunu vurgularken, bu durumu “bekâr bireylerin sistematik olarak dışlanması” olarak tanımladı. DePaulo'ya göre, Amerika'da evli bireyler vergi avantajlarından sigorta politikalarına kadar birçok alanda ayrıcalıklı bir konuma sahipken, bekâr bireyler bu sistemin dışında bırakılıyor. Ancak bu görüş, tartışmanın diğer tarafında yer alan Jonathan Rothwell tarafından sorgulandı. Rothwell, günümüzün seküler toplumlarında bireysel yaşam tarzlarına daha fazla saygı duyulduğunu ve bekâr bireylerin artık geçmişte olduğu kadar dezavantajlı olmadığını iddia etti. DePaulo ise, bu tür bir reddetmenin, sistematik eşitsizliklerin devam ettiğini görmezden gelmek anlamına geldiğini savundu.

Singlism’in hayattaki yansımaları
Peki, bu eşitsizliklerin ülkemizdeki boyutu ne?

  • Ekonomik ayrıcalıklar

Türkiye’de bekâr bireyler, evli ve çocuk sahibi olanlara kıyasla ekonomik alanda dezavantajlı bir konuma sahip. Örneğin, gelir vergisi dilimleri veya devlet destekli teşvikler, genellikle aileleri hedef alırken bekâr bireyler bu tür desteklerden yararlanamıyor.

Vergi avantajları: Evli ve çocuk sahibi bireyler, gelir vergisi muafiyetinden yararlanabilirken, bekârlar için bu tür bir kolaylık bulunmuyor.

Konut politikaları: Türkiye’de ev sahibi olmayı teşvik eden krediler veya kampanyalar, genellikle “aile odaklı” olduğu için bekâr bireyler finansal erişimde zorlanabiliyor.

Sosyal güvenlik: Evli bireylerin eşleri üzerinden sağlık sigortası haklarından faydalanabilmesi, bekâr bireylerin sağlık harcamalarını daha yükseğe taşıyabiliyor.

  • Çalışma hayatındaki ayrımcılıklar

Kariyer fırsatları: Bekâr bireyler, özellikle kadınlar, bazı iş yerlerinde daha az sorumluluk alabilecekleri veya “daha az güvenilir” oldukları önyargısıyla değerlendirilebiliyor. Evli bireyler ise “daha yerleşik ve istikrarlı” olarak algılanabiliyor.

İzin politikaları: Çoğu şirket evlilik ve çocuk odaklı izin politikaları sunarken, bekâr bireyler aynı esnekliği bulamıyor. Örneğin, bekâr bir birey hasta bir aile üyesine bakmak için izin talep ettiğinde daha az anlayış görebiliyor.

  • Toplumsal algı

Türk toplumunda evlilik, hâlâ bir "tamamlanmışlık" göstergesi olarak görülüyor. Bekârlık, özellikle belirli bir yaştan sonra, toplumsal baskılara ve negatif stereotiplere yol açabiliyor.

Kadınlar üzerindeki baskı: Bekâr kadınlar, özellikle "evde kalma" gibi ayrımcı ifadelerle yaftalanabiliyor. Çocuk sahibi olmamak ise kadınlar üzerinde daha fazla eleştiriye yol açıyor.

Erkekler üzerindeki baskı: Bekâr erkekler ise "sorumluluk almaktan kaçınan" veya "düzensiz bir yaşam süren" bireyler olarak algılanabiliyor.

Medyanın rolü: Diziler ve reklamlarda evlilik ve aile odaklı hikâyeler baskınken, bekâr bireylerin yaşam tarzları genellikle mizah konusu veya eksiklik olarak yansıtılıyor.

  • Hukuki eşitsizlikler

Türkiye’de bazı yasal düzenlemeler, bekâr bireyler için dezavantaj yaratabiliyor.

Miras hukuku: Bekâr bireyler, miras paylaşımında öncelikli hak sahipliği konusunda zorluk yaşayabiliyor. Evlilik ilişkisi olmayan kişiler arasında miras devri daha karmaşık bir süreç gerektiriyor.

Evlat edinme: Bekâr bireylerin evlat edinme süreçleri, evli çiftlere göre daha fazla engelle karşılaşabiliyor. Bu durum, yalnızca evlilik bağının aile kurmak için bir gereklilik olduğu algısını pekiştiriyor.

Bu konuda farkındalık yaratmak ve daha adil bir sistem talep etmek, sadece bekârlar için değil, toplumun tüm bireyleri için daha eşitlikçi bir yaşamın kapılarını aralayabilir. Singlism’in, bireylerin yaşam tercihlerini özgürce yapabilmelerine olanak tanıyan bir kültürün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu unutmamak gerekiyor.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir