Markaların 19 Mayıs’a Özel Reklamları

Bugün 19 Mayıs, Atatürk’ün bütün umudu gençlerin ve zeki, çevik ve ahlaklısını severim dediği sporcuların bayramı. Hem Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı hem de Atamızın doğum günü olarak seçtiği gün. Markalar da, tarihimizde birçok öneme sahip bugüne özel birbirinden anlamlı reklam filmleri yayınlamayı ihmal etmedi, biz de sizler için derledik:
Turkcell
Arçelik
Kiğılı
Petrol Ofisi
Garanti BBVA
Total
Atasun Optik
ING Türkiye
Türk Telekom
Marshall Türkiye
Atamızın izinden giden tüm gençliğin bayramı kutlu olsun!

Harry Potter’dan Çıkarılacak 5 İş Dünyası Dersi

Harry Potter serisi önce kitaplarıyla sonra da filmleriyle tüm dünyanın ilgisini çekmeyi ve milyonlarca insanı büyülü dünyasında birleştirmeyi başarmıştı. Hala daha her geçen gün yeni fanlar kazanmaya devam ediyor ve […]
Reader Interactions
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Sanal Perakende Deneyimleri Oluşturmak İçin Markaların Uyguladığı 4 Strateji
Günümüzde hayat pandemiden dolayı büyük ölçüde ev hayatımızla sınırlı kalıyor ve çoğu perakende firması da evlerimizin içine kadar girerek bizlere seslenmenin bir yolunu bulmaya çalışıyor. Tüketicilerin ihtiyaçlarının %40'ından fazlasını online olarak giderdiği bir değişim sürecinde, markalar mağazalara gelemeyen tüketicilere dijitalden seslenmenin ve seslenirken de yaratıcı olmanın yollarını arıyor. Bizler de sizler için markaların tüketicilere seslenirken uyguladıkları yaratıcı ve yenilikçi 4 farklı sanal perakende deneyimi oluşturma stratejisini derledik.
Yerleşik Pazarlama
Tüketicilerin, internette gördüğü bir kıyafeti kendi üzerinde hayal etmesi veya günlük kombinlerine nasıl kolayca uydurabileceğini düşünmesi bazen zor olabiliyor. Bu zorluğun üstesinden gelmek için markalar, özellikle influencerlar ile işbirliğine giderek onlara ilham vermeyi amaçlıyorlar. Hatta bazı markalar da takipçilerine deneme ürün göndererek tüketicilerin zihninde kalmayı hedefliyor.
Örneğin bir iç giyim markası olan Adore Me, özellikle hayranların ve tüketicilerin influencer olabilmesi hatta başkalarını etkileyebilmeleri için, ücretsiz ürün gönderimi karşılığında farklı içerik oluşturulabilen Adore Me Creators platformunu geliştirdi. Platforma, hayranlar sitedeki formu doldurarak, sosyal medya bağlantılarını ve iletişim bilgilerini göndererek başvurabiliyorlar. Seçilen adaylara Adore Me ilgili ürünleri gönderiyor ve katılımcılar da kendi zevklerine uygun içerikleri üretebiliyorlar. Bu kampanyaya katılan katılımcılar etkileşime bağlı olarak gönderi başına 150-300 dolar karşılığında ücret ödeniyor.

Adore Me Creators gönderileri ile tüketicilerin Adore Me ürünlerini daha kişisel bir ortamda görselleştirmelerine olanak tanınıyor. Organik bir içerik oluşturulmuş oluyor. Tüketiciler, kişisel olmayan, ultra profesyonel reklamları görmek yerine, ürünleri hayranlarının evlerinde daha sade ve daha kişisel bir şekilde görüyor. Platform, aynı zamanda markaya iç çamaşırlarını daha doğal, otantik bir ortamda sergileme fırsatı veriyor.
Sanal Gezinme
Özellikle ABD başta olmak üzere pek çok mağaza hala pandemi nedeniyle kapılarını açamadı. Bu nedenle bizler de, mağazanın koridorlarında, reyonlarında ve raflarında rasgele gezinemiyoruz. Ürünleri deneyemiyoruz, ürünler hakkında tam bilgi sahibi olamıyoruz. Online alışveriş yaparken de doğal olarak birebir mağaza gezmenin tadını çıkaramıyoruz. Bazı markalar da tüketicilerine bu nedeyimi yeniden yaşatmak amacıyla mağazalarını birebir bir şekilde online ortama taşımaya karar verdi.

Örneğin Nisan ayında Dior Beauty, Paris'te kapanan bir mağazasını 3D sanal gezinme deneyimine uygun olarak düzenledi ve alışveriş deneyimini farklı bir boyuta taşıdı. Ziyaretçiler mağazanın sokak kapısından giriş yaparak ve bir oka tıklayarak sanal olarak içeri girebildiler. İçeri girdikten sonra, kokuları, hediye setlerini, banyo ve vücut ürünlerini görüntüleyip dolaşabildiler. Böylece Dior'un online sitesinde alışveriş yapanlar, satın almadan önce mağazada sanal olarak dolaşabilir ve ürünler hakkında daha fazla bilgi edinebilir hale geldi.
Sesle Yönlendirilen Deneyimler
Tüketiciler evde zaman geçirmeye başladıkça sesli satın alma da yaygın hale geldi. Akılcı ve kolay bir yol olan sesli satın alma, özellikle marlalar için tüketicilerin sorunlarını çözme, bilgi sağlama ve sorunsuz bir şekilde hızlı satın alma imkanı yaratma konusunda geniş fırsatlar yaratıyor.
Örneğin yürüyüş ayakkabısı ve dış mekan ekipman spor markası olan Merrell, maceracıların yakındaki parkurları bulmalarına ve öğrenmelerine yardımcı olmak için, Alexa ve Google Asistan'ı kullanarak sesle çalışan bir özellik oluşturdu. Merrell'in sese dayalı rehberli deneyimi, insanların yolları bulmasına yardımcı olmanın yanı sıra, etkinlik ve faaliyet fikirleri vererek tüketicilerin, açık hava gezi programı planlamasını sağladı.
Sürükleyici Görselleştirme
Yüz yüze deneme ve satın alma fırsatlarına erişimimiz hala biraz kısıtlı olduğundan, müşteriler ürünü kendi ev ortamında veya suratında, vücudunda görselleştirmede sıkıntı yaşıyor. Bu nedenle de çoğu kişi online alışveriş yapmaktan çekiniyor. Markalar da son zamanlarda, müşterilerin ürünleri gerçeğe yakın dijital simülasyonlarda görselleştirmelerine yardımcı olmak için VR ve AR gibi teknolojilerden yararlanmaya başladı.

Örneğin 3D ve artırılmış gerçeklik teknolojisini kullarak ticaret deneyimleri oluşturmaya çalışan Vertebrae adlı şirket, oluşturduğu uygulama ile ev eşyalarının yanı sıra güneş gözlüğü, şapka ve takı gibi aksesuarların da mobil üzerinden denenmesini sağlayarak ürünlerin kullanıcıların zevkine uyup uymadığını öğrenmelerine yardımcı olan bir uygulama tasarladı.
Bill Gates Hakkında Fazla Bilinmeyenler

Çoğumuz Bill Gates’in Microsoft’un kurucusu olduğunu, uzun bir süre dünyanın en zengin insanı olduğunu, zengin olmasının yanı sıra dünyanın en zeki insanlarından birisi olduğunu biliyoruz. Ancak biz hem özel hayatı […]
Robotların Dünyayı Ele Geçiremeyeceğini Gösteren 5 Neden

- Birçok kişi robot ve yapay zeka teknolojilerinin, eninde sonunda insanlık için bir tehdit haline geleceğine inanıyor.
- Elon Musk, 2017 yılında attığı bir tweetle "yapay zekanın 3. Dünya Savaşı'na neden olacağı" yönündeki görüşlerini açık bir şekilde dile getirmişti.
- McKinsey'nin raporuna göre, 2030 itibarıyla robotlar yüzünden 800 milyon kişi işsiz kalacak.
- Uluslararası Robotik Federasyonu'nun verilerine göre, dünya genelindeki ortalama robot çalışan sayısı her geçen yıl artıyor
- Güney Danimarka Üniversitesi'nde profesör olarak görev yapan Norbert Krüger ve robotik alanında uzman olan öğretim üyesi Ole Dolriis, robotların yakın gelecekte dünyayı ele geçirmeyeceğine inanıyorlar ve bu görüşlerini 5 neden ile destekliyorlar.
- İlgili Yazı: Yapay Zeka ile İlgili Dikkat Çekici 15 İstatistik
Özellikle son dönemin en popüler konusu haline gelen robot ve yapay zeka teknolojileri, her ne kadar hayatın birçok alanında bizim için işleri kolaylaştırıyor olsalar da, pek çok insan bu iki teknolojinin gelecekte insanlık için bir tehdit unsuru haline geleceğini düşünüyor. Hatta bu insanlardan biri de ünlü girişimci Elon Musk. 2017 yılında attığı bir tweetle, "yapay zekanın 3. Dünya Savaşı'na neden olacağı" yönündeki görüşlerini açık bir şekilde dile getirmişti. Bununla birlikte robotların ve yapay zekanın, istihdam konusunda da sıkıntı yaratacağına dair ciddi endişeler var. Yönetim danışmanlığı firması McKinsey'nin yayımladığı rapor da bu endişeleri haklı çıkartıyor. McKinsey'nin raporuna göre, 2030 itibarıyla robotlar yüzünden 800 milyon kişi işsiz kalacak. Ayrıca Uluslararası Robotik Federasyonu'nun verilerine göre, dünya genelindeki ortalama robot çalışan sayısı her geçen yıl artıyor. 2015 yılında 10 bin insan işçi başına 66 adet olan dünya genelindeki ortalama robot işçi sayısı, 2016 yılı itibarıyla 74 adede kadar yükseldi. https://youtu.be/J39cy-coyK8 Ancak bütün bunlara rağmen, robotların ve yapay zekanın istihdam açısından bir tehdit olmadığını düşünenler de mevcut. Bu kişilerden biri olan Microsoft CEO'su Satya Nadella, yapay zekanın yok ettiğinden çok daha fazla istihdam yaratabileceğini düşünüyor. Güney Danimarka Üniversitesi'nde profesör olarak görev yapan Norbert Krüger ve robotik alanında uzman olan öğretim üyesi Ole Dolriis'in birlikte hazırladıkları ve kar amacı gütmeyen bağımsız bir basın kuruluşu olan The Conversation'ın internet sitesinde yer alan yazıda da robotların en azından yakın gelecekte bizler için bir tehdit olmayacağına dikkat çekiliyor. Çünkü Krüger ve Dolriis'e göre, robotların bazı temel insan yetenekleriyle boy ölçüşebilmeleri için önlerinde daha çok uzun bir yol bulunuyor. İkili, robotların yakın gelecekte neden dünyayı ele geçiremeyeceklerini şu 5 madde ile açıklıyor:
İnsan Benzeri Eller
Bilim adamları, insan ellerinin kompleks yapısını kopyalamaktan oldukça uzaklar. Günümüzde gerçek uygulamalarda kullanılan robotların sahip oldukları eller ise son derece kullanışsız. Laboratuarlarda geliştirilen daha gelişmiş eller yeterince dirençli değil ve insan ellerinin maharetinden yoksun.Temas Algısı
Çeşitli dokunsal sensörleri kapsayan muhteşem insan ve hayvan derisi için teknik bir eşleşme henüz yok. Bu algı, kompleks manipülasyon için gereklidir. Bununla birlikte dokunma sensörlerinden alınan mesajlara tepki ve bu mesajların yorumlanması söz konusu olduğunda, robotlardaki sensörlerden gelen verileri işleyen yazılım, insan beyni kadar gelişmiş bir yapıda değildir.
Manipülasyon Kontrolü
İnsan elleriyle karşılaştırılabilir yapay ellere ve gelişmiş yapay deriye sahip olsak bile, insanımsı bir şekilde nesneleri manipüle etmek için onları kontrol etmenin bir yolunu tasarlayabilmemiz gerekir. Çocukların bile bunu yapması yıllar alır ve bununla ilgili öğrenme mekanizmaları henüz anlaşılamamıştır.İnsan ve Robot Etkileşimi
İnsanlar arasındaki etkileşim koku alma, tat alma ve dokunsal algılama gibi diğer algılayıcıların yanı sıra, iyi işleyen konuşma ve nesne tanıma sistemleri üzerine kurulmuştur. Konuşma ve nesne tanıma konusunda önemli bir ilerleme kaydedilmiş olsa da, yüksek bir performans derecesi gerektiğinde, günümüzün sistemleri sadece son derece kontrollü ortamlarda kullanılabilir.İnsan Aklı
Teknik olarak mümkün olan her şeyin inşa edilmesi gerekmez. İnsan aklı, topluma verebilecekleri potansiyel zarardan ötürü bu tür robotları tam olarak geliştirmemeye karar verebilir. Bundan yıllar sonra yukarıda sözünü ettiğimiz teknik sorunların üstesinden gelinse bile, insan benzeri kompleks robotların yapıldığı takdirde, yasalar kötüye kullanımın önüne geçebilir.Corona Virüs Döneminde En İyi 5 Yabancı Reklam Filmi

Corona virüs salgını nedeniyle evde kalan kişi sayısının artması ile beraber insanların dijital tüketimleri de bir hayli arttı. Bu da reklam sektöründe rekabet oluşmasına sebep oldu ve markalar birbirinden yaratıcı […]
4 Global Markanın “İnanç” Dolu Kuruluş Hikayeleri

- Bu yazımızda sizlerle, bir dünya markası yaratmak için inancın ne kadar önemli bir unsur olduğuna dair kısa hikayeler paylaşacağız.
- FedEx'in kurucusu Fred Smith, şirket iflasın eşiğindeyken şirketin kasasındaki son para olan 5 bin dolar ile Las Vegas'ta kumar oynadı ve 32 bin dolar kazanarak şirketi iflastan kurtardı.
- Aslen traktör yapan bir çiftçi olan Ferruccio Lamborghini, Ferrari'nin kurucusu olan Enzo Ferrari ile Ferrari'nin debriyaj sorunu ile ilgili olarak konuşmaya gitti ve Enzo Ferrari'nin kendisini küçümsemesi sonrası, Ferrari'den daha iyi araba yapmaya karar verdi.
- Harland David Sanders, KFC'yi kurmadan önce, satılan ürünlerden yüzde karşılığında tavuk tarifini restoranlara bedava olarak vermeyi teklif etti ve bu teklifi ilk kez kabul edilene kadar 1009 kez hayır cevabını aldı.
- Honda'nın kurucusu Soichiro Honda'nın ilk şirketi olan Tōkai Seiki'nin üretim tesisleri, 1944 yılında ABD'nin gerçekleştirdiği bombalı saldırılarda yerle bir edildi.
- İlgili Yazı: Modaya Yön Veren Markaların Evi Inditex Grup Nasıl Doğdu?
Küresel anlamda başarılı bir iş kurmak için birden fazla unsurun bir araya gelmesi gerekiyor. İyi bir fikir ve iyi bir ekip ise bu unsurların başında geliyor. Ancak bir iş kurarken bunlardan daha önemli olan bir şey varsa, o da inançtır. Günümüzdeki birçok global şirket, bir inanç doğrultusunda çalıştıkları için bu kadar büyük şirketler haline gelmeyi başardılar. Your Story isimli internet sitesi yayımladığı bir yazıda, tanınmış dört büyük şirketin kuruluşlarına dair kısa hikayelere yer verdi.
Fred Smith – Federal Express (FedEx)
Fred Smith, 1965 yılında Yale Üniversitesi'nde lisans öğrencisiydi. Bir ödev kapsamında, ABD'de malların taşınması sürecini araştıran bir ekonomi yazısı yazdı. Nakliyecilerin, ABD genelinde büyük paketleri taşıma konusunda kamyon veya yolcu uçaklarına bel bağladığını keşfetti. Bunun üzerine Smith daha verimli bir nakliyat fikri düşündü ve uçaklar aracılığıyla küçük ve temel öğeleri taşıyan bir şirketin nasıl daha iyi bir iş olabileceği hakkında bir son dakika yazısı yazdı. Fakat böyle bir şirketin nasıl yönetileceği hakkındaki ayrıntılara girmedi. Ödev olarak yazdığı bu yazı, ancak "C" notuna layık görüldü. Ödevinden çok iyi bir not alamamasına rağmen, Smith bu fikrinden vazgeçmedi ve 1971 yılında şirketi kurdu. Ancak şirketin kuruluşundan sonraki üç yıl içerisinde, Federal Express iflasın eşiğine geldi. Şirket, artan yakıt maliyetleri nedeniyle her ay 1 milyon dolar kaybediyordu ve şirketin kasasında sadece 5 bin dolar kalmıştı. Bunun üzerine Smith, daha fazla finansman için General Dynamics'ten destek almak adına son bir hamle yaptı. Ancak Smith'in bu talebi geri çevrildi.
Ferruccio Lamborghini – Lamborghini
Ferruccio Lamborghini, aslen traktör yapan bir çiftçiydi. İşi çok başarılıydı ve İtalya'daki en zengin kişilerden biriydi. Ferruccio Lamborghini'nin sahip olduğu süper otomobiller arasında bir de Ferrari bulunuyordu ve bu Ferrari, ona sürekli sıkıntı yaşatıyordu. Bir tamirci olarak sorunu çözmeye çalıştı ve Ferrari'nin traktörlerinden birinde kullanılanla aynı debriyaja sahip olduğunu fark etti. Ferruccio Lamborghini, yaşadığı bu sorunla ilgili olarak şunları söylüyordu: "Bütün Ferrarilerimin debriyaj problemleri vardı. Normal bir şekilde sürdüğünüzde, her şey yolundaydı. Ama biraz zorladığınızda, debriyaj hızlanma altında kayıyordu."
Harland David Sanders – KFC
Colonel Sanders (Albay Sanders) olarak tanınan KFC'nin kurucusu Harland David Sanders, 65 yaşındayken ilk sosyal güvenlik kontrolünü 99 dolar olarak aldı. Küçük bir eve ve külüstür bir arabaya sahipti ve beş parasızdı. Bazı şeylerin değişmesi gerektiğine karar verdi. Arkadaşları onun tavuk tarifini çok severdi ve bunun sahip olduğu tek yeni fikir olduğu gerçeğinden yola çıkarak bu fikir üzerinden hareket etmeye karar verdi.
Soichiro Honda – Honda Motor Company
Soichiro Honda bir tamirhanede çalışan bir tamirciydi ve işi, arabaları yarışlara hazırlamaktı. Honda, 1937 yılında, bir piston yayı üreticisi olan Tōkai Seiki'yi kurdu. Bu şirket, Toyota'ya piston yayları tedarik etmek için bir sözleşme elde etti. Ancak kısa bir süre sonra, ürünlerin düşük kalitesinden dolayı bu sözleşmeyi kaybetti. Daha sonra Soichiro Honda, Toyota'nın kalite kontrol süreçlerini daha iyi anlamak için zaman ayırdı ve 1941 yılı itibarıyla Honda, Toyota için kabul edilebilir piston yaylarını seri olarak üretebiliyordu.
Podcast Reklamcılığı Hakkında Pazarlamacıların Bilmesi Gereken 4 Şey

Son zamanlarda podcast reklamcılığı ciddi anlamda ilgi görüyor. Örneğin geçtiğimiz aylarda Google, podcast‘lere yatırımlar yaparak büyümeye devam ederken pazarlamacılar için ücretsiz bir sesli reklam oluşturma aracı olan Audio Mixer’ı tanıtmıştı. […]