Philips'den Keyif ve Sağlık Bir Arada Yeni Kampanya: ‘A little more action’

Tam olarak sistem nedir? Neyi karşılar? Reklam ve pazarlama dünyasındaki taşları nelerdir? Sistemin arızalanması bizim dünyamızda neleri yıkar? İletişimde hangi taşlar oynar? Bu, üzerine günlerce tartışmalar yapsanız da ortak bir ortak noktaya varması oldukça zor bir öngörüdür. Ancak biliyoruz ki, sistemdeki sorunların, insanların farklı konulardaki hassasiyetlerinin artmasının etkisi yaratıcılığın tetiklenmesidir. Tartışmada bir noktaya varamamak, yaratıcılığa iter. Tıpkı savaş zamanları daha çok sanatçının ortaya çıkması gibi. Yazarlar, müzisyenler, dansçılar, tiyatrocular! Daha sayabileceğiniz yüzlerce yaratıcı beyni harekete geçirmenin en güçlü tetikleyicisi, zor zamanlardır. Diziler, filmler; zaman belki yaratıcılığı 16. Yüzyıldaki gibi ortaya çıkarmıyor ancak şekil değiştirse de insanlar, karşı koyamadıkları bu ortam için üretmeye, bağırmaya, türetmeye başlıyor. Çok yakın, henüz birkaç gün önce Philips oldukça dikkat çekici, hatta gözlerinizi alamayacağınız bir kampanyaya imza attı. Amaç kişisel sağlık uygulamasını tanıtmak, buna dikkat çekmek olsa da, kampanya temelinde yine bizi sistemin zorunlu tuttuğu hareketsizlik dünyasından çıkarmaya yönelik yol kat ediyor. ‘A little more action’ kampanyanın adı. Geleneksel bir ikon olan Elvis Presley ve onun tarzında ilerlemek isteyen bir adamın hayallerine engel olduğunu düşündüğü hisleriyle başlıyor her şey. Ancak bunun vücuduna duyduğu nefretin bir engel olmadığını, bir şeylerin peşinden koşmanın, tüm gün oturmaktan daha da sağlıklı olduğunu savunan bir yönlendirmeyle, bir eğitmen ile birlikte 5 haftalık ‘Elvis’ kampına giren karakterimiz, 5 haftanın sonunda en büyük rock n roll sahnelerinden birine çıkıyor. Bu süreçte hareket etmenin güzelliği, hayalleri gerçekleştirmek için hiçbir şeyin sizi durduramayacağı, sağlığınızın yanında bir destekçi olduğunu söylüyor Philips. https://www.youtube.com/watch?v=sZin-9wmt8s Ama en başarılı entegrasyon ise aslında gerçek hayatla, sağlığın ne noktada buluştuğunun tespiti. Film çok gerçek, duygu çok gerçek. Bu da insanların kendini karakterimizin yerine koyabilmesi anlamına geliyor. Bu gerçekliği yakalamak artık oldukça zor. Kampanyaların, özellikle de bu şekilde sağlık yönlendirmeli mesajların, bir ürünle entegrasyonunu sağlayarak mesajı başarıyla taşıması oldukça zor. Ancak görünen o ki, sisteme karşı duruş yeniden yaratıcılığı tetiklemiş. Belki de hepimizin oturarak bütün gün çalışmaya mahkum edilmemiz bile sadece, bu filmle empati yapabilmemiz için yeterli. Bir kişinin hayatını, herkesin hayatı haline getirmek, bu istikamette de kişisel sağlık programına vurgu yapabilmek ustalık isteyen, ince bir iş. Görünen o ki Philips ve Ogilvy & Mather iş birliği bunu hayli hayli başarmış.    
Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir