2025’te kültürün “kalıcılık ve marka ömrünü uzatma” gücünden beslenmeye devam edeceğiz

Sobraz Kurucu ve Chief Story Officer'ı Soydan Canbaz ile 2024 yılını, 2025 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.

Sobraz Kurucu ve Chief Story Officer'ı Soydan Canbaz: "Trendlerin görünürlük, etkileşim ve “yeni olanın nabzını tutma” fırsatı verdiğini kabul etmekle birlikte daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum." Sobraz Kurucu ve Chief Story Officer'ı Soydan Canbaz ile 2024 yılını, 2025 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.

Hepimiz her sabah aynı gezegende ve coğrafyada uyanıyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanların sıradışılığını birbirimize anlatmak konusunda artık iyi bir noktaya ulaştık. 2024’te ortak yaşantılarımız adına duymadığınız bir şey söylemek güç olduğu için kendi deneyimlerimizi paylaşmak üzere devam ediyorum.

Belirsizliği ve sürekli değişimi bir çeşit stres / tehlike hali olarak tanımlayacaksak ajans olarak biz de bu durumlara karşı çok insani bir yerden “savaş, don, kaç ve memnun et” reflekslerimizi bolca kullandık. 2024’ü geride bırakırken kullandığımız temel yetkinliğin esneklik ve adaptasyon olduğunu düşünüyorum. Kültürü ve kültürel empatiyi rehber alarak oluşturduğumuz hikayeler 2024’te de rekabetçi olmamızı sağladı. Bağımsız ajanslar için rekabetçiliğin her zamankinden daha kritik olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. 10 yılı geride bıraktığımız bu süreçte ajansın yeni kültürel kodlara göre dönüşümünü de önceliklendirdiğimiz bir yıldı. “Ne yapıyoruz ne yapmak istiyoruz, nasıl çalışmak istiyoruz, kimlerle çalışmak istiyoruz, nasıl daha verimli ve karlı olabiliriz, nasıl daha iyi hissedebiliriz” gibi sorular rutin tartışmalar haline geldi, zira içinde bulunduğumuz dönem bu anlamda yeni cevaplar için zorlayan bir dönem. Şirket kültürü açısından baktığımda, 2024’ü de “ajansın bizden bağımsız bir yapı olmadığını Sobraz dediğimiz şeyin hepimize verilen bir takma isim olduğu” bilinciyle yaşadık. Bunun yarattığı duygunun bize ve dolayısıyla Sobraz’a da iyi geldiğini düşünüyorum. Bağımsız yerel ajansları tercih eden tüm markalara ve hikayelerini anlatmamıza fırsat veren markalarımıza çokça sevgiler.

Pazarlamacılar olarak hepimiz, bir noktada “sadece” trendleri takip etme “tuzağına” düştük. Trendlerin görünürlük, etkileşim ve “yeni olanın nabzını tutma” fırsatı verdiğini kabul etmekle birlikte daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. 2025’e adım atarken, her alanda hızla gelişen olasılıklar, kültürel parçalanmalar ve küresel belirsizliklerle tanımlanan benzeri görülmemiş zamanlarla karşı karşıyayız. (Yine :)) Bu ortamda kazandıran formülün trendleri takip etmekle değil, kültürü anlamak ve ona uyum sağlamakla mümkün olacağına inanıyoruz. Çünkü trendlerin değişken ve geçici olduğu kültürünse trendlerin yeşerdiği toprak olduğu görüşündeyiz.  Dolayısıyla markalara güne ait kalabilmeleri için trendlerle ilgili olan “ne” sorusuna odaklanmaktan çok “neden” ve “nasıl” ile ilgili olan kültüre odaklanmalarını öneriyoruz. 

Sobraz olarak 2025’te de kültürün “bağlam ve bağlantı yaratma”, “kalıcılık ve marka ömrünü uzatma” gücünden beslenmeye devam edeceğiz. Kendimizi trendlere kaptırmadan önce bir adım geri atıp “yüzeyin altında hangi kültürel değişimler var? Markamız bu konuşmalara anlamlı bir şekilde nasıl katkıda bulunabilir?” sorularını sormaya devam edeceğiz. Trendleri fark edilmek için kültürel empatiyi ise zamanın ruhuna uygunluk ve bağ kurulabilirlik için kullanacağız. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir