Şu anda tüm dünya olarak sosyal alışkanlıklarımızı tamamen değiştiren bir süreçten geçiyoruz. ThinkAloud Research Covid-19'dan sonra sosyal yaşamın nasıl olacağını, bizi nelerin beklediğini ve halkın konu ile ilgili düşüncelerini araştırdı.
Değişim Rüzgarı: Corona'dan Sonra Hayat...
Yaşadığımız sıkıntılı dönem içerisinde her
birimiz Corona’nın hayatımıza yansımalarını izledik ve deneyimledik. Ancak,
insanı en çok korkutan şey, belirsizliktir. Sürecin ne zaman biteceği, bittikten sonra neler yaşayacağımız…
İnsan beyni temel modelleri sonsuz şekillerde
bükebilir, bildiklerini başkalaştırabilir. Yokluk, eve kapanma, kısıtlanma,
evden çalışma süreçleri pek çok yaş grubu için daha önce deneyimlemediği ve
sonrasında yaşama ne gibi etkileri olacağını bilmediği bir süreçtir.
İnsan zihni tek başına, anı veya duyumlardan oluşan ve fikirsel eşlemelerin sınırsızca gerçekleşebildiği devasa bir ormana benzer. Bu orman daha önce keşfedilmemiş bilgiler ve deneyimlerle harmanlandığında ortaya BİLİNMEZLİK VE KORKU çıkmaktadır.
Tüketici bugün kendisini tıpkı Alberto Giacometti’nin, City Square/ Piazza çalışmalarındaki gibi ayrı, bireysel, içe kapanık ve yabancılaşmış hissettiklerini gösterse de, Corona’nın kontrol altına alınacağı ve hayatın nispeten normale döneceği süreçte en azından belli bir süre, “KONTROLLÜ BİRLİKTELİKLERE” yöneleceğini göstermektedir.
Değişen Alışveriş Alışkanlıkları
Daha kontrollü ve ihtiyaç harici alışveriş yapmamaya özen gösteren katılımcılar %40 civarındayken, bu süreçte online alışveriş ile tanışanların oranı %18’dir. Bu %18’lik grup, online ev alışverişinin sağladığı avantajlar ve olumlu deneyimler nedeniyle Corona sonraki süreçte de online alışverişe devam etmeyi düşündüklerini belirtmişlerdir.
Ancak mahalli marketlerinden vazgeçmek
istemeyen %20’lik bir grup da mevcuttur. Corona süreci başladıktan sonra kimi
online satış sitelerindeki fahiş fiyatların gündeme gelmesi nedeniyle tepki
gösteren ve bu kanallara güveni düşen tüketiciler yine mahalle marketleri
üzerinden alışverişlerine devam edeceklerini belirtmişlerdir.
Corona sürecinde fonksiyonel faydaları ve tedarik güçleri ile beğenilen markalar: Eyüp Sabri Tuncer, Domestos ve Boğaziçi Kolonya markaları olurken; hızlı aksiyon alması, farklı tedarik kanalları kullanması, tüketici ile sade, ulaşılabilir, hızlı bir alışveriş dengesi kurması sayesinde Migros en beğenilen markalar arasında sayılmıştır.
Öncelik Corona sürecinin ne zaman biteceğini
öngörmekle başlıyor. Sonrasında yaşanan deneyimler, değişen alışkanlıklarla
harmanlanıyor, ortaya değişen tüketici ve buna bağlı öngörülen planlar ortaya
konuyor.
Neler dinledik, neler anladık:
- Tüketicilerin %70’i,Corona
riskinin 3 ay içerisinde ortadan kalkacağına ve 6 ayın sonunda hayatın yeni bir
rutin içerisinde devam edeceğine inanıyor. Ancak; artık hayatın güllük
gülistanlık olmadığını, bir anda her şeyin alaşağı olabileceğini deneyimleyen
tüketiciler, yaşamlarına kontrollü bir sosyallik getirmekten yanalar.
- Sevdiklerine, sağlıklarına ve
kişisel duruşlarına daha fazla önem vermek
- Önceliklerini çekirdek ailelerinin
konforu ve refahı üzerinden sürdürmek
- Doğa ile daha barışık yaşamak
istemek
Doğa ile ters düşmenin, doğanın kırmızı
çizgilerine saygısızlık etmenin insan yaşamına negatif etkileri olduğunu
düşünmeye başlayan katılımcılar, sağlık, sadeleşme ve sosyal sorumluluk
konularında daha fazla hassas olmaya başladıklarını belirtmişlerdir.
Güvenli alanlarını kaybettiklerini düşünen
katılımcılar, yeniden kontrolü ellerine almayı, yeni bir konfor alanı
oluşturmak istediklerini, “güven duygusunun” hem resmi
kurumlar, hem çalıştıkları firmalar, hem de markalar nezdinde yeniden
tanımlanması gerektiğini düşünmektedirler.
Corona sürecinde atılan adımların, alınan
kararların, devlet kurumları nezdinde nispeten başarısız yönetildiğini düşünen
katılımcılar, zamanında önlemlerin alınmadığını, post-truth yaklaşımların bugünün
kaosuna neden olduğunu düşünmektedir. Uzun süredir farklı krizlerin yaşandığı
ülkemizde, “Aslında internet alt
yapılarından, devlet kurumlarına, sağlık politikalarından, eğitime kadar pek çok
alandaki üstü örtülen eksikliklerin gün yüzüne çıktığı hissi” ağır
basmaktadır.
Daha fazla bilimsel veri ile iletişim
kurulmasını isteyen katılımcılar, geçmişe nazaran ruhani hassasiyetlerinin
arttığını, bilgi/kontrol/süreç yönetimi için bilime, belirsizliğin bitmesi için
ruhani dünyaya sığındıklarını belirtmişlerdir.
“Özgürlüğün”en özlenen
kavramlardan bir tanesi olarak araştırmada karşımıza çıkması şaşırtıcı
değildir. Sosyal izolasyonun devam ettiği süreçte katılımcılar en çok “gönüllerince
karar vermek ve hayata geçirmek” noktalarında yaşamışlardır.
Ancak yine de Corona sonrası dönemde en az 3
aylık süreçte temkinli olacaklarını belirttikleri alanlar şunlardır,
- Kalabalık ortamlarda bulunmak
- Hastanelere gitmek
- Yurtdışı seyahatlerini sınırlamak
- Toplu taşıma kullanmak
- Cafe ve restoran ziyaretlerinde sosyal izolasyonun da etkisi ile katılımcıların daha az tedirgin olduğu gözlemlenmiştir.
Gelecek Beklentileri ve Atılması Gereken Adımlar Nelerdir?
- Uzun vadeli risk planlaması
yapılmış bir kamusal yönetim beklentisi mevcuttur.
- İş yaşamından sosyal hayata kadar
katı kuralların değil, esnek ve hızlı adapte olan iş süreçlerinin planlanması
ve bundan sonra değişime açık IK süreçleri ile iş hayatının harmanlanması
beklenmektedir.
- Sistem yöneticilerinden,
işverenlere, kamu kurumlarından firmalara kadar “insanı merkeze alan” ve “birlik
duygusundan uzaklaşılmayan” bir yönetim bakış açısı yerleşmesi
gerektiği vurgulanmıştır.
- Bu da tüm kurumların, “son
nokta yanılsamasından çıkıp”, “asla olmaz” dedikleri kurallarını
gelecek dönemde esnetmeleri gerektiğinin, aksi halde çalışanların
memnuniyetsizlik ve sadakat süreçlerinde sorun yaşanacağını göstermektedir.
- Toplumsal anlamda baş kaldırıların
olmaması adına daha planlı, her türlü krize duyarlı ve esnek çalışan yapıların,
bölgesel kriz masalarının, hızla aksiyon alabilecek, çekirdek mahalli grupların
ortaya çıkarılması gerektiğini göstermektedir. ( Şişli Belediyesi’nin,
CoronaBusters operasyonu başarılı bir örnektir.)
- Krizi fırsatçı bir bakış açısı ile
değil, “sorunu birlikte aşmak, birlikte kolaylaştırmak” mantığı ile
sürdüren markalar, tüketicilerin kalbinde daha büyük bir yer edinecektir.
- Giyim sektörü, yaz dönemi
öncesinde de dijital kanal kullanımı, sosyal medya kullanımları, online satış
kanallarında bugünden atacakları adımların geri dönüşünü Corona biter bitmez
yaşayacak ve beklediklerinden daha hızlı bir sezon yaşayacak gibi
görünmektedirler.
- Sosyal sorumluluk, kişisel
farkındalık, doğa ve sürdürülebilir yaşam mesajlarını, marka özleri ile
harmanlayıp, mesajlarını sadece fonksiyonel fayda olarak vermeyen markalar,
Corona sonrası süreçte başarılı bir satış grafiği yaşayacak gibi görünmektedir.
- Yeni jenerasyon toplumdan aldığını
topluma veren markalara güveniyor, güvenin sarsıldığı bu dönemde bu mesajları
zamanında veren ve bundan sonra sürdürülebilir KSS çalışmaları ile halkın
yanında olan markalar, tüketici ile bağını güçlendirecektir.
Araştırma Künyesi: ThinkAloud Research, İstanbul, İzmir, Ankara, 1132 kişi, ABC1C2D SES, 18-61 yaş arası Erkek ve Kadınlarla görüşülmüştür. Katılımcıların %50’si üniversite mezunudur. %77’si 25-45 yaş arasındadır. (www.thinkaloudresearch.com)