Yakın Gelecekte Alışveriş Deneyimimizi Tamamen Değiştirecek 4 Teknoloji

  • Tüketicilerin %29'u, önümüzdeki beş yıl içerisinde "drone ile teslimat" hizmetini göz önünde tutacaklarını ifade ederken %23'lik bir kesim ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • Tüketicilerin %27'si, önümüzdeki beş yıl içerisinde "sesle kontrol edilen bir cihaz üzerinden satın alma"yı göz önünde tutacaklarını ifade ederken %20'lik bir kesim ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • Tüketicilerin %26'sı, önümüzdeki beş yıl içerisinde "sanal gerçeklik ya da artırılmış gerçeklik aracılığıyla satın alma"yı göz önünde tutacaklarını ifade ederken %17'lik bir kesim ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • İlgili Yazı: Perakende Sektöründe Şirketleri Geleceğe Taşıyacak 5 İş Modeli

Her geçen gün hayatımızı daha fazla yönlendiren teknoloji, doğal olarak alışveriş alışkanlıklarımızın değişmesinde de rol oynayan en önemli faktör konumunda. Tabii teknolojinin çok sayıda alt dalı bulunuyor ve alışveriş yapma şeklimizi etkilemesi açısından özellikle bunlardan bazıları daha fazla ön plana çıkıyor.

https://pazarlamasyon.com/e-ticaretin-gelecegine-damga-vuracak-7-teknoloji-ve-strateji/

Online istatistik portalı Statista, Eylül 2017'de, ABD'de bu konuyla ilgili bir araştırma yaptı ve tüketicilere yeni alışveriş teknolojileriyle ilgili ne düşündüklerini sordu. Statista'nın paylaştığı istatistiklere göre, ABD'li tüketicilerin bazı alışveriş teknolojileriyle ilgili düşünceleri şu şekildeydi:

  • Tüketicilerin %45'i, "sürücüsüz araç teslimatı" ile ilgilenmediklerini belirtirken %30'u ise önümüzdeki beş yıl içerisinde bu teknolojiyi göz önünde tutacaklarını ifade etti. %25'lik bir grup ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • Tüketicilerin %47'si, "drone ile teslimat" hizmetiyle ilgilenmediklerini belirtirken %29'u ise önümüzdeki beş yıl içerisinde bu teknolojiyi göz önünde tutacaklarını ifade etti. %23'lik bir grup ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • Tüketicilerin %53'ü, "sesle kontrol edilen bir cihaz üzerinden satın alma" ile ilgilenmediklerini belirtirken %27'si ise önümüzdeki beş yıl içerisinde bu teknolojiyi göz önünde tutacaklarını ifade etti. %20'lik bir grup ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • Tüketicilerin %57'si, "sanal gerçeklik ya da artırılmış gerçeklik aracılığıyla satın alma" ile ilgilenmediklerini belirtirken %26'sı ise önümüzdeki beş yıl içerisinde bu teknolojiyi göz önünde tutacaklarını ifade etti. %17'lik bir grup ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
  • Tüketicilerin %53'ü, "sosyal medya aracılığıyla satın alma" ile ilgilenmediklerini belirtirken %19'u ise önümüzdeki beş yıl içerisinde bu teknolojiyi göz önünde tutacaklarını ifade etti. %28'lik bir grup ise mevcut durumda bu teknolojiyi dikkate alacaklarını dile getirdi.
Statistic: Consideration of new shopping technologies among consumers in the United States as of September 2017 | Statista

Her ne kadar tüketicilerin yaklaşık olarak yarısı, araştırmada yer verilen alışveriş teknolojilerinin hiçbiriyle ilgilenmediklerini belirtse de, hem bu araştırma çok ufak bir tüketici profilini kapsıyor hem de günümüzde trendler son derece hızlı bir şekilde değişebiliyor. Bununla birlikte
belki de tüketicilerin ne düşündükleri ve ne istediklerinden daha çok, şirketlerin neler üzerine yoğunlaştıkları ve tüketicileri neye yönlendirmek istedikleri önem taşıyor. Aynı zamanda bu alışveriş teknolojilerini en azından beş yıl içinde dikkate alacağını söyleyen grubun neredeyse araştırmaya katılanların yarısı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sonuç olarak bu tarz yeni alışveriş teknolojileri, yakın gelecekte hem online alışveriş hem de fiziksel alışveriş tarafında alışveriş alışkanlıklarımızı baştan aşağı değiştirecekler. Şimdi geleceğin öne çıkan bazı alışveriş teknolojilerine ve bunların günümüzdeki dikkat çeken örneklerine hep birlikte bir göz atalım.

Artırılmış Gerçeklik

Son dönemde mobil cihazlar aracılığıyla kullanılabilen artırılmış gerçeklik uygulamaları oldukça popüler hale gelmeye başladı. Birçok şirket, özellik artırılmış gerçeklik tabanlı alışveriş uygulamaları geliştiriyor. Tabii ki, bu türdeki mobil alışveriş uygulamaları henüz çok kısıtlı olsalar da, önümüzdeki yıllarda geniş bir tabana yayılmaları bekleniyor. Zira online alışverişteki en büyük sorunlardan biri, satın alınan ürünü tam anlamıyla görme ve test etme imkanının olmamasıdır. Bu durum, özellikle ürünü bizzat görmenin ve denemenin önem taşıdığı hazır giyim gibi sektörlerde son derece kritiktir.

https://pazarlamasyon.com/loreal-yapay-zeka-ve-artirilmis-gerceklik-sayesinde-guzelligi-onlinea-tasiyor/

Dünyanın en büyük kozmetik ve güzellik ürünleri üreticilerinden biri olan
L’Oréal, gerçekleştirdiği dijital dönüşümle, işte tam da e-ticaretteki bu sorunu ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Kozmetik markası, bu amaçla geçtiğimiz yılın mart ayında ModiFace adlı artırılmış gerçeklik ve güzellik şirketini bünyesine kattı. ModiFace; insanların dijital bir ekran üzerinde herhangi bir ürünü denemelerini sağlayacak online cilt bakımı teşhisi, sanal makyaj ve saç rengi denemeleri gibi teknolojik yenilikler üzerinde çalışıyor. Bu şekilde L’Oréal, daha fazla insanı online alışverişe teşvik etmeyi planlıyor.

E-ticaret alanında artırılmış gerçekliğin kullanımına yönelik en dikkat çekici uygulamalardan biri de İsveçli mobilya üreticisi IKEA’nın Apple ile birlikte geliştirdiği ve iki yıl önce duyurulan artırılmış gerçeklik uygulamasıydı. Bu artırılmış gerçeklik uygulaması, IKEA müşterilerine almayı düşündükleri mobilyaların ya da dekorasyon ürünlerinin evlerinde nasıl duracağını görme şansı veriyordu. Böyle bir imkanın online alışveriş açısından yarattığı kolaylığı düşününce ilerleyen dönemde pek çok markanın bu türde mobil artırılmış gerçeklik uygulamaları çıkaracağını tahmin etmek pek de zor değil.

Bunların yanı sıra artırılmış gerçeklik teknolojisi, sadece e-ticaret alanında kullanılmayacak, aynı zamanda fiziksel mağazaların müşteriler için birer deneyim alanlarına dönüşmesini de sağlayacak. Hatta tek tük de olsa, son yıllarda bunun bazı örneklerini gördük. Mesela 2017 yılında iflasın eşiğine gelen ve o zamandan beri eski günlerine geri dönmeye çalışan oyuncak perakendecisi Toys R Us, yine o yıl içinde "Play Chaser" isimli bir mobil artırılmış gerçeklik uygulamasını kullanıma sunmuştu. Bu artırılmış gerçeklik uygulaması sayesinde, mağaza içindeki belirli objeler telefonun kamerası aracılığıyla tanımlandığında, çeşitli oyunlar oynanabiliyordu.

https://youtu.be/bdQTc0JF9yE

Ancak bunlar tabii ki, artırılmış gerçekliğin perakende sektöründe kullanımıyla ilgili çok sayıdaki örnekten sadece birkaçı. Bununla ilgili başka bir örnek vermemiz gerekirse, yakın gelecekte giyim mağazalarında bulunan artırılmış gerçeklik destekli aynalar sayesinde, kıyafetleri giymemiz gerekmeden üstümüzde nasıl duracaklarını görmemizin bile mümkün olacağını söyleyebiliriz.

Sanal Gerçeklik

Artırılmış gerçeklik teknolojisi kadar olmasa da, sanal gerçeklik teknolojisi de ilerleyen yıllarda alışveriş yaparken sıkça kullanmamızın muhtemel olduğu teknolojiler arasında yer alıyor. Bu teknolojinin kullanımı ise sanal gerçeklik cihazları aracılığıyla gerçekleşecek. Kullanıcılar, bu cihazları kullanarak sanal gerçeklik ortamında meydana getirilen sanal mağazalar sayesinde, evlerinden çıkmalarına gerek kalmadan aynı fiziksel bir mağazadan alışveriş yapar gibi alışveriş yapabilecekler.

Bunun yanı sıra insanları fiziksel mağazalara çekmek için mağazalarını deneyim alanlarına dönüştüren markaların en çok yararlanacakları teknolojilerden biri de hiç şüphesiz sanal gerçeklik olacak. Ki çok sık olmasa da, son yıllarda bunun örneklerini görüyoruz. Örneğin IKEA, 2017 yılının sonunda, ABD'nin Dallas şehrinde bulunan yeni mağazasının açılışında, sanal gerçeklik başlıkları aracılığıyla ziyaretçilere yastık savaşı ve bir panda ile bambuların arasında vakit geçirmek gibi ilginç deneyimler yaşattı. Yaklaşık olarak 300 kişi üç ila beş dakika boyunca IKEA'nın bu sanal gerçeklik deneyimlerini tecrübe etti.

https://youtu.be/gNH1Ma_EzU0

Bunun haricinde sanal gerçeklik teknolojisi, şirketler tarafından test amaçlı olarak da kullanılıyor ve bu testlerden elde edilen sonuçlar doğrultusunda da perakende şirketleri, alışveriş deneyimlerini şekillendiriyorlar. Bu konuda çalışmalar yürüten şirketlerden biri de Londra merkezli bir pazarlama şirketi olan System 1 Group. System 1 Group‘un araştırma bölümü olan System 1 Research, Hershey gibi pek çok büyük marka için davranışsal araştırmalar yürütüyor.

System 1 Research, birlikte çalıştığı markalara “Sanal Gerçeklik Müşterisi” isimli sanal gerçeklik platformu aracılığıyla hizmet veriyor. Şirket, yürüttüğü projelerde bu sanal gerçeklik platformu aracılığıyla özel olarak meydana getirilen sanal gerçeklik ortamlarında davranış bilimi prensiplerini temel alarak kullanıcı aktivasyonlarını test ediyor. Bu sayede markalar, bu testlerden çıkan sonuçlar doğrultusunda aksiyon alarak müşterilerine daha iyi deneyimler sunabiliyor ve böylece satışlarını artırabiliyorlar.

https://youtu.be/4O5tIKDLSjA

Drone

Online alışverişteki en büyük problemlerden biri, satın aldığınız ürünün elinize ulaşması için beklediğiniz süredir. Çünkü teslimat hızı, bir müşterinin bir ürünü online olarak satın alıp almama kararını etkileyen en önemli faktörlerden biri olma özelliğini taşıyor. İşte bu durum, son dönemde e-ticaret şirketlerinin hızlı teslimat konusunda birbirleriyle kıyasıya bir rekabete girmelerine neden oldu. Ve gelinen son noktada, e-ticaret sektöründeki yeni trend, "aynı günde teslimat" oldu. Bunu başarılı bir şekilde uygulamanın en kolay yolu da tabii ki teslimat drone'ları.

Amazon'un uzun bir süredir "Prime Air" adını verdiği drone ile teslimat hizmeti üzerinde çalıştığını biliyoruz. Hatta e-ticaret devi, 2017 yılının mart ayında ABD'de gerçekleştirdiği MARS konferansı sırasında, ilk kez halka açık bir alanda drone ile teslimat gerçekleştirmişti. Şirket geçtiğimiz haziran ayında Las Vegas'ta gerçekleşen Re:MARS konferansı sırasında ise Prime Air hizmeti için geliştirdiği teslimat drone'unun son versiyonunu tanıttı ve gelecek aylarda bu hizmeti kullanıma sunmayı istedikleri açıkladı.

https://youtu.be/3HJtmx5f1Fc

Bununla birlikte Amazon'un drone ile teslimat hizmeti için planladığı şey sadece drone'larla sınırlı değil. E-ticaret şirketi, 2014 yılında zeplin şeklinde bir uçan depo patenti almıştı. Yaklaşık olarak 14 km yüksekliğe kadar çıkabilen bu uçan depo, tamamen otonom olarak çalışacak ve tonlarca yük taşıyabilecek. Bu uçan deponun içerisinde, ürünlerin yanı sıra teslimat drone'ları da bulunacak ve depodan yapılacak teslimatlar, bu drone'lar aracılığıyla gerçekleştirilecek. Şimdilik bir konseptten ibaret olan bu otonom deponun özellikle spor etkinlikleri ve festivallerde kullanılması planlanıyor. (Aşağıdaki videoda yer alan uçan depo gerçek değil, kurgu.)

https://youtu.be/Y_g19fGc-xQ

Dev şirketin drone ile teslimat hizmeti ile ilgili olarak almış olduğu tek patent bu değil tabii ki. E-ticaret şirketi, yaklaşık olarak iki sene önce bu hizmetle ilgili dikkat çekici bir başka patent daha aldı. Bu patente göre, Amazon’un teslimat drone’ları, teslimat gerçekleştirdiği sırada veri toplamak için müşterilerin evlerini tarayacak ve bu veriler, daha sonra Amazon tarafından bu müşterilere daha fazla ürün ya da servis satmak için kullanılacak. Bu sayede örneğin evinin çatısı kusurlu görünen bir müşteriye çatı tamir servisi ya da ağaçları ölmekte olan bir müşteriye ise bir ağaç uzmanı veya gübre önerilebilecek. Ancak patent başvurusunda, müşterinin onay vermesi halinde verilerin toplanacağı ve analiz edileceği ifade ediliyordu.

Her ne kadar Amazon, drone ile teslimat hizmetini kısa mesafelerde, nispeten hafif paketlerin teslimatı için kullanmayı planlasa da, tüm e-ticaret şirketleri aynı şekilde düşünmüyor. Çinli e-ticaret şirketi JD, 2017 yılında uzun mesafeli teslimatlar için bir ton ya da daha fazla ağırlık taşıyabilen bir drone geliştirmeyi planladığını duyurmuştu. E-ticaret şirketi, bu drone’ların şehirden uzak bölgelere tüketim maddeleri, şehre ise çiftlik ürünlerini taşıyacağını ifade etmişti.

Tabii drone ile teslimat hizmeti konusunda ciddi çalışmalar yürütenler sadece e-ticaret şirketleri değil. Asıl işi teslimat olan lojistik şirketleri de bu konuda çalışmalar yapıyorlar. Bu lojistik şirketlerinden biri olan UPS de aynı Amazon gibi 2017 yılında, deneme amaçlı olarak ilk drone ile teslimatını gerçekleştirmişti.

https://pazarlamasyon.com/ups-ilk-drone-ile-teslimatini-gerceklestirdi/

UPS'in drone ile teslimat konseptinde, özel olarak üretilen teslimat kamyonunun tavanı açılıyor ve tamamen otonom olarak çalışan drone, teslimatı gerçekleştirmek üzere havalanıyor. Bu sırada teslimat kamyonu, başka bir teslimatı gerçekleştirmek için yola koyuluyor ve drone ise teslimatı yaptıktan sonra yeni bir lokasyonda bulunan teslimat kamyonuna otomatik olarak geri dönüyor. Teslimat drone'u kamyona geri döndüğünde, kamyonun tavanında bulunan robotik kollar tarafından kavranıyor ve kamyonda durduğu süre boyunca şarj ediliyor.

Drone'lar teslimat işleri için biçilmiş kaftan olsalar da, bu uçan cihazların kullanılacakları tek alan taşımacılık olmayacak. Önümüzdeki yıllarda drone'ların mağazalarda asistan olarak görev yapması planlanıyor. Bununla ilgili en somut planlardan biri ise Walmart'a ait. Perakende devi, geçtiğimiz yıl müşteriler tarafından akıllı telefon aracılığıyla çağrılabilen ve müşterilere ihtiyaç duydukları konularda yardımcı olabilen drone müşteri asistanının patenti için başvuru yapmıştı.

Yapay Zeka

Önümüzdeki yıllarda, pek çok sektörde olacağı gibi perakende sektöründe de en çok öne çıkan gelişmiş teknoloji yapay zeka olacak. İşin e-ticaret tarafında ise en büyük farkı yaratanlar, yapay zeka destekli sesli asistanlar (akıllı sanal asistanlar) olacak. Bu noktada özellikle Amazon Alexa ve Google Assistant ön plana çıkıyor. Zira son dönemde akıllı hoparlörler Amazon Echo ve Google Home pek çok eve girdi ve bunlar, bu sesli asistanları da bünyelerinde barındırıyorlar. Bununla bağlantılı olarak insanların sesli aramalara ilgisi her geçen gün artıyor ve bu nedenle pazarlama uzmanları, sesli aramalara odaklanan yeni stratejiler geliştiriyorlar.

Bunların yanı sıra yapay zekanın alışveriş deneyimi konusunda fark yaratacağı alanlardan biri de kişiselleştirme olacak. Bu zamana dek bazı büyük markalar, bu konuda chatbot odaklı çeşitli girişimlerde bulundular. Örneğin giyim markası Levi’s, bir doğal dil işleme chatbot’u kullanarak online müşterilerine kot pantolon önerilerinde bulunuyordu. Markanın internet sitesinde yer alan ve Facebook Messenger aracılığıyla erişilebilen “Sanal Stilist” isimli bu özellik, uygun önerileri belirlemek için alışveriş yapan kullanıcılara tercihleri ve vücut türleri hakkında sorular yöneltiyordu.

https://pazarlamasyon.com/yapay-zekayi-perakende-sektorunde-kullanmak-icin-5-yol/

Bunun bir diğer örneği de mobilya ve ev dekorasyonu ürünleri perakendecisi olan West Elm'e ait. West Elm’in kullandığı yapay zeka aracı, kullanıcıların kişisel estetiğine bağlı olarak mobilya önerilerinde bulunmak için müşterilerin Pinterest profillerini tarıyor. “West Elm Pinterest Stil Bulucu” isimli yapay zeka tabanlı bu araç, bir kullanıcının kendisinin ya da başka birisinin Pinterest resim panosundan bir stil duygusu elde etmek için sinir ağlarını kullanıyor ve yaklaşık olarak 10 saniye içerisinde mobilya, halı, perde, ayna ve diğer eşyaları içeren bir liste sunuyor.

Yapay zekanın perakende sektöründeki kullanımından bahsederken kasiyersiz mağazalardan bahsetmemek olmaz. Amazon Go'nun hizmete açılmasıyla birlikte iyice popüler hale gelen kasiyersiz mağazalar, büyük bir ihtimalle gelecek yıllarda perakende sektöründe önemli bir yere sahip olacaklar. Ve bu sistemin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için yapay zekaya büyük bir görev düşüyor. San Francisco merkezli Aipoly isimli teknoloji şirketi de bu doğrultuda yapay zeka tabanlı bir teknoloji geliştiriyor.

Teknoloji şirketi, geliştirdiği “Otonom Mağaza Platformu” adlı yapay zeka sistemiyle, marketleri kendi kendini idare edebilen, yani kısaca otonom hale getirmeyi vadediyor. Market sahipleri, bu yeni teknoloji sayesinde anlık olarak stoğu biten ürünler ve satışlar hakkında bilgi sahibi olmak ve kapsamlı bir analiz elde etmek için gerçek zamanlı olarak ürünlerin hareketlerini görüntüleyebiliyorlar. Aynı zamanda Aipoly’nin geliştirdiği yapay zeka sistemi, reyonların ideal düzeniyle ilgili önerilerde bulunuyor, hızlı A/B testlerine imkan tanıyor ve ısı haritaları meydana getiriyor.

https://pazarlamasyon.com/insanlar-yapay-zekanin-nerelerde-kullanildigini-biliyorlar-mi/

Otonom Mağaza Platformu, markete yerleştirilen kameralar sayesinde her 50 milisaniyede bir envanter taraması gerçekleştiriyor. Bu sayede gerçek zamanlı olarak raflarda hangi ürünlerin yer aldığı biliniyor ve ürünlerin raflarda ne kadar süre kalacağı da tahmin edilebiliyor. Bununla beraber platform, Aipoly uygulamasını kullanan kişilerin tercihlerini öğreniyor ve buna göre ideal ürünleri birbirleriyle eşleştiriyorMüşteriler belirli bir ürünü arıyorlarsa, direkt olarak o ürünün yer aldığı rafa yönlendiriliyorlar.

Yapay zekanın perakende sektöründe olası kullanım senaryoları, bir hayli fazla. Örneğin önümüzdeki dönemde yapay zeka destekli görsel algılama teknolojisi sayesinde, herhangi bir yerde denk geldiğiniz ya da internet ortamında görüp beğendiğiniz bir ürünün fotoğrafı sayesinde, o ürünün nerelerde satıldığını öğrenebilecek ve ürün ile ilgili çeşitli bilgilere erişebileceksiniz.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir