Türkiye’nin Geleceği Teknolojide

"Eğitim sistemimizi anlama, kavrama, muhakeme etme ve problem çözme odaklı hale getirmeliyiz. Çözüm daha fazla bilgisayar mühendisi yetiştirmek ya da ilkokulda kodlama öğretmek değil."

Dijital devrim yıkıcı etkisiyle bütün dünyayı kasıp kavururken, Türkiye için de yepyeni fırsatlar doğuruyor. Eğer gereken hazırlıkları yapmaz, fırsatları değerlendiremez, dijital dönüşümü başaramazsak sonuçları maalesef hepimiz için çok ağır olacak. 

Hepimizin çok iyi bildiği gibi Sanayi Devrimi dünyadaki neredeyse herşeyi baştan aşağı değiştirdi ve insanlığı hiç alışık olmadığı bir noktaya taşıdı. Sanayi Devrimi’ni yapamayan ya da yakalayamayan devletler ise tarih sahnesinden ya silindi ya da dünya sıralamasındaki yerini kaybetti. Bu satırları okuyan herkesin çok iyi bildiği üzere Osmanlı Devleti’nin batmasının temel nedenlerinden biri de Sanayi Devrimi’ni yakalayamamış olmasıdır. Cumhuriyet dönemi ile başlayan ve 80 sonrasında hızlanan sanayi atılımlarımız sayesinde yeterli olmasa da belirgin bir noktaya geldik. 2000’li yıllarda ise karşılaştığımız teknoloji, bilişim (ya da adına ne dersek diyelim) devrimi imdadımıza yetişti ve kartların yeniden dağıtılmasını sağladı. Günümüzde teknoloji devrimini yakalayan, özümseyen ve ileriye taşıyan toplumlar çok hızlı bir şekilde birkaç adım öne geçmeye başladı ki bunu Asya-Pasifik bölgesinde çok net biçimde gözlemliyoruz.

Daha Çok Çalışmalıyız

Teknoloji devrimi çok hızlı geçiyor ve hatta tamamlandı gibi düşünüyor olabiliriz ancak aslında henüz ilk dönemlerini yaşıyoruz ve bu alanda halen çok fazla fırsat var. Fakat uyarmak gerekir ki maalesef bu treni kaçırırsak sonucu Sanayi Devrimi’ni yakalayamamamız gibi olmayacak. Sanayi Devrimi sayesinde, batılı ülkeler birkaç adım öne geçebilirken, teknolojik üstünlük sayesinde birkaç yüz adım öne geçebiliyorsunuz. Birkaç adımlık farkı 90 yılda zor da olsa kapattık ya da azalttık ama birkaç yüz adımı kapatma şansımız, rekabetçiliği koruma ihtimalimiz pek kolay değil. Kötümser olmayalım, sürecin başında olduğumuz için halen çok fazla fırsat bizi bekliyor. Eğer bu fırsatları değerlendiremezsek, kötümser olmayı düşünebiliriz. Şu anda bütün odağımızı dijital düşünmeye verip, daha çok çalışmaya başlamalıyız. 

Teknoloji ve internet odaklı işler deyince maalesef genel olarak aklımıza e-ticaret ya da e-ticaret benzerleri geliyor. Dijital dönüşüm deyince de genellikle bilgisayar, otomasyon ya da server yatırımı yapmak aklımıza geliyor. Oysa mesele dijital düşünmek. Teknoloji odaklı iş yapmak demek, internetten mal alıp-satmak değil. İşlerinizi dijital düşünerek; teknoloji, internet inovasyonları sayesinde çok daha verimli hale getirmeyi planlamamız gerekiyor. Burada önemli konulardan biri de sabır. Pek çoğumuzun dijital dönüşüm ve teknoloji birikimi sınırlı. Birikim elde etmek için biraz zaman ve emek harcamamız, dijital dönüşümü içselleştirmemiz ve tüm işlerimize yaymaya çalışmamız gerekiyor.

Eğitim Sistemi Elden Geçirilmeli 

Bizim önümüze geçmeyi başaran ya da bize göre çok küçük ülkeler olmalarına rağmen hızla büyüyen ülkeleri incelediğimizde hepsinin ortak özelliği eğitim sistemlerine yaptıkları yatırımlar. Eğitim sistemimizi anlama, kavrama, muhakeme etme ve problem çözme odaklı hale getirmeliyiz. Çözüm daha fazla bilgisayar mühendisi yetiştirmek ya da ilkokulda kodlama öğretmek değil. Çocuklarımızı ansiklopedi gibi yapmaya çalışmayı bırakmalıyız, bilgi zaten her yerde var! Asıl problem hangi bilginin gerekli olduğunu bilmek, o bilgiye ulaşmak ve o bilgiden yeni bilgiler üretebilmek. Yani sizin benim anlık lokasyonumu biliyor olmanız bir şeyi değiştirmez. Örneğin perakendeciyseniz, benim lokasyonumu bilmeniz sayesinde bana hangi mal ya da hizmeti satmayı önerebiliyorsunuz. Önerilerinizi sunabilmek için hangi teknolojileraden yararlanıyorsunuz ya da var olan teknolojileri önerilerinize nasıl yansıtabiliyorsunuz? Asıl mesele bu!

Bütün Fırsatlara Açık Olalım

Dijital dönüşüm, teknoloji, internet girişimciliği gibi konular birkaç bakanlığın inisiyatifine bırakılabilecek konu değil. Devletin tüm birimlerinin önceliklendirmesi gereken, özel sektör ve üniversitelerin beraber çalışabileceği ortamların yaratıldığı, maddi ve sosyal imkanların sunulduğu çok boyutlu bir stratejiyle dönüşüm hamlesine başlamalıyız. Takibini yapmadığımız ya da ilerlemesi için çaba göstermediğimiz matbu teşvikler dağıtmak, AVM mantığıyla teknokentler yaratmak yeterli değil. Teknolojide önde olan ülkeleri yakalayabilmek ve öne geçebilmek için şu anda yaptığımızdan daha fazlasını yapmak zorundayız. 

Yukarıda detaylıca bahsettiğim gibi, dijital dünyada önümüzde halen çok fazla fırsat var. Bazı fütüristler 2030’da dünyanın en büyük şirketi olacak şirketin henüz kurulmadığını iddia ediyor. Yapay zeka, blockchain çok popüler ve fırsatların büyük olduğu konular olabilir. Ancak bunların yanında insanın hayatına doğrudan dokunan sağlık teknolojileri konusunda henüz yolun çok başındayız. Bu alanda yapılabilecek çok fazla çalışma var. Sağlığın yanında gıda ve tarım teknolojileri konusunda da önemli dönüşüm fırsatları var. Yapmamız gereken bu fırsatları hızlıca değerlendirip, çağdaşı yakalayabilmek.

Konuk Yazar: Sercan Çalbak

Sercan Çalbak Kimdir?

İstanbul Üniversitesi'nde hukuk eğitimi alan Çalbak, kariyerine üniversite yıllarında gazeteci olarak başladı. Uzun süre çeşitli ulusal medya kuruluşlarında muhabirlik ve editörlük yapan Çalbak, 2008 yılından beri Türkiye dijital ekosisteminin tanınan şirketlerinde yöneticilik yapmakta. Halen Related Digital'in pazarlama ve iletişim direktörlüğünü görevini ifa eden Çalbak, 2014 yılından beri Bahçeşehir Üniversitesi'nde dijital pazarlama alanında lisans ve yüksek lisans dersleri veriyor.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir