Ülke olarak bir seçime daha gidiyoruz. Partiler revize edilmiş seçim beyannameleriyle, seçim sloganlarıyla, seçim şarkılarıyla ve seçim stratejileriyle yeniden tam kadro sahada olmaya başladılar. Peki, siyasetçilerin seçim pazarlama stratejileri ne durumda?
Siyasetçiler genellikle sahada seçmenle ve STK (Sivil Toplum Kuruluşları) ile birlikte olarak, siyasi mesajlarını aktarmaya çalışırlar. Bunun yanı sıra medya ve sosyal medya araçlarıyla da seçmenlere ulaşmayı amaçlarlar. Bilinildiği üzere medya ve sosyal medya seçmenlere ulaşmak için önemli bir pazarlama aracıdır ve doğru kullanıldığını takdirde siyasetçilere kişisel markalaşma yolunda önemli bir itici güç sağlar.
Fakat burada siyasetçilerin dikkat etmesi gereken önemli bir unsur var. Siyasetçilerin sosyal medyayı kullanırken yaşadıkları toplumun sosyolojik alışkanlıklarını ve davranışlarını göz önünde bulundurarak stratejilerini belirlemeleri oldukça önemli. Buna ülkemizden bir örnek verecek olursam: Toplum olarak maalesef okuma alışkanlığını eksik bir ülkeyiz ve bunu sadece kitap, dergi ve gazete olarak düşünmemek lazım, sosyal medyada veya web sitelerinde paylaşılan yazılar/içerikler de bu bahsettiğime dâhil. Siyasetçiler de şunu bilmedir ki, sosyal medyada paylaştıkları uzun yazılı mesajları ne yazık ki takipçileri (seçmenler) tarafından tembellik yapılarak okunmuyor. Okunmadığı için de beğenilip fazla paylaşılmıyor, paylaşılmadığı için de siyasetçilerin takipçi sayısındaki istenilen artış elde edilemiyor.
Bu duruma karşı siyasetçilere bilhassa son dönemlerde önemli markaların da daha sık kullanmaya başladığı video pazarlamayı öneririm. Siyasetçilerin sosyal medyadan veya kişisel web sitelerinden paylaşacakları kısa videoların, uzun yazılardan çok daha etkili olacağını kesin olarak söyleyebilirim.
Yapılan araştırmalara göre; özenle hazırlanan 1 dakikalık bir videonun, aşağı yukarı 1.800.000 kelimeye eşdeğer olduğu belirlenmiştir. Bu şu anlama geliyor: Siyasetçiler tarafından paylaşılacak kısa videoların, takipçileri (seçmenler) tarafından izlenme oranı, okuma oranından çok daha yüksek olacağı gibi; izlenen videoların da beğenilip paylaşılma oranı keza daha fazla olacaktır.
Video pazarlamanın siyasetçiler için diğer bir önemli avantajı ise, seçmene video üzerinden verilen mesajın hatırlanma oranının çok daha yüksek olacağıdır. Web sitesinde veya sosyal medyada okunan bir yazının 72 saat sonra yüzde %10’u hatırlanırken; fotoğraf ile desteklenmiş yazıda bu oran %65’lere çıkıyor. İzlenen bir videonun 72 saat sonra hatırlanma oranının ise %95 olduğu belirleniyor. Verilen mesajların seçmen tarafından hatırlanması siyasetçilerin tam da istediği şey değil mi zaten? Öyleyse…
Son olarak diğer önemli bir araştırmaya göre, yazılardan ve fotoğraflardan oluşan bir web sitesinde/sosyal medya profilinde gezen ziyaretçiler (seçmenler) ortalama 48 saniye süre geçirirken; videolardan oluşan bir web sitesinde/sosyal medya profilinde bu süre 8,3 kat artarak ortalama 5 dakika 50 saniyeye çıkıyor. Siyasetçiler sosyal medyada olduğu gibi web sitelerindeki içerikleri video olmasına özen göstermeleri, ziyaretçilerin (seçmenlerin) sitelerinde daha fazla zaman geçirmelerini sağlayacak ve bu da ziyaretçilerin (seçmenlerin) daha fazla mesajı izlemelerine/dinlemelerine katkıda bulunacaktır.
Kariyer
Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]