2024 yılı küresel ve yerel ölçekte jeopolitik ve ekonomik sorunların yarattığı belirsizlikler nedeniyle iletişim sektörü için zorlu bir yıl oldu.
Küresel çapta belirsizliğin, olağandışı çevre olaylarının, siber risklerin, sosyo-ekonomik dalgalanmaların yaşandığı böylesi istisnai bir dönemde iletişimin “rejeneratif gücü” olduğu yadsınamaz. Bu zorlu ortamda iletişimciler olarak markalarımızı yönlendirmekte önemli roller üstlendik. Yıl boyunca dünya gündeminin ve etkilerinin takibi, risklerin tespiti ve buna yönelik doğru aksiyonların alınması yönünde çok mesai harcadık.
Her ne kadar dijital ve sosyal medyanın çevremizi sardığı, her şeyin anında ve birçok kanaldan kitlelere ulaştığı bir dünyada yaşıyor olsak da güvene, şeffaflığa, samimiyete, gerçeklik ve özgünlüğe -belki de hiç olmadığı kadar- ihtiyaç duyar hale geldik. Hem iç hem de dış iletişimde samimi ve özgün kalan markalar değer kazandılar.
Lider iletişiminin rolü her geçen gün artıyor
İDA üyeleri olarak lider ve çalışan iletişiminin giderek daha fazla önem kazandığını gördük. Kurumsal hesapların ve iletişim kanallarının gerçekliğini, samimiyetini hedef kitlelere taşımak üzere, liderlerin bireysel iletişim kanallarının “turnusol kağıdı” rolü oynadığını markalarımıza anlatmanın önemini birbirimizle paylaştık. Yıl boyunca üst yöneticilerin doğru bir iletişim refleksi gösterdiği veya gösteremediği vakaları hep birlikte izledik ve örnek aldık. Şirketlerin şeffaf davranarak ve zamanında hesap vererek tüketicinin takdirini kazandığı örnekler gördük. Sosyal meseleler üzerine söz söyleyen ve aksiyon alan markaların ve paralel tutumlar sergileyen arın liderlerin de gözde oluşuna şahit olduk..png "12 (1).png")
Her biri birbirinin nedeni veya çıktısı olarak karşımıza çıkan çoklu krizler döneminde, İDA üyeleri olarak markalarımız için verimlilik ve sürdürülebilirlik odaklı toplumsal farkındalık yaratmaya ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmaya odaklanan projeler tasarladık.
2024’te geleneksel iletişim mecralarında varlığımızı aynı önemde korurken, yeni medya platformları aracılığıyla son derece hızlı, mecraya ve seslendiğimiz kitleye yönelik özel içeriklerle “kişiselleştirilmiş alanlar” yaratma avantajına sahip olduk.
Üyelerimizle ve paydaşlarımızla çok yakın temasta olduğumuz dinamik bir yıl geçirdik. İDA Gangway projemizi başlatarak sektöre katılmaya hazırlanan öğrencilere ajanslarda iş akışımızı öğrenme imkânı tanıdık. Bu yıl ilk kez İstanbul’da düzenlenen ICCO Global Summit’e ev sahipliği yaptık. UNDP’nın organize ettiği ve ICCO aracılığıyla iletişim ortağı olduğumuz Hava Durumu Çocukları kampanyasıyla sektörümüzün uluslararası etkinliğini ortaya koyma fırsatımız oldu.
2025 yılına bakarsak…
Küresel ekonomik gelişmelerin ve belirsizliklerin devam edeceği görülüyor. Dolayısıyla iletişim stratejileri ve kararları markalar için yine can alıcı olacak. Diyalog kurmak ve ortak akılla ilerlemek çok daha önem kazanacak.
 (1).png "5 (2) (1).png")
2025 yılını “Samimiyet ve Özgünlük” yılı olarak tanımlıyorum. İletişimin her alanının, bu yaklaşımların etkisiyle şekilleneceğine inanıyorum. Liderlerin tutumlarının temelinde bu iki değerin ne kadar ve nasıl yer aldığı önemli olacak. Kurumsal hedefleri içselleştirmiş çalışanlar, şirketlerin en güvenilir sözcüleri, taraftarları olarak iletişimin odağında olacak.
Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) yaklaşımları kapsamında amaç odaklı iletişim çalışmaları sektörümüzün birincil gündemi ve kurumsal itibarı destekleyen unsurların en önemlisi olmayı bu yıl da sürdürecek.
Bir diğer yükselen trend, henüz birkaç yıldır hayatımızda olmasına rağmen, yapay zekâ destekli dijital uygulamalar. 2025 yılında bu teknolojilerin hem işlerimizdeki kullanım alanlarının hem de hayatımızdaki yerlerinin artacağına inanıyorum.
2025’in tüm kurumların birleşerek yarattıkları katma değeri artıracakları ve bu sayede sorunları gerçek çözümlere kavuşturmaya devam edecekleri bir yıl olmasını umut ediyorum.