Kaan Arlı: Kariyerime eşlik eden tutkular: Teknoloji, müzik ve sanat

Rutin işlere bağlı kalmadan hobilerinin peşinden giden sektörün değerli isimlerini ağırladığımız Mesai Dışı serimizin yeni konuğu Huawei Kıdemli PR ve İletişim Yöneticisi Kaan Arlı...

"Çocukluk hobimin profesyonel bir işe ve kariyere evrilmesi, benim için tarifsiz bir kazanım oldu. Hobimi iş hayatına dönüştürebilmek ise yaptığım işe çok daha motive olmamı sağlıyor. İş dışındaki yaşam ile iş hayatının da biraz iç içe geçtiği gerçeğini de unutmamak gerekiyor." diyen Huawei Kıdemli PR ve İletişim Yöneticisi Kaan Arlı'nın hayatında teknoloji, müzik ve sanat büyük bir yer tutuyor.

Kariyerime eşlik eden tutkular: Teknoloji, müzik ve sanat

Çocukluk dönemlerinden bu yana, teknolojiye, elektronik cihazlara çok ciddi seviyede bir ilgim vardı. Bütün çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemim de bu şekilde geçti aslında. Hâlâ da devam ettiğini söylesem hiç de yanlış olmaz. 

Çevremdeki insanların da teknoloji konusundaki kararlarını yönlendirmeye ve etkilemeye başladığımı fark ettiğimde ise bu yolda devam etmem gerektiğini çok daha net bir biçimde hissettim.

Yüksek lisans eğitimim sırasında hiç beklenmedik bir anda karşıma çıkan “teknoloji editörlüğü” teklifi, benim için bir dönüm noktası oldu diyebilirim. Teknoloji ve oyun tutkunu biri olarak, İngilizce Öğretmenliği dalında yüksek lisans yaparken karşıma çıkan bu fırsatı hiç düşünmeden kabul ettim. Aslında iyi seviyede bir yabancı dil becerisi hem teknoloji, hem oyun hem de bu alanların büyük kitlelere en iyi ve kalite şekilde aktarılabilmesi adına zemin hazırlayan bir taban olmuştu. Yabancı kaynakları düzenli şekilde takip edip, yenilikleri araştırıp bunları insanlara aktarmak gerçekten keyif aldığım bir şey. Buna devam edebildiğim için de çok mutluyum açıkçası. 2010 yılında başlayan teknoloji editörlüğü kariyerim ise ülkenin en önemli teknoloji yayınlarında sürerken, bir yandan da hayranı olduğum teknolojileri üreten markaların operasyonel süreçlerini de öğrenmeye çalışıyordum. “Çünkü neden olmasın?” Bunu kendime söylerken asıl hayalim, bir gün bu markaların birinde önemli başarılara imza atmak ve kalıcı olmaktı. Bunu da 2018 yılında Huawei markasına dahil olarak başardım. İlk etapta ürün yönetimi, devamında perakende operasyonlarında Ülke Eğitim Yöneticisi, sonrasında Huawei için en ciddi operasyonlardan biri olan Ekosistem İş Geliştirme Yöneticisi olarak global düzeyde başarılar elde ettikten sonra 2021 yılının Aralık ayından itibaren Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği İş Grubu Kurumsal İletişim Müdürü ve Basın Sözcüsü olarak görev almaya başladım. Bu görev değişikliği, 2010 yılından bu yana gelen basın geçmişim ile çok efektif bir şekilde örtüştüğü için hem ilişki geliştirme hem de iletişim stratejileri anlamında son derece faydalı oldu.

Buraya kadar olan kısmı hızlıca anlattım ama aslında çocukluk hobimin profesyonel bir işe ve kariyere evrilmesi, benim için tarifsiz bir kazanım oldu diyebilirim. Hobimi iş hayatına dönüştürebilmek ise yaptığım işe çok daha motive olmamı sağlıyor. Hâlâ okuyorum, hâlâ yeni teknolojileri araştırıyorum. Rakip markalar neler yapıyor, ne gibi inovasyonları ürünlerine dahil ediyor, bunları hız kesmeden ve sıkılmadan takip edip, araştırıyorum. Aslında hobilerimden biriyle yaşamaya devam ediyorum diyebilirim. İş dışındaki yaşam ile iş hayatının da biraz iç içe geçtiği gerçeğini de unutmamak gerekiyor.

Bunun dışında ise gündelik hayatımı biraz daha anlatacak olursam; hayvansever biri olduğumu, evimde BamBam, Çakıl ve Pablo isimli 3 tane kedimin olduğunu, ailemle birlikte yaşayan Astro isimli bir köpeğimin olduğunu söyleyebilirim. Tabii evdekilerin dışında, sokak hayvanlarıyla da ciddi bir mesaim var. 7/24 su ve mama ihtiyaçlarını gideriyor, gerekli durumlarda tedavilerini de sağlamaya çalışıyorum. Bu, benim yapmaktan en çok keyif aldığım ve beni mutlu eden şeylerin başında geliyor. Sokak hayvanları biz olmadan yaz-kış demeden zorluklar çekiyor ve buna elimden geldiğince engel olmaya gayret ediyorum. Evdeki evcil hayvanlarım kadar değerliler benim için. Bu satırları okuyan herkesin de sokak hayvanlarına mama ve su yardımları yapmasını rica ediyorum.

İş dışındaki hayatımın bir diğer kısmında ise sıkı bir video oyun sevdalısıyım diyebilirim. Bu da çocukluk dönemime dayanan bir şey aslında. Kendimi bildim bileli oyun oynuyorum ve sanırım oynamaya da devam edeceğim. Oyun oynarken, özellikle hikâyesi, derinliği, bir teması olan oyunları tercih ediyorum. Bu sayede ilginç şeyler de öğrenip bunları insanlarla paylaşmayı seviyorum. Video oyun dünyasını doğru yorumlamak bu sektörden kişisel anlamda da bir şeyler kapabilmek anlamına geliyor benim için.

Müzik dinlemeyi çok seviyorum, 1999 yılından beri Türkçe Rap dinliyorum ve bu konuda kendimi bir misyoner olarak tanımlayabilirim. Lise çağlarımda hobi olarak yaptığım radyo programcılığı zamanlarımda tanıştığım bu müzik türü, hayatımın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Son yıllarda iyice kabul gören Türkçe Rap’in en eski dinleyicilerinden biri olmak ayrı bir zevk! Yeni nesil sanatçıların ise eskiyi mumla arattığını da görmek biraz üzücü…

Görsel ve işitsel sanatlara ilgim çocukluğuma dayanan bir geçmişe sahip. Küçükken kara kalem ile yaptığım çizimleri, bugün tabletler ile dijital ortamlarda yapıyorum. Fırsat ve motivasyon buldukça karikatür, graffiti gibi şeyler çiziyorum. Bu tür şeylerin mental olarak sağladığı rahatlama gerçekten çok önemli. İş stresi, gündelik hayat zorlukları arasında zaman yaratıp çizim yaptığım zaman kendimi her şeyden uzaklaşmış ve rahatlamış bir halde buluyorum aslında.  Bazen serbest çizimler, bazen tematik çizimler, bazen de bir kaynağa bakarak yaptığım çizimler hem hayal gücümü hem de motor becerilerimi canlı tutmama yardım oluyor. Buna ayırdığım veya ayırmaya çalıştığım zaman dilimi de çok daha kıymetli bir hale bürünüyor. 

Bütün bunları paylaşırken, görsel sanatlara da ne kadar odaklandığımı da gördüm aslında. Hobi olarak paylaşabileceğim şeylerden en keyiflisi ise fotoğraf çekmek. 35 mm filmler dönemlerine kadar uzanan bu yolculukta, fotoğraf çekim tekniklerini öğrenmek, deneme yanılma yapmak, bir şeyler öğrenmek son derece keyifli. Bu hobinin kişisel gelişim ve öğrenimime katkısına ek olarak yine kendimi dinleme, mental olarak rahatlama gibi detaylara da dokunuşları mevcut. Günümüzde mobil fotoğrafçılıkla bu iş biraz daha pratik hale gelmiş olsa da, tripod taşıma, profesyonel bir fotoğraf makinesi ile ortama uygun ayarları, objektifleri yorumlayıp tecrübe edinmenin yeri çok başka. 

Toparlayacak olursam; kendimi çok şanslı hissettiğimi ifade etmek istiyorum. Bu yaşıma kadar merak duyduğum, ilgimi çeken, öğrenmek ve kendimi geliştirmek istediğim konu ve konuların profesyonel hayatımı da şekillendirmesi son derece önemli. Bu durum hem gündelik hayatımın hem de iş hayatımın senkron ve motive şekilde ilerlemesini sağlıyor. Şu ana kadar çok sayıda üniversitede çok sayıda söyleşi de, kariyerimin ve kişisel zevklerim ve hobilerimle ne kadar örtüştüğünden bahsetme fırsatı buldum. İletmek istediğim mesaj herkes için uygun olur mu bilmiyorum ama kişisel ilgi alanlarının bir şekilde iş hayatına entegre olabileceği ihtimalini ceplerinde tutmaları yönünde. Şans, doğru zamanda doğru yerde olmak, kişisel ilgi alanlarını geçmişte bırakmamak, tavsiye edebileceğim en önemli şeylerin başında geliyor. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir