Starbucks'ta Neden Sıra Bekliyoruz?

"Müşteri deneyimi tasarlamak", "müşteri deneyimi sunmak" bunlar son zamanlarda en çok duyduğumuz cümleler arasında. Markalar başarının insanlarda marka algısı oluşturmaktan geldiğini ve sadece reklamlarla bu algıları yönetmenin neredeyse imkansız olduğunu anladığından beri müşteri deneyimi sunmanın peşine düştüler. Hele ki önümüzde Apple, Starbucks gibi başarılı temsilciler olunca müşteri deneyiminin önemini inkar etmeye kimse cesaret edemiyor. 2.dalga kahve anlayışı da denilen, kahvenin bir ürün olmaktan çıkıp bir deneyime dönüşmesini sağlayan şey Starbucks'ın doğuşu ve global arenaya çıkışıdır. Daha önce "Üçüncü Dalga Kahve Anlayışının Yansımaları" yazımızda bundan bahsetmiştik. Starbucks ürün değil deneyim satan bir marka. Starbucks aslında kahve satmıyor; sütünüzü, şurubunuzu, bardak boyunuzu seçtiğiniz, kahvenizin yapılışını izlediğiniz ve eliniz yanmasın diye geliştirilen kartonları isminizin yazılı olduğu özel tasarım karton kahve bardaklarına geçirdiğiniz bir deneyim sunuyor size. Starbucks ile ilgili ortaya atılan iddialardan birisi kahvelerine bağımlılık yapan bir madde koyduklarıydı ancak aslında gerçek markanın sunduğu deneyimin bağımlılık yapması. Starbucks'a gidip "Soya sütlü misto, ekstra vanilya şurubu lütfen..." demek için sabırsızlanıyoruz. Starbucks'ın pazarlama stratejilerinden başka bir tanesi daha bir dönem çok konuşulmuştu. Starbucks çalışanları karton bardaklara isimlerimizi bilerek mi yanlış yazıyorlardı? Amaçları insanların sürekli starbucks bardaklarını sosyal medyada paylaşmaları mıydı? Öyle ki Starbucks şirkette çalışan baristaların yavaşlamasını istediğini duyurmuştu. Tüm çalışanlarına "yavaşla" direktifi vermişti. Plan şöyleydi; baristalar kahveden hemen sonra, kahveleri yeniden öğütecek ve süt sürahilerini yıkayıp, temizleyeceklerdi. Bu yeni hız tümseği operasyonu arkasında yatan neden gayet basit; Starbucks, bize kahve satmıyor... Şirket, müşterilerine kahve deneyimi satıyor. Bir fast food şirketi olmadığını vurgulamak amacıyla Starbucks çalışanları arka arkaya 15-20 kahve yapabileceği sürede uzun uzun oyalanarak 3-4 kahve yapıyor ki müşteriler kahve deneyimini sonuna kadar yaşayabilsin. Çünkü, "Starbucks için kahve deneyiminiz kahvenizden ilk yudumu aldığınız an başlamaz, Starbucks'a girdiğiniz an başlar." Bu yeni kuraldan önce, Starbucks müşterileri, kafede yaşadıkları deneyimi “sıradan” ve “ortalama” olarak nitelendiriyordu. Baristalara verdikleri “yavaşla” emriyle geri kredibilitelerini ve markanın güvenirliliğini yeniden kazanmaya çalıştılar. Starbucks'ın kurnazca pazarlama stratejileri konusunda siz neler düşünüyorsunuz?
Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir