Müşteri Kaybetmenin Yolları 101

Müşteri Nasıl Kaybedilir?

İşte veya derslerde bir ürünün/hizmetin pazarlaması üzerine konuşmaya başladığımızda, ben ne isterim diye düşünür, onun üzerinden planlama yapmaya başlarım.

Markalar içinde iyi bir müşteri olduğumu düşünürüm.

Benim pazarladığım hizmeti kullanan ve memnun olan kişilerden beklediğim tüm davranışları, kendi tükettiğim ve memnun olduğum markalara karşı sergiler, tavsiye eder, üzerine sohbet ederim, farklı markaların yüzüne bile bakmam.

Ancak, bazı markalar sanki “Müşteri Nasıl Kaybedilir” üzerine epey kafa yoruyorlar ve bunu hayata da geçiriyorlar.

Şirket ismi vermeden birkaç örnekle, müşteri kaybetmenin yollarına bakalım.

Bir banka temsilcisi, bir başka bankaya atıfta bulunuyor ancak isim vermek istemiyor ve şöyle bir açıklama yapıyor; “Mesela, bazı bankalar mevduadınızı şu şekilde değerlendiriyor. İsim vermek istemem ama reklamı denizde geçiyor” Eğlenceli bir yaklaşım. Belki ben de bu şekilde yazarım.

Uzun zamandır, kitaplarımı online olarak sipariş ederim, özellikle Kadıköy Alkım kapandığından beri, kitapçı gezme isteğim epey sarsıldı. Yaklaşık 7 yıldır kullanmış olduğum bu alanda hizmet veren bir site var. Aslında oldukça memnundum. Bir kere fiyatları kitapçılara göre daha uygundu. Kitaplar, kapıma kadar geliyor ve yanlarında ufak tefek hediyeler de getiriyorlardı. Ancak, son siparişim inanılmaz bir hayal kırıklığıyla sonlandı. Kitap siparişimin ardından, kitaplar elime ulaşmadı ve 15 gün boyunca maalesef bana bir dönüş de yapılmadı. 20 gün sonra gelen haber ise 4 kitabımdan 3'ünün iptal edildiği ve kalan kitabın bana gönderildiği ancak teslim almadığım için tekrar şirketin deposuna gönderilmiş olduğuydu. Ne büyük bir hayal kırıklığı! Bu arada bende tezim için okuma gerekliliğim olan kitapları, bir umutla bekliyordum. Sanırım amazon.com’un Türkiye pazarına girecek olmasının etkilerini oldukça yoğun hissediyoruz. Markafoni’nin kapanışı belki de bunun ilk örneğiydi. Geçtiğimiz yılın sonlarından beri ise  hepsiburada.com'un satışı gündemde… Bu kitap sitesi de hepsiburada’nın satışında pakette olan kurumlardan biridir belki, nihayetinde aynı holding bünyesi altında yer almaktalar.

Bir sağlık grubu zinciri, müşteri kaybetmenin ve imaj lekelemenin örneği olması ve derslerde anlatılması için çalışıyor sanki ve şöyle bir saçmalık yapıyor;

Bir hasta ameliyat olur. Ameliyatı için hastaya 10 bin tl ücret sunulmuştur. Ameliyat esnasında hastanın bir yakını, ücreti ödemek ister ve 13 bin tl öder, hasta ameliyat olur, çıkışını yapacaktır kendisi de 10 bin tl’yi öder. Bir gün sonra hastanın başka bir yakını gelir ve aynı ameliyatın ücretini bir kez de o ödemek ister ancak 10 bin tl fazla gelir ve pazarlık yaparak ücreti 8 bin tl'ye düşürür. Hastane tek bir hasta için, üç farklı kişiden toplam 31 bin tl ücret almıştır. Bu kişiler birkaç gün sonra, aynı ortamda bir araya gelirler ve hepsi bu ameliyat için ödeme yaptıklarını söyler. Hastane bir jest olarak en yüksek ve en düşük ücreti iade eder! Dalga geçiyor olmalısınız.

Ülker grubuna ait, yakın zamana kadar Starbucks’a tercih ettiğim kahve zinciri, Türk kahvemin yanına Bim’den kilosu 5 tl olan lokumlardan bir adet koyduğunda, kendilerine olan bakış açım oldukça değişti. Bu olaydan sonra, daha büyük fincanda kahvesi, yarım litrelik suyu ve neredeyse Hacı Bekir lokumlarının kalitesine yakın olan iki adet lokumla, bana oldukça güzel bir kahve deneyimi yaşatan Starbucks artık tek tercihim oldu.

Hizmet sektöründe yer alan şirketlerden beklediğimiz şey temelinde aynı oluyor, kaliteli ürün ve gülümseyen yüzler bazen de samimiyet. Bunu Duran Usta’nın ya da Recep’in Yeri'nde veya uluslararası bir kahve zincirinde de arıyoruz. Kalite zahmetlidir ama kalıcıdır ve bize kaliteyi sunan bir kurumu asla unutmayız.

İyi örneklerle bitirelim ve bu kurumların isimlerini de verelim.

Yeni Türk Edebiyatı üzerine çalışma yapan bir arkadaşım, Selçuk Baran’ın Bir Solgun Adam isimli kitabını satın almak istedi, ancak Yapı Kredi Yayınları baskıyı durdurmuştu ve bu kitaptan İstanbul’da bir tane dahi yoktu.  Arkadaşım yayınevini aradı ve yazar üzerine bir araştırma yapmak istediğini ve bu kitaba ulaşmasının çok önemli olduğunu iletti, telefondaki yetkili ile beş altı dakikalık bir konuşma ve mailleşmenin ardından, kitap İzmir’deki bir mağazada bulundu ve temini sağlandı.

Perapost dergisi ve CRIF şirketinin Türkiye’de perakende sektöründe faaliyet gösteren firmaların 2016 yılı net satış rakamlarına göre gerçekleştirdiği Perakende 100 araştırmasına göre, sektörün içinde bir alt başlık olan Gıda Perakendesinde Köfteci Yusuf markası 1. Sırada, genelde ise 45. durumda. Bir ay önce Pendik’te açılmış olan mağazasına gittiğim Köfteci Yusuf’dan neredeyse tam memnuniyetle ayrıldım. Köftesi yediğim en güzel köfte değil, ilk beşe de girebileceğini sanmıyorum ancak sunum, hız, özen ve ekonomiklik birleşince, eh güzel de bir tat ile birlikte başarılı bir sonuç ortaya çıkıyor.

Başarı genelde tesadüfi olmuyor.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir