Geride Kalan Ülkeler değişimi yönetemezler

Son dönemde sıklıkla “Dördüncü Sanayi Devrimi” konuşuyoruz. Yeni teknolojilerin iş dünyasına entegre olmasıyla değişen iş yapma şekillerinden, dönüşen sektörlerden bahsediyoruz. Bu yeni döneme adaptasyon sadece işverenler için değil, hükümetler, toplumlar, kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları gibi pek çok farklı aktör için yepyeni bir bakış açısı gerektiriyor.

Dördüncü Sanayi Devrimi'ni yönlendiren belli başlı gelişen teknolojileri yapay zeka, robotik, nesnelerin interneti, büyük veri, artırılmış ve sanal gerçeklik, yeni materyaller, üç boyutlu yazıcılar, blokchain, nanoteknolojiler, biyoteknolojiler vs. gibi sıralayabiliriz.

Sanayisine bu yüksek teknolojileri entegre etmeyi başaran, hatta tüm bu teknolojileri üretme meziyetine sahip ülkeler yeni dönemde koşar adım ilerlerken, pek çok ülke henüz bu dönüşüme odaklanabilmiş değil.

Türkiye uzun dönemdir güçlü sanayisiyle dünyanın en güçlü 20 ekonomisinden biri olarak öne çıkıyor. Daha ileri adımlar atarak ilk 10’a da girmeyi hedefliyor ama o noktaya ulaşmak çok kolay değil. Hatta artık geriye düşme riskiyle de karşı karşıyayız.

Üretimde geleceğe hazırlık

Geçtiğimiz ay içinde Dünya Ekonomi Forumu, A.T. Kearney danışmanlık firmasıyla ortaklaşa hazırladığı bir rapor yayınladı. “Üretimde Geleceğe Hazırlık 2018” başlıklı rapor, dünya üretimin yüzde 96’sını temsil eden 100 ülkeye odaklanmış detaylı bir çalışma.

Rapor Dördüncü Endüstri Devriminin hemen başında, en gelişmiş ülkeler de dahil, aslında hiçbir ülkenin dönüşüme tamamen hazır olmadığını belirtiyor. Ancak yine de bu dönüşüme liderlik eden ülkelerle, geride kalma riski olan ülkeleri öne çıkarıyor.

Rapor üretimin yapısı ve onu yönlendiren faktörlere göre ülkeleri aldıkları puanlar çerçevesinde dört ana kategoriye ayırıyor.

Birinci kategori yeni endüstri devrinin henüz başında dönüşüme liderlik eden ülkeleri kapsıyor. Bu ülkeler güçlü bir üretim altyapısına sahip olmakla beraber, dönüşümü etkileyen faktörleri özümsemiş ve yıkıcı dönüşümlere karşı da güçlü bir ekonomik duruş sergiliyorlar. Bu kategoride Japonya, Çin, Güney Kore, Malezya, İsrail ve Singapur’la birlikte ABD, Kanada ve ayrıca Almanya, İngiltere, İspanya gibi pek çok gelişmiş Avrupa ülkesi yer alıyor.

Üçüncü kategoride Avustralya, Yeni Zelanda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi yüksek potansiyele sahip ülkeler sıralanıyor.

Dördüncü ve son kategoride ise daha yolun henüz başında, sanayisi zayıf ama gelişme ihtimali olan onlarca ülke yer alıyor.

Raporda bizi en çok ilgilendiren kısım ise Türkiye’nin de yer aldığı ikinci kategori. Bu kategori mirasçı ülkeler olarak tabir ediliyor. Hindistan, Meksika, Filipinler, Rusya, Tayland gibi ülkelerle birlikte yer aldığımız bu kategoridekiler için çanlar çalıyor demek yanlış olmaz. Bu sıralamadaki yerimizi iyi anlamamız çok önemli diye düşünüyorum.

Rapora göre Türkiye’nin de dahil olduğu bu ülkeler aslında birinci kategoridekiler gibi güçlü bir üretim altyapısına sahip olmakla beraber, bu yeni dönemde dönüşümü etkileyen faktörleri özümseyebilmiş değiller ve gelecek için risk taşıyorlar. Aslında amiyane tabirle bu ülkeler “cepten yiyorlar”.

Bu dönüşümü etkileyen faktörler neler dersek; “teknoloji ve inovasyon”, “beşeri sermaye”, “küresel ticaret ve yatırımlar”, “kurumsal yapılar”, “sürdürülebilir kaynaklar” gibi başlıklar öne çıkıyor. Rapor çok daha detaylı başlıklar ve detaylar içeriyor, isteyenler bu linkten raporu detaylıca inceleyebilirler.

Dönüşüme hazırlık şart

Yüksek teknolojilerin iş ve gündelik hayatımıza girmesiyle karşı karşıya olduğumuz fırsatlar ve riskler konusunda farkındalık sahibi olmamız, tarihte görülmemiş şekilde hızla yaşanan dönüşümlere karşı hazırlıklı olmamız şart.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına konuk olan Google CEO’su Sundar Pichai şöyle diyor; "Yapay zeka elektrikten, hatta ateşin bulunmasından çok daha önemli bir gelişme. Yapay zekadan çekinenleri de anlamak lazım. Ancak tarih gösteriyor ki geride kalan ülkeler, değişimi yönetemezler.”

“Yapay zeka” geleceğin elektriği olarak tabir edilen çok çok önemli bir teknoloji. Ama mesele sadece yapay zeka değil. Pichai’nin son cümlesi bence en önemli kısım. “Tarih gösteriyor ki geride kalan ülkeler, değişimi yönetemezler.” Teknoloji öyle hızlı gelişiyor ve sadece teknolojik veya ekonomik değil, toplumsal, sosyal, siyasal anlamda öyle gelişmelere gebe ki, dönüşüme hazırlıklı olan ülkelere müthiş avantajlar sağlarken, geride kalan ülkeleri iyice geriye itebilir. Önümüzdeki dönemde ülkeler ve toplumlar arasındaki makas giderek çok daha fazla açılabilir.

Dördüncü Sanayi Devrimine adım attığımız bu dönemin henüz başında aradaki farkı kapatmak ve değişimi yönetenler arasında olmak için hala zamanımız var. Fark açılmadan, artık kutuplaşmalardan, kargaşalardan, toplumun tüm kesimleri olarak uzlaşıp geleceğe yönelik güçlü adımlar atmamız gerekiyor.

Kaynak: https://www.cnnturk.com

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir