Promart Promotion'ın Yöneticisi Burak Arcan ile Covid-19 Sürecinin Sektörlere Etkilerini Konuştuk

Her sektör Covid-19 sürecine kısa bir sürede entegre olmak için kendisini değiştirdi ve dönüştürdü. Bu değişikliklerin ne kadarının kalıcı olduğunu, hangi sektörlerin Covid-19'dan ne kadar etkilendiğini, promosyon sektörü için Burak Arcan'ın ön görülerinin neler olduğunu, Promart Promotion'un Yönetici Ortağı Burak Arcan ile konuştuk. Keyifli okumalar...

Cemre Üçhisarlı: Burak Bey merhabalar, öncelikle Promart'tan çok kısa bahsedebilir misiniz, her şey normalken neler yapıyorsunuz?

Promart, marka deneyimini yaratıcı promosyonel çözümlerle güçlendirmeye odaklanmış uluslararası bir çözüm ajansı. Merkez ofisimiz Türkiye’de. Ayrıca Hollanda ve Azerbeycan’da ofislerimiz bulunuyor. Pek çok global markanın da onaylı promosyon ürünleri tedarikçisiyiz. Yıllar içinde onların beklentileriyle biz de kendimizi ve üreticilerimizi geliştirerek uluslararası sosyal uygunluk kriterlerine uygun bir ekosistem oluşturduk. Şu anda tekstilden metale, çantadan plastiğe pek çok ürünü Türkiye’de uluslararası kriterlere uygun olarak ürettirebiliyoruz. Bunun yanında elbette katalog ürünü dediğimiz klasik promosyon ürünlerini de sağlıyoruz müşterilerimize. Biz ürünün ne olduğu değil bir pazarlama kampanyasına nasıl entegre edildiğini önemsiyoruz. Promosyonun doğru tasarlandığında ve konumlandırıldığında değer yaratan bir pazarlama taktiği olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde B2C’de özellikle belli bir tüketici kitlesi için satın alma kararını doğrudan etkileyen bir faktör. Diğer yandan B2B’de doğru hediye marka prestijini arttırıyor. Bunun yanında son yıllarda insan Kaynakları ile yürüttüğümüz çalışmalar çalışan bağlılığını arttırmada etken.

C.Ü: Tüm sektörler Covid-19 sürecinden bir şekilde etkileniyor. Peki promosyon sektörü süreçten nasıl etkilendi?

Burak Arcan: Promosyon sektörü yaşadığımız COVID-19 sürecinden önce de yani 2019 yılında yaşanan olumsuz ekonomik şartlardan dolayı da zaten en parlak günlerini yaşamıyordu. 2020 yılı için olumlu bir başlangıç yapmaktı hedefimiz ve Ocak, Şubat  ve Mart aylarının ilk haftasına kadar  gelen siparişler bizleri umutlandırmıştı. Fakat 11 Mart’ta Türkiye’de de bu salgının ilk vakaları ortaya çıkınca işler tersine döndü. Her kriz döneminde olduğu gibi pazarlama ve satış bütçelerinde kısıtlamalara gidildi. Konuşmaya başladığımız yeni projelerin tamamına yakını askıya alındı. Ramazan ayı promosyonu yapan pek çok marka bu yıl yapmama kararı aldı. Yazın yapılacak etkinlik ve festivaller bizim sektörümüz için çok önemlidir. Bu yıl için gelen iptaller maalesef sektördeki daralmayı daha da arttırıyor.

Ama az sayıda da olsa bazı markalara önlemlerin alındığı tesislerde hala üretim yapıyoruz. Onlar işler normale döndüğünde hazır olmak istiyorlar ve bunun onları bir adım öne çıkaracağını düşünüyorlar. O nedenle özellikle yazın yoğun sezon yaşayan bazı markaların talepleri devam ediyor. Hatta sağlık otoritelerinden umutlu mesajlar almaya başladığımız bu günlerde daha fazla sayıda marka yaz promosyonları için aramaya başladı ki bu da umut verici.

Bunların yanında şu anda İnsan Kaynakları departmanları bizimle iletişime geçiyorlar. Evde kalan çalışanlarına sürpriz yapmak isteyen şirketler için COVID-19 önlemi alınan tedarikçilerimizden ürün tedarik ederek setler hazırlıyor, temassız teslimat yapan kargo şirketleriyle dağıtım yapıyoruz.

C.Ü: E-ticaret verilerinin arttığını gözlemliyoruz. Bu süreçte pek çok marka siparişlerin yanına promosyonlar ve hediyeler ekliyor. Açıkçası benim beklemediğim bir ürün almak çok hoşuma gidiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, bu durum sizin sektörde kalıcı bir değişikliğe neden olur mu?

Burak Arcan: Öncelikle bu yaşadıklarımız her sektörde kalıcı değişikliğe neden olacak; o kesin. ‘Yeni normal’de de yani işler normale döndükten sonra da e-ticaret hacminin eskisine göre artacağını düşünüyorum. İnsanlar bunun kolaylığını, rahatlığını keşfettiler. Daha önce hiç bununla tanışmamız yaş grupları dahi internetten sipariş vermeyi öğrendiler. Bunlar önemli değişiklikler. Ve evet, bu bizi de etkileyecek. Henüz markalar orda değiller. Fakat bu kriz hafifleyip de onlar da ‘yeni normal’ planlarını yapmaya başladıklarında eminim e-ticaret üzerinden promosyon işini nasıl yöneteceklerini düşünecekler.  Şunu gözden kaçırmamak lazım: 3 farklı tüketici grubu var bizim gözlemlediğimiz. Birinci grup kesinlikle talep ettiği markadan vazgeçmeyen, fiyat odaklı olmayan. İkinci grup fiyat odaklı olan, aynı ürün için farklı markaları araştırıp uygun fiyatlısını talep eden. Üçüncü grup ise talep ettiği ürünün yanında verilen promosyon malzemesine odaklanan grup. Örneğin bir markete gittiklerinde gözleri raflarda promosyon ürünü arar ve ürünün cinsi, kalitesi, işlevselliği satın alma kararını etkiler. Eğer online satınalma davranışı devam edecekse-ki bugüne göre azalacak olmakla birlikte eskiye göre artacak- bu kanaldaki promosyon stratejisi de düşünülmeli. Bu vesileyle markalara çağrı da yapalım: Şu anda herkes online alışveriş yaparken burada promosyonu düşünecek markalar bahsettiğim 3. grup müşteriyi kazanacaklardır. Bu markalarla çalışıp fikir geliştirmekten büyük memnuniyet duyarız.

C.Ü: Covid-19 salgın süreci güvenli bir şekilde sona erdiğinde sektörünüz için ön görünüz, bir artış yaşanması yönünde. Niçin bu şekilde olacağını düşünüyorsunuz? Daha önce benzer süreçlerde de bu artış yaşanmış mıydı?

Burak Arcan: COVID-19 salgını bittiğinde sektöre olumlu olarak yansıyacaktır diye düşünüyorum. Şu bir gerçek; biz promosyon seven bir milletiz. Dolayısıyla kurumsal firmalar atlattığımız süreçte hasar tespit çalışmalarını yaptıktan sonra yeni pazara gidiş stratejilerini ve pazarlama kampanyalarını yürürlüğe koyacaklar ve bu kampanyaların içinde mutlaka promosyon olacak. Çünkü tüketici buna alışkın. Bazı markalar bunu piyasayı canlandırmak için, bazıları ellerinde bulunan stoklarını eritmek için, bazıları salgın süresince farklı sebeplerle kazandıkları pazar payını kaybetmemek için, bazıları kurumsal müşterilerine kendilerini hoş bir hediyeyle hatırlatmak ve hoşgeldiniz demek için yine pazarlama karmalarına promosyonu ekleyeceklerdir. Ama elbette özellikle büyük organizasyonların, festivallerin iptali ve bütçelerin azalması dolayısıyla sektörde yıl bazında bir büyüme beklemek yanlış olur. Daha önceki dönemlerle karşılaştırmak zor çünkü açıkçası bu hiç tanımadığımız, bilmediğimiz bir kriz.

Biz bu dönemde klasik promosyon ürünlerimizi dijitalle buluşturduğumuz bir ürün de sunuyoruz müşterilerimize. Bazı ürünlerimiz için artırılmış gerçeklik (augmented reality) teknolojisi kullanarak ürünün dijital dünyayla etkileşime geçmesini sağlıyoruz. Örneğin çocuklar için üretilmiş basit bir boyama kitabındaki karakterler bu teknolojiyle canlanıp eğlenceli bir deneyime dönüşebiliyor. İhtiyacımız olan sadece uygun içerik kurgusu ve bir mobil aplikasyon. Önceki yıllarda benzer dijital entegrasyon projelerini RFID teknolojisiyle yapmış ve bu sayede Coca-Cola projemizle Türkiye’ye PSI-Campaign of the year ödülünü de getiren tek ajans olmuştuk.

C.Ü: Farklı bir süreçten geçiriyoruz, sonrasını tahmin etmek hiç kolay değil ancak sizce Covid-19 süreci bitince hangi sektörler yaşanan zorlukları daha çabuk atlatabilir?

Burak Arcan: Burada tüketici ihtiyaçlarına ve tüketim alışkanlıklarına odaklanmak lazım. Özellikle hijyen tarafındaki tıbbi malzemeler ve kişisel bakım ürünleri sağlayıcılar ön plana çıkacak. Gıda üretim & perakende ile e-ticareti diğer yıldızlar olarak görüyorum. Çok farklı alanlarda hizmet veren teknoloji sağlayıcılar için de çok parlak bir dönem başladığını düşünüyorum.

Farklı sektörlerde farklı toparlanma süre ve süreçleri olacaktır. Dileğim, bu zor dönemin en az hasarla atlatılabilmesi.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir