Kısa ve Özlü Konuşabilmek Size Ne Kazandırır?

İletişim hayatımızın her alanında bizi bütünleyen yegane şey. Her tür ilişkimizi kurmamızı sağlayan, yön veren hatta bitiren şeyin başında iletişim tarzımız geliyor. İstediğimiz her şeyi uzun uzadıya da anlatabiliriz, kısa ve öz de.

Bizi daha iyi iletişimci yapacak şey ikincisini seçmek. Hatta karşımızdaki insana istasyona yaklaşmış bir trene yetişmeye çalışıyor gibi davranıp konunun önemli ve öz noktalarını anlatmaya gayret etmeliyiz. Hızlı hızlı çok cümle kurmaktan bahsetmiyorum elbette, her zaman nasıl daha az cümle kullanarak çok şey söyleyeceğimize odaklanmamız gerekiyor.

Buna Joseph McCormack’in kitabı Brief — Make a Bigger Impact by Saying Less’ten edinebileceğimiz birkaç anahtar bilgi ışığında bakalım;

Daha fazlasını isteyenlerin daha az az cümlede de kendini anlatması gerekiyor. Eğer sizin için önemli olan bir kişinin dikkatini çekemez ve düşüncelerinizi kısa ve öz bir şekilde anlatamazsanız kaybedersiniz. Özellikle dikkat eksikliğinin yoğun olduğu bu dönemde başarılı olmak hatta daha da ileriye gitmek istiyorsanız iletişim ustası olmanız gerekiyor. Böylelikle fikirleriniz duyulup, yaptıklarınız görüldüğünde dikkat çekmeyi başarır, şirketinizi de başarıya götürürsünüz. “Daha öz bir anlatım tarzına sahip olmak tartışmaya kapalı bir standart.”

 “Kısa bir mektup yazmaya vaktim yoktu, o yüzden uzun bir mektup yazdım.” Diyen Mark Twain’den ilhamla hareket etmemiz gerekiyor.

Kısa ve öz olmamız sadece kelime sayımızı azaltmamız anlamına da gelmiyor, ifademizin derli toplu ve özlü bir hale getirilmesi anlamına geliyor.

“Benim amacım diğerlerinin tüm bir kitapta anlattıklarını 10 cümlede söyleyebilmek” diyen Friedrich Nietzche bize aslında etkili ve verimli bir iletişim için konunun ruhunu kavramamız gerektiğini hatırlatıyor.

Özlü olmak için aklınızı nasıl organize edebileceğinizi öğrenmeli, fikirlerinizi net ve kararlı olarak ifade etmelisiniz. Fikirlerinizi anlatım tarzınız, karşınızdaki sıkmayacak ya da dikkatini başka yöne kaydırmayacak şekilde olmalı. Olay akışı merak edilen bir hikaye anlatıyormuşsunuz gibi olmalı. Hatta bazı yerlerde hikayenizi görsellerle desteklemeli ve karşınızdakinin hayal gücünü yakalamaya çalışmalısınız.

Yani ana fikre gelin ve fikri aktardığınızda susarak karşınızdaki nasıl ve hangi yönlerden etkilediğinizi analiz edin, ilk seferde başarılabilecek bir şey değil tabi ama hem kendi kendinize hem de başkalarıyla yaptığınız özlü konuşma denemeleri sizi nihai amacınıza ulaştıracaktır.

Çok daha fazla bilgi için bu yazının ilhamı olan kitap olan Brief — Make a Bigger Impact by Saying Less göz atabilirsiniz.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir