Sosyal Medya Geleneksel Medya'nın Dolduruşuna Mı Geldi ?

Geçtiğimiz hafta geleneksel medyanın önemli bir isminin vermiş olduğu bir konferansına katıldım. Biraz yeni medyanın biraz da sosyal medyanın konuşulduğu bu konferansta, zihnime demir atan birkaç nokta oldu. Bu yazımda bu noktaları sorgularken bir yandan da sosyal medyanın, konferansta iddia edildiği gibi sadece bir balondan mı oluştuğu sorusunun cevabını arayacağım.

Son dört beş yılın üzerinde en çok konuşulan konularından biri şüphesiz sosyal medya. Hala daha tam anlamıyla kurallarının oluşmadığı bu yeni medya düzenini tartışmak için on binlerce makale, binlerce organizasyon düzenlendi, hala daha da tam anlamıyla anlaşılabilmiş değil. Geleceğin medyası olacağına inandığım bu platformun, biraz daha zamana ihtiyacı olduğu ise su götürmez bir gerçek.

social-media_uprising

Bunun yanı sıra, kitlelere ulaşma ve onları etkileme noktasında, geleneksel medyanın hala daha açık ara lider olduğunu söyleyemek yanlış olmaz. En azından önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte teknolojinin gelişimiyle birlikte mobil ve internet kullanımının giderek artan bir ivmeye sahip olacağını öngörsek de, geleneksel medyanın gücüne erişmesi şimdilik zor görünüyor.

Buraya kadar sanırım sektörün büyük bir bölümüyle aynı fikirdeyim. Ancak ayrışma buradan sonra başlıyor. Size kendimden bir örnek vermek istiyorum. Ailemi ziyaret etmek için zaman zaman onların yanına gidiyorum ve sanırım çoğu evde olduğu gibi televizyonun karşısında vakit geçiriyoruz. En azından sohbet edilecekse de orada ediliyor. Sorun ise burada başlıyor, bir süre sonra geleneksel medyanın bana dayatmış olduğu içerikten sıkılmaya başlıyorum. Yeni medyanın enstrümanları sayesinde, yalnızca kendi istediğim içeriği izleme alışkanlığı ve rahatlığı, geleneksel medyanın size dayattığı ve tüketmek zorunda kaldığınız, onların seçmiş olduğu içeriği bir müddet sonra reddetme güdüsünü doğuruyor. Böyle bir içerik kaynağı, her ne kadar güçlü olursa olsun, böyle bir seçim özgürlüğünün ve rahatlığının karşısında nasıl ve ne kadar daha durabilir ki ?

Game-Of-Thrones-download

Konferansta bu soruya verilen cevap şuydu: özellikle prime time için hazırlanan içerikler, her yaş ve ilgi düzeyi için ilgi çekici düzeyde olacak ve her segment bu içeriği birlikte izleyebilecek, her segment kendine ait bir şeyler bulabilecek. Burada yine karşıma bir takım sorular çıkıyor. Yeni neslin televizyonla arasının pek iyi olmadığı aşikar. Hem araştırmalar hem de kendi gözlemlerimden de bu çıkarımı rahatlıkla yapabiliyorum.  Eğer bir dizi ya da film izlenecekse de bunu internetten izleme eğiliminde olduğu ve bu eğilimin de giderek arttığı su götürmez bir gerçek. Genç nüfusun en çok izlediği Türk yapımlardan biri olan Leyla ile Mecnun'un internet üzerinden izlenme rakamlarına bakarsak eğer, rakamlar da bu savımı destekler nitelikte.

Ayrıca iki üç önceki nesilin, yani ebebeynlerimin oluşturduğu kuşağın, bizden çok farklı ilgi alanları olduğu aşikar. Geldiğimiz noktada ailemle Game of Thrones yada Spartacus dizilerini birlikte izleyeceğimi ve ailemin bu dizileri izlemekten zevk alacağını düşünmenin de biraz hayalüstücülük olduğuna inanıyorum.

Anti-Mubarak Protesters Gather In Tahrir Square For "Day Of Departure" Demonstration

Konferansta aklıma takılan bir diğer nokta ise sosyal medyanın gücünün aslında geleneksel medyadan geldiği söylemi üzerineydi. Tahrir meydanında yaşanan devrimi hatırlayın. Milyonlarca insan Twitter üzerinden bir araya gelip, dünyanın ilk sosyal medya kaynaklı devrimine imza atmıştı. Peki ya İngiltere de 2011 yılında Twitter ve Facebook üzerinden organize olan grupların meydana getirdiği olaylar ? Tüm bu olayların sonrasında İngiliz hükümetinin sosyal iletişim ağlarını dönemsel süreçlerle kapatmayı tartışması ?

Geleneksel medyanın sosyal medyada hali hazırda var olan ateşi körüklediği bir gerçek. Ancak bu ateşin iddia edildiği gibi geleneksel medyayla var olduğu, geleneksel medya olmaksızın bu ateşin kısa sürede söneceği savına ise katılmıyorum. Hükümetlerin sosyal medyayı bir tehdit olarak gördüğü ve dönemsel kısıtlamalar getirmek için çalışmalar hazırladığı bir ortamda, sosyal medyanın gücünü küçümsemenin, gelen dalgaya karşı gözleri kapatmaktan farklı olmadığını düşünüyorum. İnsanların kendilerini yıllar sonra ilk defa bu kadar rahat ifade edebilme ve sözlerini topluluklara duyurma şansını bulduğu platformları kolay kolay terk etmeyeceğini, aksine daha sıkı sarılacağını düşünüyorum.

Toparlamak gerekirse, yeni medyanın geleceğin medyası olacağı yönünde derin inanışlara sahibim. Geleneksel medyanın, yeni medyanın içerik seçimi ve üretimindeki rahatlığı karşısında en azından kısa ve orta vadede olmasa da, uzun vadede dayanamayacağını düşünüyorum. Yeni medyanında henüz kurallarının oluşmadığı bir gerçek ve önümüzdeki dönemlerde, en azından orta vadede, köklü değişimlere uğrayacağını düşünüyorum. Bu değişikliklerle birlikte, yeni gelir kaynakları ve kaynak kullanımı konusunda oturmuş bir yeni medyanın, geleneksel medya karşısında çok daha güçlü olacağını ve tüm iletişim kanallarını yeniden şekillendireceğine inanıyorum. Son olarak geleneksel medyanın yine, mobilin ve teknolojinin önünde durabileceği ihtimaline pek sıcak bakmamakla birlikte, yeni nesille birlikte tüm iletişimin bu kanallara doğru akacağını düşünüyorum.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir