By Eve Pr Kurucusu Güneş Havva Eren: "2025 yılı için hedefimiz, tüketiciyi merkeze alarak insan odaklı ve etkileşimli PR projeleriyle markaların gerçek değerlerini daha açık ve içten bir şekilde iletmek." By Eve Pr Kurucusu Güneş Havva Eren ile 2024 yılını, 2025 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.
2024 yılı, gerçekten de hızla değişen teknoloji trendleri ve ekonomik dalgalanmaların sahneye damga vurduğu, dönüşümün kaçınılmaz olduğu bir yıl oldu. Bu dinamik süreç, markaların stratejik iletişim ihtiyaçlarını yeniden şekillendirirken, biz de By Eve PR ailesi olarak değişimin hızına ayak uyduran yenilikçi çözümler geliştirdik. Zorlukları fırsata dönüştürerek, müşterilerimize bu oldukça dinamik ortamda güçlü ve sürdürülebilir bir yol haritası sunmayı hedefledik. Her adımda yaratıcı vizyonumuz ve stratejik yaklaşımımızla fark yaratmaya odaklandık.
2024 yılı boyunca pek çok değerli markamız için onlarca etkileyici lansman ve proje hayata geçirdik. Bu projeler, sadece markaların hikayelerini anlatmakla kalmadı, aynı zamanda toplumda farkındalık yaratmaya ve anlamlı etkileşimler kurmaya odaklandı.
Cumhuriyetimizin 100. yılına özel olarak Humanis için Ankara CerModern’de düzenlediğimiz etkileyici Atatürk sergisi, Revitalash’in meme kanseri farkındalığını artırmayı amaçlayan “Eternally Pink” projesi ve lansmanı, Juan Valdez’in sürdürülebilirlik misyonunun bir uzantısı olarak hayata geçirdiğimiz yaratıcı “geri dönüştürülmüş fiş” kampanyası, The Purest Solution’ın C vitamini serumu için düzenlediğimiz yenilikçi lansman etkinliği ve dünyaca ünlü Valmont Cosmetics’in Prime Renewing Pack ürününün 40. yılı şerefine Four Seasons Hotel Bosphorus’ta gerçekleştirdiğimiz zarif davet ve daha niceleri…
Her biri özenle planlanan ve detaylarıyla öne çıkan bu projeler, markalarımızın değerlerini en iyi şekilde yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda sektörde güçlü bir iz bırakmalarını sağladı.
Günümüzde ajanslardan markaların en çok beklediği şey, yalnızca medya görünürlüğü sağlamak değil, aynı zamanda satış ve pazarlamaya doğrudan katkı sunan, tüketiciyi içine alan ve onlara unutulmaz bir deneyim yaşatan projeler geliştirmek. PR anlayışları artık değişti; modern PR, markaların hikayelerini anlatmalarına, rakiplerinden ayrışmalarına ve medya için hedef kitleye uygun, ilgi çekici içerikler yaratmalarına olanak tanıyor. Biz de bu yaklaşımı benimseyerek, pek çok yerli marka ve global ölçekteki markalara hizmet vermekten büyük bir gurur duyuyoruz. Her ayımızı dolu dolu geçirerek, yaratıcı fikirlerimizi stratejik hedeflerle buluşturduk.
Hayata geçirdiğimiz her proje, yalnızca markalarımızın değerlerini ve vizyonlarını yansıtmakla kalmadı, aynı zamanda tüketicileri markanın bir parçası haline getiren, onların hayatlarına dokunan deneyimler sundu. Bu anlayışla, sektörde fark yaratmanın ve çıtayı bir adım daha yukarı taşımanın mutluluğunu yaşıyoruz.
2025 yılı, iletişim sektöründe büyük değişimlerin yaşanacağı bir dönemi işaret ediyor. Tüketicilerin beklentileri, teknolojinin hızlı evrimi ve toplumsal eğilimler, PR stratejilerini şekillendiren temel unsurlar haline gelecek. Bu değişimleri izlemek ve stratejileri bu yeniliklere göre uyarlamak, markaların gelecekteki başarısını belirleyecek. Bu dinamikleri doğru okuyarak, markaların dönüşüm sürecine ayak uydurmasını sağlamak, bizim en önemli görevlerimizden biri.
Tüketiciler, markalarla daha samimi ilişkiler kurmak istiyor. Bu da insan odaklı deneyimlerin ve iki yönlü iletişimi mümkün kılan platformların ön plana çıkmasını sağlıyor. Bu yeni yaklaşım, markaların daha anlamlı ve kalıcı etkileşimler yaratmalarını, aynı zamanda tüketicilerin kendilerini markaların bir parçası gibi hissetmelerini sağlayacak. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla markalar, hedef kitleleriyle daha derin ve etkili bağlantılar kurabilecek. Bu bağlamda, interaktif PR projeleri, daha büyük bir etki yaratma fırsatı sunuyor.
Bir diğer önemli gelişme ise iş ahlakı ve sosyal sorumluluk anlayışının giderek daha fazla önem kazanacak olmasıdır. Tüketiciler, sadece markaların sosyal sorumluluk projelerinde yer almasını değil, aynı zamanda projelerde yansıttıklarıyla tutarlı bir şekilde hareket etmelerini bekliyor. Şeffaflık ve özgünlük, markaların güven kazanması ve halkla sağlam bağlar kurabilmesi için vazgeçilmez olacak.
Son yıllarda dünya ve ülke olarak pek çok zorlukla karşılaştık. Bu kriz dönemleri, markaların duruşu ve iletişim dilinin ne kadar kritik bir rol oynadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Krizleri başarıyla atlatabilen markalar olduğu gibi, doğru stratejilerle yönetemeyen ve bu süreçte büyük zararlar görenler de oldu. Kriz yönetimi, sadece bir tepki değil, stratejik bir yaklaşım gerektiriyor. Markaların bu tür dönemlere hazırlıklı olmaları, sürdürülebilirliklerini sağlamak için en önemli faktörlerden biri haline geliyor.
İç iletişimin önemi de bu noktada devreye giriyor. İyi bir iç iletişim, markaların dışarıya karşı daha sağlam bir duruş sergilemelerini sağlarken, aynı zamanda çalışanlarını bu zorlu süreçte daha güçlü kılar. Lider markalar, öne çıkmak isteyen firmalar, çalışanlarına değer veren projelerle fark yaratabileceklerini artık daha iyi fark ediyor. "Önce insan" yaklaşımının, sadece bir değer değil, aynı zamanda bir rekabet avantajı olduğunu kabul ediyorlar. Bu bağlamda ajansların da büyük bir sorumluluğu var. Markaların değerini artırmak ve krizlere karşı daha dirençli hale gelmelerini sağlamak için sürdürülebilir projeler geliştirmek, bu dönemde kritik bir rol oynuyor. Pandemi süreci, hepimize krizlere hazırlıklı olmanın önemini öğretti ve markaların stratejik iletişimde ne kadar titiz olmaları gerektiğini gösterdi.
2025 yılı için hedefimiz, tüketiciyi merkeze alarak insan odaklı ve etkileşimli PR projeleriyle markaların gerçek değerlerini daha açık ve içten bir şekilde iletmek. Bu süreçte, markaların sosyal sorumluluk anlayışlarını ve iş ahlaklarını vurgulayan stratejilerle toplumsal etki yaratmayı amaçlıyoruz. Samimi ve şeffaf bir yaklaşım benimseyerek, güçlü ve sürdürülebilir ilişkiler kurmak önceliğimiz olacak.