Bir Yaz Daha Yaşandı Bitti Saygısızca

Bütün bir yıl beklenen ve özlenen koskoca bir yazın daha sonuna geldik. Ülkemizin 3 bir tarafı denizlerle çevrili olmasaydı nereye gidecekti bu insanlar dedirten kalabalık, trafiği bol 2 büyük bayram tatilini de 2018 yazına sığdırdık, çok şükür acısıyla tatlısıyla ikisini de atlattık. Peki şimdi ne olacak? Herkes tıpış tıpış işine dönecek ve bir sonraki yazı bekleyeceğiz elbette...

Tatil iyi güzel de sanki tatil yapmadık da çok önemli bir misafiri ağırladık ülkece. Tatile gitmenin huzuru şöyle dursun ekstra bir huzursuzluk sardı dört bir tarafımızı. Tatilin amacı olan gezme, görme, dinlenme fonksiyonlarından hiçbirini yerine getiremedik. Tüm kıyı şeridi 34, 06, 16, plakalı araçlarla doldu, haberler feribot kuyruklarını, trafik kazalarını bas bas bağırdı. Bir telaş koşturmaca ile tatile gittik aynı şekilde de geri döndük. Bütün bir yaz bayram tatilini bekledik beklerken başka yerlere kaçamak gittik geldik ve sonuç olarak bayram tatili de yaz da bitti gitti.

Bu durum tabii ki sadece Kurban Bayramı ile alakalı değil. Yani Kurban Bayramı son birkaç senedir yaz dönemine denk geldiğinden son birkaç yazımız bu şekilde geçiyor olabilir ama yaz dönemi ve yaz tatili genel olarak çalışanlar için ekstra bir telaş haline geliyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların hayatlarında sürekli bir hız ve koşturmaca var ve bu insanların dinlenebilmek için tek şansları genelikle yazın yapacakları deniz tatilleri oluyor. Fakat bu yaz özelinde konuşacak olursak, memleketimizden tatil manzaralı hiç de iç açıcı değildi. Sosyal medyada sürekli kirletilen plajları, kışın inin cinin top attığı yerlerde arabayı park etmek öyle dursun arabayı hareket ettirecek alan kalmadığını ve denizlerde bırakın yüzmeyi adım atacak yer olmamasına rağmen denize akın eden insanları gördük. Bu durum sadece nüfus artışı ile açıklanamaz bence. Bu manzara bütün bir kışı çalışmaktan bıkarak geçirmiş ve adeta hırçın dalgalar gibi kıyıya vuran insanların manzarasıydı.

Büyük şehirlerin karmaşasını, gürültüsünü ve hızını şirin küçük tatil kasabalarına, huzurlu kıyı şehirlerine taşıyoruz kendimiz huzur bulacağımıza onları da huzursuz ediyor ve aynı kaosa tıpış tıpış geri dönüyoruz. Birbirimize saygı duymuyoruz örneğin. Sanki tek yorulan bizmişiz bu tatili sadece biz hak etmişiz gibi bencilce tatil yapıyoruz. Hem başka insanlara hem de doğaya ve hayvanlara zarar veriyoruz. Tatil anılarımızdan en güzellerini sosyal medyamızda paylaşıyor ve eski yaşamımıza geri dönüyoruz. Hiçbir şey değişmiyor, dinleneceğimize daha çok yoruluyor, eğleneceğimize daha çok sıkılıyor ama bir yandan da görevimizi tamamış ve bir sonraki etaba hazır hissediyoruz.

Günlük hayattaki stresimizi atmak gerçekten bir çöp kamyonunun çöpleri büyük bir çöplüğe götürüp boşaltması gibi olmamalı ancak biz tam olarak bunu yapıyoruz. Sinirimizi, stresimizi somut bir hale büründürüp, çıkarıp kenara koyuyoruz ve oraya bırakıp gidiyoruz. Başka birisi beğenip alıyor ve bu döngü böylece sürüp gidiyor.

Bunları söylemenin ya da konuşmanın ne faydası var tatil de mi yapmayalım, herkes aynı anda tatil yapıyor diye biz mi suçluyuz? Veya hepsi kabul ama bunun çözümü nedir, bundan sonra bayramlarda tatile mi gitmeyelim? Tabii ki hayır. Ben sadece kendimizi kaosa ne kadar kaptırdığımızı ve alıştırdığımızı bunun da yaptığımız işten bağımsız hayatımızın her alanına nasıl taşındığını göstermek istedim. Huzurun ne olduğunu unuttuk ve gelecek nesillere maddi-manevi bir enkaz bırakıyoruz. Bunu değiştirmek yine bizim elimizde. Önce kabullenmek sonra da çözümünü birlikte aramak gerek... Konuyu tatil yapmaktan veya yaz tatilinden daha geniş kapsamlı düşünmek lazım çünkü eğer sahilimizdeki çöpleri başka ülkelerden gelen turistler rahatsız olup topluyorsa gerçekten değiştirmemiz ve düzeltmemiz gereken şeyler var demektir.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir