TV, radyo gibi mecralarla birlikte mobil mecraların da
pazarlama iletişiminde kullanılmaya başlanması, pazarlamacıları hangi kanalın nasıl daha efektif kullanılabileceği konusunda düşündürmeye yöneltti. Mobil reklamların mı yoksa TV reklamlarının mı daha efektif olduğu hala tartışma konusu. Yapılan çok sayıda araştırma olsa da, çok da yeterli olduğu söylenemez. Çünkü,
geleneksel pazarlama araştırmaları ile elde edilen sonuçlar, kişilerin çoğunlukla sözel ifadeleri ile elde edilmiş sonuçlar olduğundan her zaman gerçeği yansıtmayabiliyor. Dolayısıyla, kişilerin sözel olarak ifade etmedikleri düşüncelerini ve bilinçdışı tepkilerini ortaya çıkaran bir araştırmayla, kişilerin sözel ifadelerinin birlikte değerlendirilmesi en sağlıklı sonuca ulaştırabilir.
Facebook bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde kullanıcıların kanal deneyimlerini ölçümleyebilmek için dünyanın en büyük nöropazarlama şirketlerinden biri olan SalesBrain ile bir çalışma yürüttü. Çalışma kullanıcıların deneyimlerini ve ekranla olan etkileşimini anlamayı hedefliyordu.
Araştırmaya katılanlar iki farklı gruba ayrılarak 30-120 sn. aralığında olan bir dizi reklama maruz bırakıldı. İlk gruba reklamlar önce TV’den sonra akıllı telefonlardan, ikinci gruba ise aynı reklamlar önce akıllı telefonlarda sonra TV’de izletildi. Araştırmada dikkat, duygusal etki, akılda kalıcılık, bilişsel zorlanma gibi faktörlerle, katılımcıların zihinlerinin TV ve mobil reklamlara nasıl tepki verdiği ölçümlendi. Böylece kullanıcıların ekran etkileşimi ve deneyimleriyle ilgili bazı çıktılar elde edildi.
Bu çıktılardan biri, televizyonların her ne kadar popülerliğini korusa da aslında kullanıcıların akıllı telefonlarda gördüklerini daha dikkatli ve daha pozitif duygularla izlediği oldu. Araştırmayı yürüten SalesBrain’in kurucularından Christophe Morin’in söylediğine göre, TV ekranları mobil ekrana göre oldukça büyük. Bu nedenle beklenen, TV ekranlarının daha etkili olmasıydı. Ancak, TV reklamları izlerken insanlar daha büyük bir ekrandan daha çok uyarana maruz kalıyorlar. Bu uyaranların çokluğu da beynin bilgiyi işlemesi için daha çok efor sarf etmesine sebep oluyor. Dolayısıyla insanların dikkatleri dağılabiliyor. Halbuki,
akıllı telefonlar beyin için daha az enerji gerektirdiğinden daha iyi bir deneyim sunabiliyor. Bu nedenle, akıllı telefonlarda gösterilen reklamların yarattığı dikkat ve pozitif duygu etkisi TV’ye göre çok daha yüksek oluyor.*
İnsan beyninin belli bir an itibariyle zihnine yüklenmekte olan algı miktarı “bilişsel yük” olarak adlandırılıyor. Akademik araştırmalara göre, bilişsel yük aynı zamanda beynin uzun-kısa dönem hafızasını etkiliyor. Bilişsel yükün fazla olması mesajın hatırlanmasını olumsuz yönde etkiliyor. Çünkü, beyin çok fazla uyaranla karşılaştığında bazılarını göz ardı edebiliyor. Bu nöropazarlama araştırmasından elde edilen bulgulara göre,
TV izlerken insanlar daha fazla bilişsel yüke maruz kalıyorlar. Dolayısıyla izlenen reklamların hatırlanması güç olabiliyor.
Bunun dışında, ekrana olan uzaklık da dikkati etkileyebiliyor. Cep telefonuna yakınlık oranımızla TV’ye yakınlığımız bir değil. Yakın olan cihaza daha fazla dikkatimizi veriyoruz. Hatta, elinde kişisel cep telefonu ile bir şey izlemek insanların izlediği şeye daha odaklanmasını ve içerikle daha çok etkileşmesini sağlayabiliyor.
Araştırma ile ilgili detaylı raporu
buradan inceleyebilirsiniz. Çıkan sonuçlara bakılacak olursa mobilin yükselişi ve değişen kullanıcı davranışları ile birlikte, önümüzdeki yıllarda markaların mobile daha fazla yatırım yapmaları kaçınılmaz olacaktır.