Bugün birbirinden farklı sektörlerde yüzlerce markanın ürünlerini/hizmetlerini kullanıyoruz. Her birinin üreticisi, üretim süreci, kalitesi ve fiyatı birbirinden farklı. Marka kavramı, tam da bu farklılıkları vurgulamak için ortaya çıktı.
https://pazarlamasyon.com/gecmisten-gunumuze-logonun-hikayesi/
Marka, yani "brand", dağlamak anlamına geliyor. İlk örnekleri Antik Mısır'a kadar dayanıyor. Mısır'daki ustalar, kendilerine ait olduğunu göstermek için eserlerinin üzerine işaretler koyuyordu. Mezopotamya'da yine aynı amaçla ürünlerin üzerine silindirik mühürler ekleniyordu. Babil'deki tüccarlar dükkanlarının üstüne bugünkü tabela niteliğinde işaretler asıyordu. Orta Asya'da ise Türk ve Moğol toplumlarının kullandıkları kilim, çömlek, kılıç, kalkan gibi eşyaların üzerinde damgalar (tamga) bulunuyordu.
Yüzyıllardır kullanılan marka kavramının ilk amacı üreticiyi tüketiciye tanıtmak iken, yapısı zamanla kalite belirtmeye doğru evrildi. 20. yüzyılda ise malların tanıtımı görevini üstlenen markalar, reklam anlayışının da yaygınlaşmasıyla üreticilerin değerli varlıkları haline geldi.
Günümüz toplumunda tüketicilerin satın almak için çok fazla seçeneği ve çok az zamanı var. Yeni sunumların çoğu kalite ve özellik bakımından birbirine çok yakın; bunun yanında satın alma eğilimi güvene dayanıyor. Bu yüzden markanın ve yarattığı değerlerin önemi giderek artıyor.
Marka, sunduğu ürüne bir hikaye, farklılık ve itibar yüklemeli; markalaşma içinse farklılaşma, iletişim ve disiplin gerekiyor. Markanın 5 ögesi bulunuyor: Adı, logosu, sembolü, sloganı ve duyusal ögeleri. Marka, tek başına kimlik, ürün, misyon, reklam veya logo olarak tanımlanamaz. Marka yaratmak için; etkin bir ürün/hizmet, ayırt edici bir kimlik ve etiket dışında ek değerler gerekiyor.