Volkswagen Bir Masaldı Bitti.

‘Aman canım ne olcak, olan mala olsun’ tesellisi bazen o kadar gerçek gösteriyor ki kendini, insanın aklı karışıyor. Volkswagen şimdi hepimize birden bu karmaşanın esintilerini gönderiyor. Bir anda sarsılan otomotiv düzenin toprak altında kalanının ilk olarak Volkswagen olacağı kimsenin aklına gelmezdi elbet. Üstelik şimdilerde o toprağın üstüne son kalan kumlar da itekleniyor. Çevre için o kadar da iyi olmadığını gösteren, emisyon oranı göstergesi yazılımı markanın başını belaya sokmakla kalmadı, yeni bir akımla hem bunu kullanması muhtemel markaların, hem de dizel yakıtın imajını baştan aşağı yerle bir etti. Yani bu sadece kendi kocaman markasına yaptığı bir harekiri olmadı. Bu aynı zamanda zaten zar zor yükseltilen kullanım alışkanlığıyla dizelin de ağır bir yara almasına neden oldu. İletişimin üzerinde en çok emek isteyen ve bir çok kurama rağmen tonla soru işareti içeren ‘tüketici davranışı’ konusu ne yazık ki başka bir bahara yeniden ele alınmalı. Ancak biz markaya geri dönersek, onu bu kadar kolay ‘yeniden’ ele almak pek kolay olmayacaktır. Kriz yönetimi zor bir mevzudur. Bunları yazmak, incelemek de bir o kadar keyiflidir. Ama çok uzun zamandır kafamı bu kadar yoran bir sorun daha olmamıştı sanırım. ‘Volkswagen nasıl toparlar bu durumu?’ sorusunun seri bir cevabını üretemedim. O genç ve girişimci, zehir gibi hocalarımın yol göstermelerine rağmen buna şöyle içime sine sine bir sonuç çıkaramadım. Ben yapamadıysam (sorumluluk yokken, karar vermek daha stressizdir çünkü), dev firma, bunca yönetmesi gereken konu varken bunu nasıl yapacaktı? Bir marka ne kadar devse, sorunu da o kadar devdir, krizi de titana dönüşür. Çünkü ne kadar büyükseniz o kadar popülersiniz. Ne kadar ünlüyseniz, bileniniz çok, affedeniniz azdır. Volkswagen yıllardır süre gelen sadık müşteri kitlesi ve güveniyle , Fortune dergisine göre ilk 3’de yer alan otomobil satıcısı. Avrupa’da sattığı Volkswagen sayısı, Türkiye’de satılan toplam araç kadar ediyor. Düşünsenize bu üretim, bu piyasa, bu kudret… Hâl böyle olunca, Volkswagen düştüğünde saplanacağı bataklık da aynı derece de kudretli. 1 gün içerisinde piyasalarda 14 milyon euro düşüş yaşayan acımsız bir saldırının içinde. Böyle zamanlarda ilk adım çok önemlidir derdi hocalarım. Gerçekten de mütemadiyen denk geldiğimiz kriz yönetim süreçlerinde bu durum böyle. Volkswagen de ilk adım konusunda doğruydu. Sorumluları çıkardı, özür diledi, itiraf etti. Mazlumu oynadı, CEO’sunu değiştirdi. Porsche’un karizmatik, üst seviye beyfendisi, Volkswagen’nin yeni CEO’su olarak ‘bu sorunu çözeceğim, bunun hesabının verilmesi için sizlere yüzde yüz şeffaflıkla soruşturma sonucu sunacağım, söz veriyorum’ dedi. Buraya kadar herşey çok güzeldi. Peki ya şimdi? Hergün yeni bir haber görüyorum ki, ülkeler yavaş yavaş Volkswagen dizel arabaların satışına ambargo koyuyor. Dahası, ilk başta da değindiğim gibi dizel araçlar konusunda koca çaplı araştırma istemleri ortaya atılıyor. Suçlanan suçlanana, araçlar konusundaki saldırı devam ediyor. Geri kalan herkes nasıl kurtulacak bilinmez ama, zamanında Ford’un kaybettiği güzellik, hani şu bizim annelerimize, babalarımıza ‘eskiden Ford…’ dedirten imaj, yazık ki gelecekte Volkswagen içinde aynı yolda gözüküyor. Böyle markalar ilk adımdan fazlasını atmak zorunda kalıyor. Volkswagen imajının çok büyük bir kısmını enkaz altına soktu. Üstelik bu üretim hatasından daha da fazlası demek, insanları kandırırken yakalanmanın geri dönüşü çok da ağır oluyor. Milyarlarca dolar ceza, araçların çağırılması darken yapılacak işler çok olmasına rağmen, eminim ki benim kafamı yorduğundan daha çok Volkswagen ailesini en çok şu soru yoruyor; ‘Biz ne yaptık?’    
Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir