İş Dünyası Değişiyor, Kurumsal İletişim Gümbür Gümbür Geliyor!

Kurumları Y kuşağı mı değiştiriyor gerçekten? Bir furya var gidiyor. Şirket yönetimleri, çalışanlarının yüksek oranla y kuşağı mensubu olduğunu söylüyor. Bu yüzden de çalışma anlayışlarını değiştirdikleri yönünde demeçler veriyor. Ben merak ediyorum, kurumlardaki y kuşağı neyi değiştiriyor tam olarak? İş dünyasının değişimini sadece bir kuşağın davranış ve tutumlarıyla ifade etmek ne kadar doğru hiç düşündünüz mü? Başka ve daha büyük faktörler de olabilir mi? Yani Y’lerin ünvan istediklerini, bir iki yılda müdür, üç ya da bilemedin beş yılda CEO olmak istedikleri konusunda direttiklerini biliyoruz. Haksız sayılmazlar. Bunca bilgi, tecrübe ve doğuştan kazanılmış bir özgüvene sahip bireyleri fazla bekletmeye gerek yok. Kurumlar zira müdürlerle dolu. Herkes bir şekilde bir işin müdürü. Ünvan enflasyonu ile ilgili bir müdürlüğün bir kaç yıla kalmaz atanmasını beklemek pek de şaşırtıcı olmaz zira! Bu Y’liler yüzünden İnsan Kaynakları bölümleri de zoraki ve illaki bir kariyer planlaması yapmak durumunda kaldı. Bu sebeple Y kuşağını tebrik etmeden geçemeyeceğim. Kanımca, rahatça yaşayıp gidenleri canlandırdı, hayat verdiler. Hatta epey afilli sayılabilecek bir ünvan da Insan Kaynaklarının kendilerine vermesine neden oldular. Her değişimi Y’ler getiriyorsa, bunda da payları vardır elbette! Böylece Stratejik IK bölümleri oluştu mesela. Diğer departmanların Stratejik olmadan iş yaptığını düşündürten bu ünvan vasıtasıyla önümüzdeki yıllarda strateji bazlı işlerin Insan Kaynakları bölümleri tarafından da yapılacağını varsayabiliriz. Bu iyi bir gösterge. Umut verici kanımca. Yine de iş dünyasını Y kuşağının değiştirdiği masalını okuyanlar, gazetelere pr bülteni yayınlayan kurumsal iletişimciler, değişimin sadece ve sadece bir kuşak nedeniyle değişebileceğine inanacak kadar meraksız ve sorgulamasız hareket ediyor olabilirler mi?

Etiketlemenin Zararları

Öncelikle insanların kuşaklarla etiketlenmesini pek de yararlı göremiyorum. Her insan farklıdır. Bazı ortak eğilimler olabilir ancak bu tür genellemeler yarardan çok zarar veriyor kurumlara. Y sosyal medya’yı daha iyi kullanmıyor. X de daha iyi kullanmıyor. Bazı Y’ler ve bazı X’ler herkesden daha iyi kullanıyor. Sadece Y yaratıcı da X değil mi, mesela? Y özgün ama X değil mi, mesela? Diyarbakır’da yaşayan Y ile Istanbul’da yaşayan Y aynı özellikleri gösteriyor mu, mesela? Yurt dışında uzun yıllar kalmış X ile Türkiye’de sınırlı bir ortamda büyümüş X aynı mı, mesela? Kişiye özel ilaçların yapılacağı dönemin başlamak üzer olduğu, kişiye özel pazarlamanın yapıldığı bu devirde, bu tür kuşak genellemeleri kurumlara yarardan çok zarar veriyor. İşbirliğini teşvik eden kurumların bu tür eğitim ve söylemlerden vazgeçmeyi düşünmesinde fayda olduğu kanaatindeyim. Bu konu sadece İnsan Kaynaklarının konusu değildir. Kurumsal İletişim yöneticileri, bu tür söylemlerin, anlayışların, ifadelerin yorumlanmasında ve anlatılmasında etkin rol oynamak zorundadır. Çünkü tüm bu elementler, kurumsal markanın nasıl şekillendiği ve anlatılması gerektiği ile ilgilidir. Insan Kaynakları birimlerinin Kurumsal Iletişim ile koordineli çalışması gerek şarttır. İletişim bir uzmanlık alanıdır. Her konuşabilen kuşa bırakılmamalıdır.

Karakter Güçleri

Pozitif Psikoloji’nin çalışma alanlarından biri kişileri patalojilerine göre değil de güçlü yönlerine dayanarak tanımlamak. Buna Pozitif Psikoloji alanında çalışan bizler, Karakter Güçleri diyoruz. 24 adet karakter gücü ve 6 erdem bulunuyor. Bunlar; Erdemlik, Cesaret, Insaniyet, Adalet, Ölçülülük ve Aşkınlık. Bu erdemlere ulaşmak için bazı karakter özelliklerine (güçlerine) ihtiyacımız olur. Örneğin bilgelik bir erdemse, erdemli olabilmek için öğrenmeye açıklık, araştırmacı ve meraklı bir yapıya (güce) sahip olmak gerekiyor. Bu güçleri kullanarak, erdemli bir hayata yaklaşabiliriz. Çalışanları erdemleri ve bu erdemlere ulaşmak için kullandıkları karakter güçlerine göre değerlendirmek, bireyin gelişimini, mutluluğunu ve yaşam tatminini artırmak adına daha faydalı yaklaşımlardır.

Kurumsal İletişim

Kurumsal Marka yönetimi hiç olmadığı kadar önemli bir hal aldı. Sanırım kurumsal iletişimi yönetmek, hiç bir dönem bu kadar keyifli olmamıştı. Önümüzdeki dönem, kurumsal iletişimin ve kurumsal pr’ın dönemi olacak. Neden mi? İletişimi bir ürün olarak görenler ve bu anlayışla hareket edenlerin en sonunda haritadan silinmek zorunda kalacağı döneme çoktan girdik. İletişimi fikir bazlı işler olarak görenlerin sönmeye yüz tuttuğu, stratejiden anlayanların gümbür gümbür geleceği dönemle flörtleşiyoruz. İletişimi gazetecilik olarak gören zihniyetlerin bu işi yapmak için daha 40 fırın ekmek yemesi gerektiğini anladığımız günler başladı. Kurumsal İletişimi yönetmek hiç bu kadar keyifli olmamıştı, çünkü, anlatacak bunca şey, değiştirecek tonla anlayış, etkisi yüksek bunca faaliyetin olduğu bir dönem hiç bu kadar net ve belirgin olmamıştı. Ve hatta ve hatta her departmanın Kurumsal İletişim biriminin rollerini çalmak için birbirine girdiği böyle bir dönemde, daha atak, proaktif, yaratıcı ve girişimci davranmak için böylesi güçlü bir sebebimiz olmamıştı. Bir kurumun DNA’sını değiştirebilecek, ona anlam verebilecek, anlamı birlikte yaratabilecek en değerli bölüm Kurumsal İletişim’i izlemeye devam edin.  
Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir