Sektörün Önemli İsimleri 18 Ekim’de MarketingTalks’ta Olacak!

İlki 14 Haziran’da düzenlenen ve pazarlama sektöründen oldukça olumlu tepkiler alan MarketingTalks’un ikincisi 18 Ekim’de Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşecek.
Reklamcılık Vakfı Başkanı Haluk Sicimoğlu, Marka Danışmanı Güven Borça, Ipsos Tüketici Paneli Direktörü Ahu Şendilmen, PayU Türkiye Pazarlama Müdürü Ozan Tatar, MedyaNet Satış Direktörü Banu Barbarosoğlu’nun kesinleşen konuşmacıları arasında yer aldığı etkinlikte birbirinden ilginç konular ele alınacak.
Kadir Has Üniversitesi ve Bankalararası Kart Merkezi’nin ana destekçileri arasında yer aldığı MarketingTalk’un canlı yayın sponsoru Medianova olacak. Pazarlamasyon olarak bizim de desteklediğimiz bu ücretsiz etkinlik için şimdiden ajandanızda yer açmanızı öneririz.
MarketingTalks ile ilgili detaylı bilgi almak için www.marketingtalks.org adresini ziyaret edebilirsiniz.
VR ve AR ile Çalışan Verimliliği Artıyor

Son dönemde teknolojinin en heyecan verici gelişmeleri sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerinde yaşanıyor. Öyle ki, pazar sadece bu yıl %78 büyüyor. Statista’nın hesaplamalarına göre, VR/AR pazarı, 2020 […]
Reader Interactions
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Facebook’tan İzmir’e Yaklaşık 1 Milyon TL Değerinde Bağış

30 Ekim günü İzmir’de yaşanan depremin ardından bölgedeki yardım çalışmalarına destek olmak için harekete geçen Facebook, toplamda yaklaşık 1 milyon TL değerindeki yardım paketini açıkladı. Bu yardım paketi kapsamında, Facebook şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda faaliyet gösteren ve bir çok STK’nın bir araya gelmesinde çatı platform görevi gören sivil toplum kuruluşu Açık Açık Derneği aracılığıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Bir Kira Bir Yuva” projesine destek olmak üzere 775 bin TL’lik bağışta bulunuyor.
Şirket, aynı zamanda depremden etkilenen kişilere yardım etmek amacıyla bölgedeki çalışmalarına hız kesmeden devam eden Arama Kurtarma Derneği (AKUT), Kızılay, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve İhtiyaç Haritası’nın deprem sonrası süreçle ilgili çevrim içi kampanyalarına destek olmak üzere 147 bin TL’lik reklam kredisi desteğinde de bulunuyor.
Facebook olarak bu zor dönemde Türkiye’deki topluluklarının yanında olduklarını dile getiren Facebook Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkan Yardımcısı Derya Matraş şunları ifade etti:
“İzmir’de yaşanan trajedi bizlere özel sektör, kamu sektörü ve tüm bireyler el ele verdiğinde neler yapabileceğimizi bir kez daha hatırlattı. Biz de Facebook olarak bu süreçte üzerimize düşeni yapmak için adımlar atıyor, topluluğumuzun ihtiyaç zamanında birbirine yardımcı olmasını kolaylaştıracak araçlar geliştirmek için çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte de bağlantı kurmak, paylaşım yapmak ve büyümek için hizmetlerimize ihtiyaç duyan topluluğumuzun yanında olmaya devam edeceğiz.”
Facebook’un İzmir’de yaşanan deprem sonrası attığı adımlardan bahseden Türkiye Kamu Politikaları Departmanı Başkanı Çağatay Pekyörür ise şunları dile getirdi:
“Depremin gerçekleştiği tarihten bu yana kar amacı gütmeyen kuruluşlar için bağışta bulunmak, gerçek zamanlı bilgilerin ve yardımların paylaşıldığı gruplar oluşturmak ve Topluluk Yardımı ve Güvenlik Durumu Kontrolü özelliklerimiz üzerinden Türkiye’deki topluluğumuza yardım sunmak gibi birçok adımı hızlıca hayata geçirdik. Bölgedeki yardım çalışmalarını desteklemek ve ülkemizdeki insanlara bu zor süreçte yardımcı olmak adına faaliyetlerimize devam edeceğiz.”
Pringles, 52 Yıllık Maskotunun İlk Kez Bıyığını Kesti

Geçtiğimiz dönemde çeşitli markaların bazı sosyal sorumluluk kampanyaları uğruna uzun yıllar boyunca kullandıkları logolarını değiştirdiklerine pek çok kez şahit olduk. Hatta bunun en son örneklerinden birini geçtiğimiz günlerde KitKat markası […]
Covid-19 Salgınının Sözleşme İlişkilerine Hukuki Etkisi

İlk olarak 2019 yılının Aralık ayında Çin’ in Wuhan kentinde ortaya çıkmakla birlikte gelinen son durum itibarı ile bütün dünyayı etkisi altına alan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak nitelendirilen Covid-19 salgını günlük hayatımızı ve sosyal yaşantımızı etkilerken aynı zamanda uluslararası ticareti de etkilemektedir.
Hem ülkemizde hem dünyada üretim tesislerinin faaliyetleri durmakta, işletmeler kapatılmakta, tedarik ile ilgili problemler yaşanmakta ve uluslararası üretim zincirleri neredeyse durma noktasına gelmektedir. Üretim ayağında sorunlar yaşanırken tüketici tarafında da insanlar virüsün yayılmasını engellemek adına evlerinden çıkmadığından pek çok ürüne ve hizmete yönelik talepte azalmaktadır. Devletler virüsün daha fazla yayılmasını önlemek adına olağanüstü hal ilan etmekte, salgının etkilerinin daha fazla hissedildiği ülkelerde sokağa çıkma yasağına varan önlemler alınmaktadır.

Geliri ve mevcut nakdi azalmakla birlikte en basitinden kira ve işçi ödemeleri olan, borçları olan şirketler üretim yapmadan ne kadar ayakta durabilecektir? Likidite sorunu, iş yapamama sorununa ek olarak mevcut durumun ne zaman biteceğinin öngörülememesi de şirket hisselerinin değer kaybetmesine yol açmakta ve şirketlerin ayakta kalmasını zorlaştırmaktadır.
Ülkemizde de önlemler alınmakta olup, farklı sektörde birçok işyerinin faaliyetleri durdurulmuş, çoğu şirket çalışanlarını korumak ve virüsün yayılmasını engellemek adına uzaktan erişim suretiyle çalışma metodunu kullanmaya başlamıştır. Salgının yayılmasını önlemek adına alınan bu önlemlerin ülkemizde de ticari hayata olumsuz yansımaları söz konusudur. Ticari sözleşmelerle bağlı birçok şirket ve kişi bu olumsuz yansımaları hissetmektedir. Tam olarak bu noktada Covid-19 salgınının sözleşme kaynaklı yükümlülükleri yerine getirmeyi zorlaştıran kimi zaman imkansız hale getiren bir sebep olarak ileri sürülmesi mümkün olabilecek midir? Covid-19 salgını bir mücbir sebep olarak ele alınıp sözleşme taraflarınca ileri sürülebilir mi?
Öncelikle mücbir sebepten bahsedebilmek için bazı şartların mevcut olması gerekmektedir.
- Taraflarca önceden öngörülememeli,
- Olağanüstü ve objektif bir hal söz konusu olmalı,
- Tarafların sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeleri imkansız hale gelmeli,
- Tarafların kontrolü dışında meydana gelmeli,
- Alınacak önlemler ile engellenmesi mümkün olmamalı,
- Taraflardan herhangi birinin kusuru ile ortaya çıkmamalı,
- Karşı tarafa mevcut duruma ilişkin bildirim ivedi olarak yapılmalı,
- Mücbir sebep hali ile yükümlülüğün yerine getirilememesi arasında nedensellik bağı olmalı,
- Mücbir sebep halinin uygulanmasına ilişkin olarak sözleşme ile getirilen bir şekil şartının varlığı halinde, şekil şartlarına uyulmalıdır.
Yukarıda sayılan sebeplerin varlığı halinde mevcut durum mücbir sebep olarak kabul edilebilecek ve tarafların sözleşmeyi feshetme, kısmen veya tamamen ifadan kaçınma, sözleşme ve sözleşme kaynaklı yükümlülükleri askıya alma veya sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmek için ek süre talep etme hakları doğabilecektir.
Mücbir sebep başlığından yararlanılmak istenen sözleşme ayrıntılı olarak incelenmeli ve öncelikle sözleşmeye uygulanacak olan hukuk tespit edilmelidir. Çünkü her hukuk sisteminin salgına ilişkin mücbir sebep değerlendirmesi farklılık gösterebilecektir. Bizim hukukumuzda Türk Borçlar Kanununda mücbir sebep tanımlanmamakla birlikte farklı kanunlarda mücbir sebep hallerine örnek verilirken “salgın hastalık” bir mücbir sebep olarak sayılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurul’ unun 2017/1190 Esas sayılı kararında da salgın hastalığın mücbir sebep olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir.
Sözleşmeye uygulanacak olan hukukun tespiti sonrasında ilgili hukuk sisteminde salgın hastalığın nasıl ele alındığı ortaya konulmalıdır. Sonrasında ise sözleşme irdelenmeli ve salgın hastalık ile bağdaştırılabilecek başlıklar tespit edilmeli ve bu başlıkların ifa edilemezliği ile salgın hastalık arasındaki nedensellik bağı ortaya konulmalıdır.
Tüm bu şartların sağlanması halinde dahi gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus mücbir sebep halinden faydalanmak isteyen tarafın mücbir sebep halinin meydana getirdiği etkileri ortadan kaldırmak ya da mevcut etkisini azaltmak üzere başvuracağı bir alternatifin olup olmadığının değerlendirilmesidir. Başvurulacak alternatif bir yöntemin varlığına rağmen mücbir sebep halinden faydalanılmak istenmesi yargı mercilerince olumsuz yönde değerlendirmeye konu olabilecektir.
Sonuç olarak, Covid-19 salgını sözleşmeye uygulanacak hukukun tespiti ve sözleşme şartlarının imkan tanıması halinde mücbir sebep olarak değerlendirilebilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki genel geçer bir belirleme yapılarak Covid-19 salgınına dayalı olarak bütün sözleşme taraflarının ve ticaret hayatındaki aktörlerin sözleşme fesih talebi ileri sürmesi gerçekçi olmayıp yukarıda sayılan şartların kendi sözleşmeleri için ne kadar uygulanabilir olduğunun tespiti öncelikli olarak yapılmalı ve şartların mevcudiyetinin tespitinden sonra mücbir sebep başlığından yararlanma yoluna gidilmelidir. Aksi takdirde yapılacak bir fesih işlemi yargı mercilerince haksız bir fesih hali olarak nitelendirilerek kabul görmeyebilir ve işbu sebeple kişiler hak kaybına uğrayabilirler.

Yazar: Avukat Nisan DOĞAN
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Nisan Doğan, İstanbul Barosu'na bağlı avukat olarak görev yapmaktadır.
InCenTechs Bilişim Teknolojileri A.Ş. ve DoğanIPartners hukuk firmalarının kurucu ortağıdır.
Kendi Hikayesini Anlatacak Bir Şirket İsmi Bulmada 7 Altın İpucu

Başarılı bir şirket ismi, müşterilerine yaptıkları işi anlatmaktan ziyade arkasındaki hikayeden belli olur. Ne kadar güçlü bir hikayeye sahipse, o kadar da güçlü olur. Bunun en güzel örneklerinden birisi Apple […]
Ekmob, 25 Milyon TL Değerleme ile Yatırım Aldı

Türkiye’nin en büyük satış ekibi otomasyonu kurumu Ekmob, melek yatırım platformu Angel Effect liderliğinde, TechOne Girişim Sermayesi Fonu, Lima Ventures ve melek yatırımcıların katıldığı yatırım turunda 25 milyon TL değerleme üzerinden yatırım aldı. 2020’de salgın nedeniyle zor günler geçiren startup ekosisteminin en büyük yatırımlarından olan bu turla birlikte Ekmob, küresel etkinliğini artırmayı ve yeni pazarlara açılmayı hedefliyor.
Yatırım turu hakkında konuşan Ekmob Kurucusu ve CEO’su Sunay Şener, “İstanbul Esenler’den 53 ülkeye tamamen yerli yazılımımızla hizmet sağlıyoruz. Bu yatırımla birlikte yeni pazarlara açılıp teknoloji ihracatımızı artıracağız.” diyor.
Ekmob, 2019 yılında 6 milyon TL değerleme ile yatırım almıştı. Yani 1 yıl içerisinde şirket, değerini yaklaşık olarak 4 katına çıkarttı. Ekmob’un yatırımcıları arasında Agah Uğur, Koray Gültekin Bahar, Serdar Urçar, Levent Akpulat, Erol Teberoğlu, Ali Rıza Babaoğlan, Erman Turan, Merve Gürel, Samican Tandoğdu, Angel Effect, Engin Frayman, Altay Tınar ve Melih Herman bulunuyordu.
2020 Kasım itibariyle yeni yatırım turunda TechOne Girişim Sermayesi Fonu ve Lima Ventures’ın yanı sıra melek yatırımcılar Hasan Ekin Sezer ve Teknasyon Kurucuları Mustafa Sevinç, Mustafa Vardalı ve Burak Sağlık da katıldı. Mevcut yatırımcılardan Angel Effect, Koray Bahar, Ali Rıza Babaoğlan, Samican Tandoğdu, Erman Turan, Serdar Öner, Agah Uğur ve Engin Mayer Frayman da bu tura katıldı.
300 Şirket Bu Yazılımı Kullanıyor
Ekmob, 2017 yılında firmaların saha satış süreçlerinde yeni bir kültür inşa etmek üzere kuruldu. Ekmob, 2020 itibariyle aralarında Temsa, Ekici, Eczacıbaşı, Fıratpen, ING Bank, NG Kütahya Seramik, Korozo, İzeltaş, NN Hayat ve Emeklilik, Novartis, Fiba Emeklilik, Prometeon (Pirelli), QNB Finansbank ve Scania’nın da aralarında bulunduğu 300’den fazla kurumsal firmaya bağlı 5 binin üzerinde satış personeline hizmet veriyor.
Ekmob, satış ekiplerini veri ile yönetmeyi sağlıyor. Satış ekiplerinin günlük ihtiyaçlarına göre tasarlanmış mobil uygulaması cep telefonu, akıllı saat, tablet ve bilgisayar üzerinden kullanılabiliyor. Ekmob kullanan ekipler müşterileriyle yaptıkları arama, video konferans, ziyaret gibi aktivitelerin hepsini kaydedebiliyor, CRM datasına çeviriyor. Saha satış ekiplerine verimlilik, performans, proaktif yönetim, anlık veri erişimi imkanlarını kolay kullanım deneyimi ile sunuyor.
Ekmob Nedir?
Satışçıların ziyaret hazırlığından satış esnasında alınan notlara ve raporlamaya kadar tekrarlanan işleri otomatikleştiren SFA uygulaması, sahada görev yapan satış ekiplerinin verimliliğinde %40’a varan oranda artış sağlıyor. SFA, satış ekipleri tarafından da hedeflerine ulaşmada en verimli araç olarak görülüyor. Firmalar, kullanılan otomasyon sayesinde müşterileriyle daha etkili iletişim kuruyor ve doğru müşteriye hitap ederek satış hacmini artırıyorlar.
Uzaktan Çalışma İçin İlk Entegrasyon
Ekmob, SFA ile birlikte Ekmob BI ve Ekmob Marketplaces sistemlerini de tanıttı. Ekmob BI ile birlikte firmalar, kendi raporlarını tasarlayabiliyorlar. Ekmob Marketplace sayesinde ise Türkiye’de en çok kullanılan ERP, CRM ve ödeme sistemleri; görüşme altyapıları ile entegre olabiliyor. Ayrıca COVID-19 salgını sebebiyle saha satış ekiplerinin uzaktan çalışma oranlarının arttığını göz önünde tutarak ekiplerin mobil uygulama üzerinden müşterileri ile uzaktan video konferans yapacakları Teams, Zoom ve 11Sight ile entegrasyonlarını gerçekleştiriyor. Böylece Ekmob, satış ekiplerinin uzaktan da müşterilerini yönetebilecekleri çözümü ilk gerçekleştiren firmalardan birisi oldu.
Ekmob, SFA kullanan satış ekiplerine şu avantajları sağlıyor:
- Satış döngüsünü kısaltıyor, zamandan tasarrufu sağlıyor.
- Sahadaki verileri doğrudan mobil cihazda topluyor, kontrol ederek yöneticiye anlık olarak veri iletiyor.
- SFA aynı zamanda satış projeksiyonu yapıyor. Kurumsal hafızada biriken geçmiş bilgilerle gelecek için öngörülerde bulunuyor. Bu sayede iyileştirme yapmak gereken kısımları gösteriyor.
- Satış ekibinin aktivitelerini verilere dayalı raporluyor.
- Beyan esaslı raporlama süreçlerini ortadan kaldırıyor.
- Satış yöneticileri, olağandışı durumları kolayca tanımlıyor ve bunları düzeltmek için daha hızlı hareket ediyor.
Corona Salgını Sebebiyle Ücretsiz Hizmet Sunan Şirketler

Corona virüsü salgını hayat akışımızı çok ani bir şekilde değiştirdi. Salgın hastalık bulunduğu her ülkede hızla yayılmaya devam ederken başka bir tarafta da insanlar birbirlerine moral vermeye ve bir dayanışma […]