Geçmişten Günümüze Logonun Hikayesi

Logo tasarımı olarak düşündüğümüz şey, bireysel markaları temsil eden basit, ikonik resimler olarak genellikle modern bir fenomen olarak kabul ediliyor. Ancak logo o kadar da modern bir kavram değil. Çünkü insanlar, yüzlerce hatta binlerce yıldır amblemler ve imza işaretler kullanarak kendilerini tanımlıyor ve farklılaştırmaya çalışıyorlar. Aslında tarih boyunca sembolik tasarım çalışmalarının çoğu da kimliği veya bir olguyu görsel olarak iletmekle ilgilidir.Günümüzde daha güçlü ve etkili bir marka yaratmak için logo tasarlamayı düşünen herkese logo tarihi yazımız umarız ki rehberlik edebilir.

Logonun Antik Temelleri

MÖ 70.000 ile MÖ 7000 yılları arasında dünyanın her yerinden ilkel insanlar mağaralara hayvanlar çizerek, çizdiklerini boyayarak grafik sanatlarının temellerini atmışlardır. Tarihin bu uzak, ilkel alanlarında bile insanlar ve kültürler kendilerini ve fikirlerini semboller ve resimlerle temsil etmişlerdir. MÖ 8000 civarında Asur, Mısır, İran ve Sümer'deki insanlar estetik, etik, kültürel, sosyo-politik ve dini bilgileri ileten çömlekler yaratmışlardır. Hatta Mısırlılar, imgelerin sözcükleri veya sesleri temsil ettiği resmi bir yazı sistemi olan hiyeroglifleri geliştirmişlerdir. Hiyeroglifler resimleri ve heykelleri, belirli anlamlar taşıyan belirli sembolik imgeler ve renkler içermiştir.



Eski Mısırlılar, bugün birçok logo tasarımcısının yaptığı gibi tasarımlarında ızgara sistemi kullanmışlardır.

MÖ 2125 ile 1991 yılları arasında Mısır tasarımlarında ızgaralar ortaya çıkmıştır. Bu gelişme logo tasarımı için çok önemlidir çünkü sanatçıların oranlarını etkili bir şekilde korumasını sağlamıştır. Ayrıca ızgaralar aynı tasarımın tek tip bir yeniden üretimini garanti ettiği için de oldukça kullanışlı olmuştur.

Aynı zaman diliminde, Çin'de karakter biçimindeki hat sanatının kökleri gelişmiştir. Burada her kelimenin veya fikrin kendi sembolü oluşmuş ve bu temel daha sonra daha az görsel olan bütün dilleri bile, etkilemeyi başarmıştır.

Logo ve Ortaçağ Hanedanları

Zamanda ileriye doğru giderken Orta Çağ Avrupa'sına baktığımızda, iki farklı görsel dilin ortaya çıktığını görmekteyiz; hanedan armaları ve sembolik işaretler.




15. yüzyıl Alman arması

Hanedanlık armaları, tasarım öğelerine toplumsal anlam ve statü atama görevi görmekteydi. Belirli bir renk ve şekil kümesi, belirli bir soylu aileyi temsil ediyordu. Bu görüntüler, benzersiz bir arma oluşturmak için birleştirilirdi.

Başlangıçta amaç savaş sırasında dost ve düşman ordusunu tanımlamak olan bu semboller git gide hanedanlığı temsil eder olmuştu.

Aristokrasinin dışında, nüfusun çoğu okuma yazma bilmiyordu. Orta Çağ'da (MS 900 - 1300), nüfus büyümeye başladı ve giderek daha fazla insan şehirlere taşınmaya başladı. Toplum, kendi kendine yeten tarımsal yaşam tarzlarından daha uzmanlaşmış ve çeşitlendirilmiş ticarete geçiş yaptı. Bu, insanların ihtiyaç duydukları her şeyi yapamadıkları için daha fazla metalaşma anlamına geliyordu. Mağazalar, eczaneleri temsil eden ''+'' işareti gibi hangi mal veya hizmetleri sağladıklarını belirlemek için tabelalar asmaya başladı.

1389'da, İngiltere Kralı II. Richard, bira imal eden kuruluşların bir tabela asmasını gerektiren bir yasayı kabul etti. Bu, işletmelerin işaretlerine hanedan imgeleri ekleyerek kendilerini farklılaştırmasına yol açtı. Barlar The Green Dragon, Two Cocks gibi isimler aldı ve bu isimler görüntülere dönüştü. Ayrıca bu yasa aynı zamanda müşterilerin favori bira üreticilerine bir marka sadakati geliştirmesine izin verdi.

Kağıt ve Tekstil Teknolojisinin Gelişimi

15.yüzyıldan matbaacıların markaları

Orta Çağdan çok önce MS 105 yılına gelindiğinde Çin'de kağıt yapım endüstrisi başlamış yaklaşık MS 610 yılına kadar da Japonya'ya yayılmıştı. Ancak kağıdın Avrupa ile tanışması bir hayli geç oldu. Kağıt ilk olarak Arap tüccarlar tarafından Avrupa'ya ithal edildikten sonra İtalya'da ilk kez MS 1276'da yapılmaya ve sonunda da İngiltere'de yaklaşık MS 1495'te yapılmaya başlandı.

Johannes Gutenberg 1440 yılında matbaayı icat ettiğinde basılı materyallerin, kitapların üretiminin çok daha yaygın hale gelmesini sağladı. Aynı zamanda kitapların matbaacıları çalışmalarının mülkiyetini talep etmeye çalışması modern logo tasarımına zemin hazırladı. 15.yüzyılın sonlarında, çeşitli matbaacılar çalışmalarını tanımlamak için logolar kullanmaya başlar oldu..

Amerikan gazete ilanı.

Baskı yapılması öğrenildikten sonra daha çok üretim yapılmaya başlandı ve 1600'lerin ortasında düzenli tirajlı ilk basılı gazete çıktı. Sonrasında gazeteler hızla popülerlik kazandı ve gazeteleri reklamlar finanse etmeye başladı. Baskı, işletmelere kendilerini rakiplerinden ayırmaları için yeni nedenler verdi; işletmeler herhangi bir eski ayakkabıcının değil ayakkabı dükkanlarının reklamını yapmaya başladılar.

Sanayileşme ve Reklamcılık ile Markalaşmanın Başlangıcı

Sanayi devrimi dendiğinde çoğu insan için akla gelen ilk şey buharlı makineler, devasa fabrikalardır. Ancak bu, 18 ve 19. yüzyıllarda gelişen tek teknoloji türü değildi. 1800'lü yıllarda, matbaanın buharla çalışır hale gelmesiyle birlikte geçirdiği yapısal değişiklikler baskı malzemelerin seri üretimini sağlandı. İlk kez toplu olarak renkli baskıya izin veren kromolitografi 1840 yılında ABD'ye geldi ve renkli baskılı etiketler, reklamlar ve posterler üretilmeye başlandı.

Ayrıca Sanayi Devrimi ile orta sınıf kavramı ortaya çıktı. İlk defa toplumun üst kademelerinde yer almayan insanlar da harcanabilir gelir elde etmeye başladı. Orta sınıfın çıkışı perakende ve şehir merkezlerinde bir artışa yol açtı ve doğal olarak, yeni kurulan işletmeler büyüdükçe markalaşmayı beraberinde getirdi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı logoh3-1.jpg

Modern logo tasarım çağını başlatan Frank Mason Robinson, 1885 yılında Coca-Cola logosunu tasarladı. Tıpkı bugün işe gidip gelenlerin bir Starbucks logosu araması gibi, o zamanlarda insanlar işe gidip gelirken Coca-Cola logosu aramaya başladılar. Günümüzde ise o zamanlarda alışılmamış bir şey olduğu ve ilk modern logo tasarımlarından biri olduğu için Coca-Cola’nın logosu dünyanın en tanınmış markaları arasında yer almaktadır.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı logoh4-1.png

1910 ile 1913 arasında, ticari logolar ABD ve Avrupa'da yaygınlaştı. 1914'te Pierre de Coubertin olimpiyat bayrağını tasarladığında logolar artık ticari pazarın ötesine geçmişti. Çoğu ticaret biçiminden önce gelen ancak kimliğe ve kültürel iletişime geri dönen logonun köklerine olan bu dönüş, logoların yalnızca ticari markalar olmayıp daha derin kültürel öneme sahip olduğu gerçeğini vurguladı. Yeni nesil tüketiciler için bu durumu, kendilerini ortak yolla logolar hakkında düşünürken buldukları ilk zamanlardan biri olarak kabul edebiliriz.

Yaratıcı ve Düşünceli Logo Tasarımı Dönemi

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı logoh5-406x1024.jpg

1956'da Paul Rand, insan gözü ve arı içeren ikonik, resimsel IBM logosunu tasarladı. Çoğu logo tarihçisi bu logoyu tasarım tarihinde bir dönüm noktası olarak görmektedir.

İster ikonik bir görüntü isterse daha büyük bir trend olsun 1950'ler logoları çevreleyen düşüncede büyük bir değişikliğe işaret etti. Şirketler, sembollerin ne kadar etkili olabileceğini fark ettikçe, insanlar tanımlama amacıyla basit faydacı logolar oluşturmaktan uzaklaşmaya başladılar ve işletmelerini bilinçli olarak markalaştırmak için çok fazla düşünerek yeni logolar oluşturmaya başladılar.

1960'ların başlarında, Londra'da grafik tasarım ve sanat yönetmeni olan çeşitli düşünce liderleri, bu yeni ve bir anlam ifade eden logo tasarımları dalgasını sürdürmek ve geliştirmek için iş birliği yapmaya karar verdiler. 1962'de D&AD, yani Design and Art Direction'ı kurdular. Organizasyonun amacı, reklam ve tasarımda mükemmelliğin teşvik edilmesi olduğu belirtildi. Ayrıca 1962 ile 1964 arasında Charles Csuri ve A.Michael Noll, logo tasarımında yaklaşan değişikliklerin sinyalini veren ilk bilgisayar tabanlı tasarımları yarattı.

1977 yılında Milton Glaser'ın New York Eyalet Ticaret Bakanlığı'na bir pazarlama kampanyası için şu an bir klasik haline gelen ''I heart NY'' piktogramını tasarladı. Bu o dönem için devrim niteliğindeydi. Yine yıl boyunca Leo R. Schwartz tarafından, ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), isteği üzerine Asclepius çubuğuna yerleştirilmiş altı köşeli mavi yıldız Star of Life logosunu tasarlandı. Logo sonradan Amerika'da her ambulansta veya diğer acil yardım (EMS) araçlarında kullanılmaya başlandı.

20.yüzyılın son yarısına gelindiğinde logo, işletmeler için artık bir zorunluluk haline geldi. Müşterilerinin onları hatırlaması için çoğu marka benzersiz, basit ve temiz logolar çıkarttı.

Dijitalleşme İle Daha Uyarlanabilir ve Stilize Edilebilir Logolar

1970'lerde, bilgisayarla üretilen görüntü (CGI) ve bilgisayar destekli çizim (CAD) teknolojileri geliştirildi. 1990'lara gelindiğinde ise kişisel bilgisayarın yaygınlaştı. 2000'li yılların başında Adobe, InDesign ve Photoshop gibi programlar çıkara sofistike dijital grafik tasarım yapabilmenin önü açıldı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı logoh8.jpg

Toplum dijital çağla değişmeye başladı; İnsanlar ekrana kitlenmeye ve medyayı gittikçe daha fazla tüketmeye başladı. Tasarımcılar ve markalar logolarıyla yaratıcı işler çıkartmaya başladı. Örneğin 1980'lerde MTV ortaya çıktı ve temel bir logo belirleyerek onu sürekli bulunduğu on yıla ayak uydurarak geliştirdi. Markayı tanımlayan da aslında bu dinamizmiydi. Logo canlandırıldıkça, patladıkça, parçalandıkça ve başka türlü değişmeye devam ettikçe MTV marka mesajını güçlendirdi. Dijital ekranlardan önce bu manipülasyon pek de mümkün olamazdı.

İnternetin ilk günlerinde tasarımcılar, ekrandaki şeyleri ekran dışı şeyler gibi göstererek insanların yeni teknolojiye uyum sağlamasına yardımcı olmaya çalıştı. Skeuomorphism olarak bilinen bu kullanım, degradeler, gölgeler ve derinlik getirmek için suni ahşap ve metalik dokularda kendini gösterdi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı logoh9.png

2000'lerin başında Web 2.0'ın yükselişiyle beraberinde birçok şey değişti. Bu terim, genel olarak web sitelerinin nasıl geliştirildiği ve kullandıkları teknolojilerdeki bir değişikliği ifade ederken, aynı zamanda görsel bir hareket haline geldi. Web 2.0 logosu her yerde belirir oldu.

Dünya dijital teknolojilerle daha da rahat hale geldikçe, 2D bir dünyada 3D bir alanı taklit etmek artık gerekli değildi. Minimalizm ve düz tasarım moda olmaya başladı. İlk bakışta tasarımda geriye doğru bir adım gibi görülse de bu stil çok tutuldu. Çünkü minimalist logoların ve düz logo tasarımının gerçekten başardığı şey, daha net, daha temiz, daha modern bir his ve iletilen şeyin özüne minimum dikkat dağıtmak olduğu ortaya çıktı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı logoh10.jpg

2010'lara geldiğimizde ise logonun tarihi geçmişinin bize öğrettiği en önemli şey, markaların logolarında uyarlanabilirliği benimsemeleri gerektiğidir. Artık bir logonun bir versiyonunun 20-30 yıl yaşadığı günler geride kalmıştır. Büyük markalar bile güncel kalmak için logolarını düzenli olarak güncellemeleri gerektiği gerçeğini benimsemiştir. Markalar düzenli aralıklarla logolarını daha modern ve güncel hale getirmeye başlamışlardır. Ancak bu tam bir revizyon yapmak değildir, daha ziyade logoyu güncel tutmak için ince stil değişiklikleri yapmak anlamına gelir.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir