Adem Çetmen: Balık tutmak ve drag yarışları benim için adeta bir terapi

Rutin işlere bağlı kalmadan hobilerinin peşinden giden sektörün değerli isimlerini ağırladığımız Mesai Dışı serimizin yeni konuğu Bambi Yatak Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adem Çetmen...

"İş hayatında başarılı olmanın en önemli anahtarlarından birinin insanın iş hayatı ile özel yaşamı arasında denge kurması olduğuna inanıyorum." diyen Bambi Yatak Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adem Çetmen’in hayatında balık tutmak ve drag yarışları büyük bir yer tutuyor.

Balık tutmak ve drag yarışları benim için adeta bir terapi

İş elbette hem kariyer hem de kişisel hedeflerimizi gerçekleştirmemiz için önemli bir kulvar. Ancak iş dışı her faaliyetlerin, zihinsel ve fiziksel olarak bizi geliştiren ayrı bir dünya olduğuna inanıyorum. Bu dünyada var oluşumuzu bir üst aşamaya taşımadan iş hayatında başarıyı yükseltemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu nedenle mutlaka iş dışında da kendimizi mutlu ve enerjik hissettiren bir alan açmamız lazım.

Gün içindeki yoğun tempom, uzun süren toplantılar ve iş seyahatleri nedeniyle hafta içi aileme kısıtlı bir zaman ayırmak durumunda kalıyorum. Ama hafta sonları bunu telafi etmeye çalışarak mümkün olduğunca ailemle birlikte olmaya gayret ediyor, çocuklarıma ve eşime vakit ayırıyorum. Onlarla bir arada olmak, paylaşımlarda bulunmak büyük bir mutluluk benim için. Bunun yanı sıra hobilerim ve hobilerim için zaman ayırabilmek de benim için son derece kıymetli. Bu açıdan bakarsak iki tutkum var: Balık tutmak ve drag yarışları.

Balık tutma iş yaşamı dışında en çok zaman ayırdığım hobim. Balık tutmak benim için zihni dinlendiren bir terapi gibi adeta. Araba yarışlarına olan merakımdan kaynaklı olduğunu düşündüğüm Drag ve pist yarışları ise ayrı bir keyif ve heyecan alanı benim için. 

Yakaladığım en büyük balık 12 kg’lık bir granyözdü 
İzmir’de yaşadığım için küçük yaşlardan bu yana balık tutmaya merakım var. O zamandan bu yana hiç aksatmadığım ve iş dışındaki zamanlarda beni stresten uzaklaştıran bir aktivite olmuştur hep. Nitekim İzmir ve çevresi de balık tutmak için oldukça fazla meraya sahip. Mevsimine ve balık çeşitliliğine göre hatta kimi zaman hava durumuna göre yerimizi belirliyoruz. Hazırlıklarımızı yapıp tekne ile avlanacağımız alana gidiyoruz. Bu konuda meraklı bir arkadaş ekibimiz var. Eskiden daha sık gitme şansım oluyordu fakat son yıllarda artan iş yoğunluğundan dolayı iki üç ayda bir hafta sonu balık avlamaya ancak çıkabiliyorum.

Olta balıkçılığı yapıyorum ve bugüne kadar çok farklı türde balık tuttum. Yakaladığım en büyük balık ise 12 kg’lık bir granyözdü. Bir ara zıpkınla da ava çıktım. Ama zıpkınla balık tutmak olta ile balık yakalamak gibi değil. Olta ile balık tutmanın keyfi bir başka. Sabırla beklemek, balığın oltaya takıldığı zaman onun nasıl bir balık olduğunu, büyüklüğünü ve hatta cinsini tahmin etmeye çalışmak farklı bir deneyim aslında. Oltayı nasıl çekeceğine, oltanın ucundaki balığa göre doğru karar vermek önemli. Yanlış bir hareket balığı kaçırmaya sebep olabilir. Bu açıdan bakılınca iş yaşamı ile paralellik gösteren yanları da var. Strateji balık tutmakta da önemli.

20 yılı aşkın süredir ilgilendiğim drag yarışı alanında rekorum var 
Balık tutmanın yanında 20 yılı aşkın süredir drag yarışı ile ilgileniyorum ve bu alanda rekorum da var üstelik. Drag yarışlarının bir diğer adı da kalkış yarışları. Tek seferde aynı çizgide yan yana duran iki aracın asfalt zemin üzerinde kalkış gerçekleştirdiği, bitiş çizgisini ilk geçenin kazandığı yarış türü drag. Otomobilin patinaja düşmemesi, vites geçişlerinin düzgün ve kayıpsız gerçekleştirilmesi de işin ince noktalarını oluşturuyor. Çoğunlukla motosiklet ya da otomobillerin yarışıdır. 2002 yılında ilk resmi yarışlara katılma şansını yakaladım. Türkiye rekorunu 8,956 saniyeye çektim. Dikkat ve çeviklik gerektiren bir spor olmasından dolayı kendimi geliştirmemi ve farklı yeteneklerimi de öne çıkarmamı sağladı. Çok yoğun bir konsantrasyon istiyor. Şimdi yeni bir rekor denemesi için çalışıyorum. 

Hobilerimin bende yarattığı etkiler; çeviklik, hız ve esneklik 
İş hayatında başarılı olmanın en önemli anahtarlarından birinin insanın iş hayatı ile özel yaşamı arasında denge kurması olduğuna inanıyorum. Herkesin hayatında kendisini mutlu ve enerjik hissettirecek bir alan oluşturması gerekiyor bence. Burada tek amaç balık tutmak değil esasında. Biraz hava değişimi ve beraberinde ise bir süre iş ortamından uzaklaşıp stresten arınmak. Ayrıca enerji depolamak, zihin açmak ve en önemlisi de arkadaşlarımla güzel vakit geçirip ortak bir şeyler paylaşmak. Oltayı suya bıraktığım zaman bir anda dünya ile ilişkim kesiliyor. O anki tüm sorunlarımı da suya bırakıyormuşum hissini yaşayıp zihnimi boşaltıyorum. Bu nedenle balık tutmak benim için aslında bir terapi şekli.

Drag yarışlarında ise kontrolün hep yüksek, tepkilerin hızlı ve çevik, konsantrasyonun ise tam olması gerekiyor. Bunun için de yarışçının öncesinde kendini psikolojik olarak yarışa hazırlaması, ciddi bir çalışma yapması gerekirken, aracını da bu kanatsız uçuşa hazırlaması için zaman harcaması önem taşıyor. 

 

Aslında yeni nesil liderlerin kesinlikle sahip olması gereken en önemli özellik çeviklik. Ekiplerinize görev verdiğinizde onların esnek ve hızlı olması için sizin de onlara aynı şekilde örnek olmanız gerekir. Hobilerimin bende yarattığı etkiler ışığında değerlendirecek olursam, çeviklik, hız ve esneklik bana en önemli katkıları diye düşünüyorum. Bunların bende yarattığı olumlu değişimlerin çalışma arkadaşlarıma yansımasıyla firma içindeki uyumun da çok daha sağlıklı olduğunu gözlemliyorum.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir