Pazarlamasyon Dergi’nin ilk sayısında yer alan “Yad Ellerde İlk Hafta” bölümünde, bambaşka ülkelerde yeni bir hayat kurma çabasına girişmiş sektörden isimlerin, bu süreçte neler yaşadıklarını ve hissettiklerini sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Yad ellerde olmanın olumlu olumsuz tüm süreçlerini değerlendiren Hazım Bumin'in "Yad Ellerde İlk Hafta"sına dilerseniz birlikte göz atalım.
Benim yurtdışı maceram biraz farklı. Eşimin 2013 yılında expat olarak İtalya’ya taşınmasıyla beraber 8 yıldır Türkiye-Avrupa arasında gidip gelen bir hayatım var. Halen Türkiye’de çalışıyorum. Pandemi nedeniyle evden çalışmayı fırsat bilerek yaz tatili sonrasında ailemin yanına Hollanda’ya taşındım ve buradan çalışmaya devam ediyorum.
Aslında hayatımda çok fazla bir değişiklik olmadı, ancak uzaktan değil çok uzaktan çalışmak bazı noktalara dikkat etmeyi gerektiriyor. Mesela, bir çoğumuz evden çalışıyor olsak da bir ihtiyaç halinde ekibimizle, yöneticimizle ya da müşterilerimizle aynı gün içinde görüşebileceğinizi biliyoruz. Yurtdışında iseniz bu artık elinizde olmayan bir esneklik. Bu yüzden her şeyi daha önceden düşünmeye, işleri çok net tanımlamaya, daha planlı olmaya, daha açık anlatmaya, daha iyi anlamaya olanak sağlayacak bir düşünce yapısını ve iş yapış yöntemlerini benimsemek zorundasınız.
Bu düşünce yapısını geleceğin iş hayatının temellerini oluşturacak. Bugün 2 yıl önce yapılmış takım aktivitelerinden kalma fotoğraflara bakıp o günler için hayıflanıyoruz, ama yarın takım arkadaşlarımızın dünyanın dört bir tarafında olabileceğini düşünüyor muyuz ?
Yurtdışında olmanın getirdiği bir diğer avantaj ise sıfırdan bir çevre yaratıyor olmak. Yeni insanlar, farklı bakış açıları ve konfor alanının dışına çıkmak hem çok besleyici, hem heyecan verici, hem de çok geliştirici. Elbette Türkiye’deki dostlukları, sevdiklerimizi ve yıllardır oluşturulan networkümüzü canlı tutmak ve kaliteli zaman geçirmek için de emek harcamak gerekiyor.