Pazarlamacıların Çoğu, Sanal Etkinliklerin 2021’de de Devam Edeceğini Düşünüyor

Sanal toplantılar, teklifler, ürün tanıtımları ve takipler etrafında odaklandıklarında her ne kadar verimli kabul edilse ve pek çok insan bu sanal etkinliklere katılmaktan mutlu olsa da, yüz yüze etkinliklere kıyasla insanların karşılaştıkları en büyük zorluklardan biri ağ oluşturma fırsatlarının olmamasıdır.
Pek çok pazarlamacı, özellikle ağ oluşturmak ve potansiyel müşterileri belirlemek için canlı etkinliklere katılır, ancak olası satış oluşturmayı sanal olarak yapmak daha zor bulur. Ancak COVID-19 pandemisi ile beraber hayatımızda daha çok yer edinen sanal toplantılar hayatımızdan hemen gidecek gibi gözükmüyor.
The 614 Group‘un Marketing Dive ile paylaştığı yeni bir rapora göre, medya ve pazarlama yöneticilerinin %71’i, 2020 yılında sanal toplantıların ve konferansların işletmeler için tek seçenek olacağını düşünüyor.
614 Group’un ‘’Yüz-Yüze İş Ekonomisinin Geleceği’’ araştırması olan ikinci dalga raporu, pandemi devam ederken, pazarlama endüstrisinde işlerin nasıl görünebileceğine dair en son bilgileri içeriyor. Bulgulara göre, ankete katılanların çoğu olayların bu yıl ve sonrasında sanal kalacağını düşündüğünden, sanal ortamda yüz yüze yapılan olayların kalıcı bir etki yaratabileceğini gösteriyor.

Pek çok sektör profesyoneli pandeminin azalmasından sonra bile iş toplantıları ve etkinlikler için sanal bir gelecek bekliyor. Bulgular, pandeminin ilk dönemindeki bulgulara kıyasla %12’lik bir artış olduğunu yönünde. Ayrıca insanların canlı etkinlikler dönse bile hala sanal öğeler bekleme düşüncesi, pandeminin ilk dönemine göre %36’lık bir artış sergiliyor.
Son olarak raporda bundan sonraki süreç hakkında görüşler bildirilirken, profesyonellerin sanal olarak iletişim kurması ve potansiyel müşterilerle buluşması için yollar bulan tedarikçilerin, sanal etkinliklerin bir süre daha kalması beklendiği için uzun vadede fayda sağlayabileceğine de yer verildi.
2019 Reklam ve Medya Yatırımları Açıklandı

Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları 2019 Yılı Raporu yayımlandı. Rapora göre; Türkiye’de toplam medya ve reklam yatımları, bir önceki yıla göre yüzde 6,2 oranında büyüyerek, 11 milyar 49 milyon TL oldu. […]
Reader Interactions
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Pandemi Süreci ve Tüketici Duyguları

Nöropazarlama araştırma şirketi ThinkNeuro, corona virüs sürecinde tüketicinin duygularını anlamaya yönelik bir araştırma gerçekleştirdi. Dünyada ilk defa pandemi sürecini anlamak için “Derin Beyan” yöntemiyle 12 farklı ülkeden 7.200 katılımcı ile gerçekleştirilen araştırmanın Türkiye sonuçları açıklandı. İlginç verilerin sunulduğu ve kişilerin beyanlarından ne kadar emin olduklarının da incelendiği bu araştırmanın sonuçlarına göre, yanlış bilgilendirme nedeniyle haberleri sosyal medyadan takip etme alışkanlığı düşerken, bu süreçte insan odaklı ve samimi iletişim kuran markaların değeri her geçen gün artıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüs salgını hayatın birçok alanında olduğu gibi tüketici tercih ve alışkanlıklarının da değişiklik göstermesine neden oluyor. Nöropazarlama araştırma şirketi ThinkNeuro’nun 24 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında Derin Beyan yöntemiyle gerçekleştirdiği araştırma sonuçları süreçle ilgili önemli veriler sunuyor. Türkiye’den 600 kişinin katıldığı araştırmaya göre katılımcıların yüzde 96’sı süreç boyunca devletin uyarılarına uyduğunu belirtiyor. Ancak bu cevabın doğrulunu ölçmeye yarayan derin beyan yönteminde ise bu oran yüzde 68’lere kadar düşüyor.
Araştırma beyan ettiğimizden farklı davrandığımızı gösteren başka ilginç sonuçlar da sunuyor. Bunlardan biri de salgından korunmaya yönelik yapılan önerilerin yarattığı motivasyonda kendini gösteriyor. İnsanları salgından korunma konusunda motive ettiğini belirtenlerin oranı yüzde 83’ten derin beyan yöntemiyle yüzde 23’e düştüğü görülüyor.
Araştırmanın bir diğer önemli sonucu da bu dönemde sosyal medyaya azalan güven. Yanlış bilgilendirmeler nedeniyle bundan böyle haberleri sosyal medyadan takip edeceklerini beyan edenlerin oranının yüzde 26’da kaldığı araştırmaya göre, bu dönemde insan odaklı ve samimi iletişim kuran markaların değeri tüketici gözünde her geçen gün artıyor. Araştırmaya katılanların yarısına yakını ise salgını kısa sürede yeneceğimiz konusunda umutlu.
Corona virüsün Boşanmaları Artıracağını Düşünüyoruz
Araştırma koronavirüs salgını sebebiyle tüketicilerin duygularına yönelik değerli bilgileri ortaya koyuyor. Buna göre katılımcıların yüzde 36’sı koronavirüsten korkuyor. Araştırmaya katılanların yüzde 26’sı kendi sağlığından endişe duyarken, yüzde 38’i bu süreçte sakin hissettiğini belirtiyor. Araştırmanın bir diğer ilginç sonucu ise koronavirüs salgınının boşanmaları artıracağı düşüncesi. Katılımcıların yüzde 57’si koronavirüs salgını sebebiyle boşanmaların artacağını düşünüyor.
Geleceğe Umutla Bakıyoruz
ThinkNeuro’nun diğer önemli bir tespiti de katılımcıların geleceğe yönelik öngörülerinin umut dolu olması. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 46’sı yakın zamanda corona virüsün üstesinden geleceğimizi düşünürken, yüzde 44’ü insanların yakın zamanda karantinadan çıkacağını umut ediyor.
Araştırma, bu süreçte tüketici alışkanlıklarının değiştiğine dair önemli sonuçlar veriyor. Katılımcıların büyük kısmı bu yıl tatile gidemeyeceğini belirtirken, yaşanan bütün gelişmelere ve belirsizliklere rağmen sosyo ekonomik olarak bir engeli olmayanlar kişilerin birikmiş ihtiyaçlarını karşılamak konusunda hala istekli olduğu görülüyor. Katılımcıların yüzde 23’ü her şeye rağmen hala tatile gidebileceğini düşünürken, yüzde 17’lik bir tüketici grubu havaalanları açıldığında çekinmeden seyahat edebileceğinden emin olduğunu söylüyor.
Araştırmanın sonuçlarını yorumlayan ThinkNeuro CEO’su Doç. Dr. Yener Girişken şu değerlendirmede bulundu: “12 ülkede gerçekleştirilen ve global bir araştırma olan çalışma bizlere pandemi sürecinde tüketici duygularına yönelik çok önemli veriler sunuyor. Araştırma sonuçlarına göre katılımcılar pandemi konusunda belirli bilgilere sahipler ancak bu bilgileri içselleştirmedikleri için ciddi bir kafa karışıklığı söz konusu. Kişiler süreçle ilgili değişen duygu durumlarını ifade etmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle, gerek pandemi sürecinde gerekse pandemi sonrasında tüketicilerin duygu durumlarını etkin biçimde anlamak ve tüketici davranışlarına dair ön görüler geliştirmek çok zorlaşıyor. Bu noktada, tüketici davranışındaki değişimi doğru şekilde gözlemlemek için Türkiye’de ilk defa tüketicinin bilinçdışını ölçümleyebilen Derin Beyan yöntemiyle gerçekleştirilen Corona virüs Araştırması, kişilerin beyan ettiğinden daha farklı biçimde düşündüklerini ortaya koyuyor. Katılımcıların büyük çoğunluğunun toplumun doğru kabul ettiği davranışlara uygun beyanda bulunduğunu görüyoruz. Ancak bu beyanları içselleştiren ve buna uygun davranan katılımcıların oranının, yalnızca beyanda bulunanlardan kayda değer biçimde daha düşük olması dikkat çekiyor. Bir örnek vermek gerekirse, katılımcıların yüzde 95’i doktorlarla gurur duyduğunu beyan ederken bu beyanda emin olanların oranın ise yüzde 67’ye kadar düşüyor. Derinlemesine görüşmelerde bu farkın bir sebebinin, yanlış bilgilerin yayılmasına katkı sağlayan doktorlar olduğunu gözlüyoruz. Aynı şekilde Derin Beyan yöntemi sayesinde katılımcıların yüzde 37’sinin bu süreçte işini kaybetmekten kesin olarak endişe duyduğunu görüyoruz. . Tüketicilerin ciddi bir kısmının bu endişeyle davranmasına engel olmak için, işverenlerin bu endişeyi dindirmeye yönelik eylemlerde bulunması ve işveren markalarının geliştirilmesini öneriyoruz. Bu noktada marka iletişiminde tüketici/çalışan odaklılık gibi kavramların ötesine geçilmesi ve insan odaklı bir iletişim tasarlanması son derece önem taşıyor.Özellikle bu alanda, iletişimin mesaj verme kısmı kadar, iletişimin taraflarını anlama kısmının da değerinin artacağını öngörüyoruz.
Araştırmanın verilerine dayanarak, insanların bu dönemden sonra ortalama davranışlarına geri dönme eğilimlerinin salgından sonraki davranışlarını etkileyeceğini öngördüklerini belirten Yener Girişken, “İnsanlar genel olarak uzun süredir evlerindeler. Bu süreçte biriken ve ötelenen ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Virüsün yayılma hızı azaldığında tüketiciler bu ihtiyaçlarını karşılamak isteyecekler. Bu zamana kadar alınan kararlarla süreci son derece iyi yöneten yetkililerin bu noktada daha fazla dikkatli olması gerekiyor. Yapılan çalışmalarda insanların birbirlerinin davranışlarını kopyalayarak hareket ettiğini görüyoruz. Yaz aylarıyla birlikte tehlikenin devam etmesi halinde tüketicilerin bu isteklerini bastırmaya yönelik iletişimin tercih edilebileceğini düşünüyoruz” dedi.
Türkiye, Yeni Normalde İnternetten Alışverişi Sevdi

Geniş ekosistemiyle farklılaşan ve özgün iş modeliyle Türkiye dahil 14 ülkede faaliyet gösteren Inveon, global faaliyetlerinin bir adımı olarak Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) ve İsviçre E-ticaret ve […]
Türkiye’nin Corona Günleri Araştırmasının Sonuçları Yayınlandı

Medya Ajansı Universal McCann, tüketicinin yeni rutinini incelemek üzere nisan ayının ilk günlerinde 1223 örneklemle gerçekleştirdiği "Türkiye’nin Corona Günleri" araştırmasının sonuçlarını paylaştı.
Ülkemizde yaşayan 60 milyon yetişkini temsil edecek biçimde gerçekleştirilen araştırmada corona sonrası toplumun içinde bulunduğu duygu durumu, tüketicinin ruh hali, davranış ve tercihlerindeki değişiklikler, hayatlarında önem kazanan anlar ve yeni yaşamlarındaki medya ve alışveriş tercihleri soruldu ve krizde oluşan ihtiyaç alanları belirlendi.
Corona Virüs Salgınının Yarattığı Ruh Hali
Türkiye toplumu 11 Mart tarihinde de salgına ilişkin ilk resmi açıklama yapıldığından itibaren en çok korku, kaygı, tedirginlik ve üzüntü hissetmiş. Süreçte öne çıkan duygular toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda farklı katmanlarına farklı düzeylerde yansıyor. Katılımcıların paylaştıkları 1223 öyküden tepki, ihtiyaç ve çözüm üretme kapasitesine göre ayrı gruplar oluşturuldu. Burada en büyük iki grup Kontrollü Gerginler ve Endişeliler. Kontrollü Gergin’lerin baskın duygusu “Korku ve Tedirginlik” iken Endişeli’de “Üzüntü” ön plana çıktı.
Üçüncü büyük grup ise kısmen olanaklarının uygunluğu, alınan önlemlere duyduğu güven ile tedbirini alıp gündelik hayatının ritmini neredeyse bozmadan yaşayan Tedbirli Sakinler (yüzde 16) oldu. Bir diğer grup ise öncesinde de işsizlikle boğuşan ve en fazla zarar gören Çaresizler. Kadınların biraz daha ağırlıkta olduğu Kırılgan Ruhsal Dengeliler krize az ya da çok kaygı bozukluğu şeklinde tepki verenlerden oluşuyor.
Toplumun yüzde 12’sini oluşturan bu grupta tıbbi destek alan ve almaya ihtiyacı olanlarla, endişesini ortalamanın üstünde yaşayanlar yer aldı. Aralarında hatırı sayılır kamu çalışanı bulunan yüzde 9’luk Sonradan Fark Eden Tedirginler ise geç fark etmiş olmanın, dolayısıyla yeterince tedbir almamanın tedirginliğini yaşıyor. Karadeniz Bölgesi’nde ve İzmir’de ortalamanın üstünde bulunan bu grubun 25-44 yaş aralığında olduğu gözlendi. Krize yaklaşımları diğer gruplardan radikal biçimde ayrışan iki grup ise Dindar/Kaderci ve İlgisiz/Uzak. İlk grup konuyu tamamen Allah’ın takdiri olarak görüyor.
Araştırmanın bulgularına göre, 11 Mart tarihinden itibaren toplumda en çok hissedilenler arasında korku, kaygı, tedirginlik ve üzüntü öne çıkıyor. Süreçte öne çıkan duyguların, toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda farklı katmanlarına farklı düzeylerde yansıdığı görülüyor.
Hayatımızda Neler Değişti?
Türkiye’de iş gücüne katılım oranı TÜİK Ocak ayı raporuna göre yüzde 51 iken Türkiye’nin Corona Günleri araştırma sonuçlarına göre bu oran yüzde 44.Bu farkın TÜİK’in 15 yaş üstü bireyleri, bu araştırmanın ise 18 yaş üstü bireyleri kapsamasından kaynaklanabilir. Türkiye’nin Korona Günleri araştırmasında, Covid-19 salgınının hayatımızda aile/ev, temizlik/hijyen ve sosyal mesafe kavramlarını yükselttiğini tespit edildi.. Katılımcıların yüzde 7’si daha fazla TV izlediğini, yüzde 6’si daha fazla kitap/gazete/dergi okuduğunu, yüzde 2’si daha fazla sosyal medya tükettiğini, belirtirken yüzde 3’ten fazla katılımcı maneviyata yöneldi.
Covid-19 salgını döneminde, sigara ve alkol tüketiminde eskiye göre anlamlı bir fark gözlenmiyor. Sadece Sonradan Fark Eden Tedirginler grubunun yüzde 2’si daha fazla alkol/sigara tükettiğini belirtti.
Kime Güveniyoruz?
Toplumun yüzde 75’i virüsle ilgili Sağlık Bakanı’ndan gelen bilgilere güveniyor. Sağlık Bakanına güven konusunda gruplar arasında fark olmazken, hükümetten gelen bilgilere Dindar/Kadercilerin ortalamanın üstünde güvendiği gözlendi. Sağlık Bakanı’nı sağlık çalışanlarının bireysel açıklamaları ile hükümet açıklamaları takip ediyor. Bilgi kaynağı olarak televizyon haberlerine sosyal medyada yer alan haberlerden daha fazla güvenildiği anlaşıldı.
Kuralla Uyuyor Muyuz?
Türkiye’de koronavirüse karşı önlemler arasında yer alan el yıkama kuralına herkesin uyduğu gözlemlendi. Kolonya yüzde 85, dezenfektan ise yüzde 61 oranında kullanılıyor. Katılımcıların yüzde 82’si sosyal mesafe kuralına uyduğunu belirtiyor. Sosyal mesafe en çok Dindar/Kaderci grubu için uygulaması zor bir kural olarak öne çıkıyor.
Neleri Özlüyoruz?
Katılımcıların yüzde 59’u dışarıda vakit geçirmeyi özlerken, onu arkadaş/aile/sevdiklerle sosyalleşmeyi özleyenler yüzde 56 izledi. İşe gitmeyi bu süreçte en fazla işini kaybeden grup olan Çaresizler yüzde 31, en az ise yüzde 9’luk oranla Kontrollü Gerginler özledi.
Evde Hayat Nasıl Gidiyor?
Sanıldığının aksine Çaresiz dışında kalan gruplar evde olmaktan sıkılmadı. 10’lu ölçekte en az 8 düzeyinde keyif alanlar toplamın yüzde 36’sini oluşturdu. Evde kalmaktan sıkılanlar ise bu oranın yarısını oluşturuyor. Evde kalmaktan en fazla mutluluk duyanlar ise: Dindar/Kaderci ile Endişeli. İzolasyon sürecinde katılımcılar ortalama 2.7 kilo aldılar. Kadınlar 2.5, erkekler ise ortalama 3 kg aldıklarını belirtti. Televizyonda yer alan haber tartışma programları toplumun yüzde 84’ine ulaşıyor. Bu programları en çok izleyenler; emekliler, 55 yaş üstü olanlar, çoğunlukla erkekler ve lise altı eğitim sahip olanlar. Katılımcıların yüzde 80’i düzenli olarak internet kullanıyor. En çok kullananlar; Sonradan Fark Eden Tedirginler,18-44 yaş aralığında olanlar ve X jenerasyonu. Dini programları en çok izleyenler ise dindar/kaderciler 45 yaş üstü olanlar, emekliler ve ev kadınları. PC veya konsolda oyun oynayanlar ise erkek ağırlıklı, 18-34 yaş ağırlığında olanlar Z jenerasyonu,özel sektör çalışanları ve öğrenciler.
İnternette Neler Yapıyoruz?
İnternet kullanan hanelerin yüzde 19’unda online platform üyeliği mevcut. Sonradan Fark Eden Tedirgin Spotify ve Puhu’yu en fazla kullanan grup olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin en popüler iletişim platformu ise Whatsapp. Çaresizler en çok TikTok’ta, Sonradan Fark Eden Tedirgin grubu WhatsApp ve Youtube’da yoğun zaman geçiriyor. Dindar/Kaderci grubu ise Twitter’a uzak.
İnternetten yüz yüze görüşmeler bu dönem en fazla kullanılan iletişim şekli oldu. Katılımcıların yüzde 59’u bu servislerden faydalandı. Hobilere dönük online araştırma yapmak ise yüzde 54 ile ikinci sırada. Bu araştırmaların önemli bir kısmının yemek yapmakla ilgili olduğu tahmin ediliyor zira görüşmeciler izolasyonun ilk 2.5 haftasında ortalama 2.7 kg aldı. (Kadınlar 2.5, erkekler ise ortalama 3 kg) Bu aktivitenin en önemli takipçisi ise yüzde 30’luk oranla ev kadınları.
Türk İşverenlerin 4. Çeyrek İçin İstihdam Beklentileri Umut Verici

ManpowerGroup İstihdama Genel Bakış Araştırması, Türk işverenlerin 2020’nin dördüncü çeyreğine yönelik olarak cesaret verici seviyede işe alım beklentilerine sahip olduğunu ortaya koydu. COVID-19 salgınının şartları altında 739 Türk işverenin görüşlerine […]
Dijitalin Gücü, Avrasya’nın IT Profesyonellerini CloudTalk Online’da Bir Araya Getiriyor

Pandemi sürecinde gelişen yeni normali hızla kucaklayan bulut bilişim sektörü, Avrasya genelindeki en büyük cloud teknolojileri etkinliği olan “CloudTalk Online | Matchmaking Summit” Konferans ve Fuarı'nda buluşuyor.
Teknoloji sektörünün hiç de uzak olmadığı online iletişim kültürünün sanal fuaye ve konferanslar ile iş dünyasında sıklıkla yer alması, Google Next ve Microsoft Build gibi geleneksel etkinliklerin dijitale taşınması ile başladı.
Bugün 200’den fazla seçkin konferansın dijitalde gerçekleştiğini belirten CloudTalk CEO’su Burkay Yapağcıoğlu, katılımcı ve iş ortakları ile yaptıkları görüşmeler neticesinde, mevcut seyahat zorlukları ve devam eden sağlık endişeleri sebebiyle, dijital etkinliğin gücünden faydalanmayı tercih ettiklerini belirtiyor.
CloudTalk Online Matchmaking Summit kapsamında, katılımcılara Türkiye ve dünyadan 50+ cloud profesyonelini 4 farklı salonda dinleme fırsatı sunduklarını belirten Yapağcıoğlu, 20 farklı ülkeden 3.000’e yakın katılımcıdan kayıt talebi aldıklarını ve ilginin her geçen gün arttığını belirtiyor.
Türkiye’nin İlk B2B Birebir IT Profesyonelleri Buluşması
CloudTalk Global Matchmaking Summit, katılımcıları kendi alanlarında ve aradıkları iş fırsatlarında birebir eşleştiren güçlü bir networking etkinliği olması ile Türkiye’de bir ilke imza atıyor.
Sanal fuaye alanında 50’den fazla firmayı ağırlayacak etkinlik, tıpkı fiziksel buluşmalarda olduğu gibi standları gezip, ürün demolarının incelenebildiği; fuar görevlisi ve firma yetkilileri ile eş zamanlı görüntülü, sesli ve yazılı iletişimin mümkün olduğu, dijitalin gücünü iletişime yansıtan yepyeni bir fuar deneyiminin kapılarını açıyor.
Zaman Verimliliği ve Birebir İletişimin Gücü, İş Dünyasında Yeni Fırsatların Kapısını Aralıyor
Avrasya genelinde 20 farklı ülkeden binlerce katılımcı ile konferans öncesi ve konferans anında toplantı planlaması gerçekleştirmeye imkan vererek profesyonel zaman yönetimini kolaylaştıran CloudTalk Online Matchmaking Summit, katılımcıların ilgi alanlarına göre 4 farklı salonda gerçekleşecek sunumlardan dilediklerine katılabilmelerini kolaylaştıran bildirim ve hatırlatma özellikleriyle, her katılımcının tercihine göre etkinlikten en yüksek verimi almasını garanti ediyor.
Pazar Devleri ve C-Level Yöneticilerle Birebir Tanışma Fırsatı
Amazon, IBM ve Microsoft, Alibaba Cloud gibi dünya devlerinin de yer aldığı konferansta, Türkiye’nin lider bulut tabanlı servis sağlayıcıları Logosoft, Uzman Posta, Bulutistan da etkinlikte katılımcılar ile buluşacak.
Katılımcı profilleri arasında ise, C-level yöneticiler, IT uzmanları, network ve sistem yöneticileri, güvenlik yöneticileri, geliştiriciler, yazılımcılar, ürün yöneticileri, satış ve iş geliştirme birimleri, bağımsız danışmanlar ve son kullanıcılar gibi pazarı oluşturan tüm profesyoneller bulunuyor. Geniş katılım ile sınırlar ortadan kalkıyor ve yeni iş fırsatlarının kapıları ardına kadar açıyor.
Kayıt İçin Geç Kalmayın
29 Eylül 2020 tarihinde gerçekleşecek CloudTalk Online | Matchmaking Summit için kayıtların devam ettiğini hatırlatan Burkay Yapağcıoğlu, etkinlikten 14 gün önce, 15 Eylül 2020 itibariyle kayıtlı katılımcıların birbirleri ile eşleştirilmesi için toplantı talebi gönderme ve kişisel ajanda oluşturma süreçlerinin başlayacağını, etkinlik gerçekleştikten sonra da tüm kayıtlı katılımcı ve partnerlerin iletişimlerini platform üzerinden 13 Ekim 2020 tarihine kadar sürdürerek, zaman sınırının ortadan kaldırılacağını belirtiyor.
Katılımcıların ve partnerlerin iletişimini problemsiz bir şekilde yönetebilmek adına katılımı sınırlı tuttuklarını hatırlatan Yapağcıoğlu, kalan son kontenjanların Ağustos ayı ortasında dolmasını beklediklerini ve ilgiden son derece memnun olduklarını belirtiyor.
CloudTalk Online | Matchmaking Summit etkinliğine kayıt olmak için buraya tıklayarak etkinliğin web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
İkinci Sokağa Çıkma Yasağı Sonrası Alışveriş Trendleri Değişti

Trendbox‘ın yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, ilk sokağa çıkma yasağının ilan edildiği 10 Nisan akşamı en çok tercih edilen ürünler ekmek, su, süt ve makarna gibi temel gıdalardan oluşurken, 17 Nisan’da […]