Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminde, Atatürk'ün direktifleriyle kurulan ilk özel banka. Çek, yatırım hesabı ve yatırım fonunu Türkiye’ye getiren, Türkiye’de kumbarayı yaygınlaştıran, ilk ATM'yi kullanıma açarak 'bankamatik' sözcüğünün Türkçe'ye girmesini sağlayan, bu yıl 89. Yılını kutlayacak bu banka; Türkiye İş Bankası. Bir banka olmasının yanı sıra bu bankanın reklamlarındaki anlamlara hiç dikkat ettiniz mi ?
İş Bankası'nın 2013 yılındaki reklamlarının ilki Cem Yılmaz'ın rol aldığı "Servet Bey'in tasarruf hikayesi" konulu reklamı oldu.“Önemli olan filmi İş Bankasına yakışır bir şekilde çekebilmek” böyle başlıyordu reklam. Bu cümle pazarlamanın özlerinden bir parçayı yansıtıyor. “Güvenilen ve itibar sahibi olan marka isen yaptığın her işte buna uygun davranman gerekir.” Aslında İş Bankası bu sözlerle reklama başlayarak şunu diyor : “Ben itibar sahibi bir bankayım ve bu itibara uygun davranıyorum.” Peki bu reklamın ve içeriğin Cem Yılmaz ile ilişkilendirilmesi tesadüf mü? Burada ise devreye pazarlama iletişimi giriyor. Reklamlarda uygulanan garanti yöntemlerden biri de popüler kültür unsurlarından yararlanmaktır. Cem Yılmaz gibi Türk halkının toleransını ve sempatisini kazanmış biri ile itibar bu kadar güzel ilişkilendirilebilirdi. Reklamların algı yönetimi olduğunu ele alırsak İş Bankası'nın bu algıyı iyi yönlendirdiğini söyleyebiliriz.
http://www.youtube.com/watch?v=sucj38CmI7U
Reklamda tasarruf konusunu ele alan banka, bunu ilk defa yapmıyor, yalnızca sözcüklerini değiştirerek mesajını hatırlatıyor bize. Daha öncesinde “Bu parayı bugün harcarsan günün iyi geçer, biriktirirsen bütün hayatın.” dediği gibi. Bu da bankanın reklamları üzerinde istikrarlı bir pazarlama stratejisinin olduğunu gösterir.
http://www.youtube.com/watch?v=cRNcmeVGyos
“Bankacılık sadece rakam işi değil, ‘İş’ Türkiye’nin bankası olmakta" diyen İş Bankası bakalım reklamlarında bu istikrarı sürdürmeye devam edebilecek mi ? Sosyal medyada vurguladığı gibi önünde hayalleri olanların yanlarında yer alabilecek mi?