Geleceği Tahmin Ediyoruz, Peki Ya Altyapı ?

Dünya 1990’larda, tanıştığı interneti sadece tek yönlü olarak kullanabiliyordu. İlk olarak “mainframe” bilgisayarlara e-posta yollama ile başlayan bu dönem, statik siteler ile devam etmişti. Daha sonra FTP’nin ortaya çıkmasıyla kullanıcılar arasında dosya paylaşımı da yaygınlaştı.  Bu kullanıcıların izleme durumunu tersine çevirmeye başlayan ise ICQ ve yeni açılmaya başlayan forumlar olmuştu. 1999’da ise devrimin ayak sesleri iyice yükseldi ve MSN Messenger önceleri anlık mesajlaşma mecrası iken, yavaş yavaş yeni sosyal medyanın ortaya çıkmasında başrol oynadı.

Web 2.0'ın Getirdikleri

2004’de Tim O’Reilly tarafından Web 2.0 olarak adlandırılan sosyal platform ise  temelinde “kullanıcının bilginin/içeriğin mutfağında da yer aldığı bir internet” fikri yatıyordu. Eski ve kullanıcıyı mutfağa sokmayan düzene karşı hamleler ortaya çıktı. Nitekim ileriki yıllarda bu platformda Facebook,Wikipedia,YouTube,MySpace gibi sosyal ağlar Web 2.0 ürünleri olarak internete demokrasi getirdiler. Tabii ki bu devrimin yanında internete ulaşım ucuzlaştı ve kolaylaştı. Ücretsiz sunulan servisler karşılığında ise insanlar sosyal ağlarda içerik üretmeye ve bilgi paylaşmaya teşvik edildi bunun sonucunda da internet içerik patlaması yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.

Şimdi ise dünya bir taraftan Web 3.0 adı verilen semantik web’i yani Bill Gates’in tanımıyla “Yapay zekaya sahip interneti” tartışırken aynı zamanda Web 2.0 ile internette oluşan ciddi içeriği yönetmeye ve bilgiyi anlamaya çalışmakla meşgul. Çünkü sistemin çalışması ve sürdürülebilir olması bu bilgiden elde edilecek gelir ile doğru orantılı durumda.

Değişen Mecralar

Ek olarak atlanmaması gereken bir diğer nokta da, böyle bir içerik patlaması yaşanırken, insanların bu içerikleri yarattıkları ve bu içeriklere ulaştıkları mecralarda çeşitlendi. Akıllı telefonlar ve tabletler “Kişisel Bilgisayarlar ve Diz Üstü Bilgisayarları” tahtından ettiler. Televizyon yerini yavaş yavaş IPTV, WebTV gibi uygulamalara bırakıyor ve TV medyası sadece TV ekranından izlenmekten çıktı. Gazeteler bir bir mobil aplikasyonlar çıkararak, kağıttan tablet ekranlarına geçiş yapıyorlar. Medya dışında tüketim alışkanlıklarımızda önce internete sonra mobile kayıyor. E-ticaret denilen olgu artık bu dünyanın bir gerçeği haline geldi ve ciddi bir ivme ile toplumların tüketim alışkanlıklarında yeni davranışlar ortaya çıkarıyorlar. Bankalar, kamu kurumları ve daha pek çok kuruluş işlemlerini internete taşımakla ve onları geliştirmekle meşguller. Alternatif Dağıtım Kanalları tüm sektörlerde tartışılan, araştırılan en önemli madde olarak göze çarpıyor ve internet bu kanallar için hep en önemli öğe olarak yer alıyor.

Geleceği Öngörüyoruz ya Alt Yapımız 

Peki  dünya birbirine daha çok bağlı ve mobil olma yolunda hızla ilerliyorken, tüm bu alt yapıyı sağlayacak olan yazılım uzmanları,kod yazıcılar ve diğer pek çok bilişim teknolojileri çalışanlarının geleceği ne durumda ?

Geçtiğimiz gün Bill Gates, Mark Zuckerberg ve Jack Dorsey gibi günümüzün önemli liderlerinin desteklediği kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Code.org bir video yayınladı.

httpv://youtu.be/nKIu9yen5nc

Bu videonun başlığı “Çoğu okulda öğretilmeyen nedir?” idi, ve videoda bilişim teknolojileri ve kod yazımı üzerine hali hazırda sürdürülen eğitimlerin yetersizliğinden dem vuruyordu sektörün önde gelen isimleri.  Aynı zamanda dikkat çektikleri bir diğer nokta  gelecekte ihtiyaç duyulacak bilişim insanlarının sayısının, okullardan mezun olacak bilişim insanı olmaya aday bireylerden çok daha fazla olacağıydı.

Code.org’un web sitesinde paylaştığı araştırmada bu videoda dikkat çekilen noktayı doğrular nitelikte :

http://www.code.org/stats

Code.org gelecek 10 yıl içerisinde  dünyanın 1.4 milyon bilişim insanına ihtiyaç duyacağını fakat üniversitelerin sadece 400.000 insanı sektörde çalışmaya aday konuma getireceğini gösteriyor. Ve burada kurum olarak insiyatif alarak “kod yazımı” konusunda ücretsiz eğitimler düzenlemeyi kendine misyon ediniyor. Tabii ki 10 yıllık süreçte milyarlık dünya nüfüsunda bahsedilen milyonluk rakamlar çok büyük gelmiyor, ancak dünyanın üzerinde durduğu gelecek perspektifleri bu makasın ileride daha da genişleyebileceğini gösteriyor. Fakat dünya genelinde  üniversiteler ve hükümetler bu konuda yetersiz kalıyorlar.

Peki Türkiye ?

Kişi başına düşen milli gelirde 10 bin dolar hedefine ulaştıktan sonra yaşanılan duraklama “Orta Gelir Tuzağı” olarak adlandırılıyor ve  gerek ülkemiz gerek dünya uzmanları bu eşiğin aşılması için en önemli unsurun “Katma Değer” yaratılması olduğunu önemle belirtiyorlar.  Günümüz dünyasında katma değerlerin yaratıldığı mecrada bilişime doğru evriliyor. Bilişim şirketleri dünyanın en büyük oyuncuları haline gelmeyi başardılar ve gelecekte de bu koltuğu bırakacaklarına ihtimal verilmiyor.

Peki, Türkiye olarak “Dijital Devrim”in çizdiği geleceğe yönelik adımlarımız var mı, varsa ne kadar doğru yönde adımlar atıyoruz ? Hükümet geleceğe yönelik hedefini 100. yılımızda 25 bin dolar olarak belirlemenin ötesinde yapılacaklar konusunda oldukça yetersiz bir görüntü çiziyor. Mutlaka siyasi konjönktürün getirdiği ekstra durumlarda mevcut, fakat bunların hepsi yıllardır kendi kendimizi avuttuğumuz bahanelerimiz olmaktan öteye geçmiyorlar. Sistemlerin işleyişi konusunda önemli problemler var, bugün ortalıkta  milyonlarca dolar destek ve teşviklerden bahsedilirken, bunların dağıtımı ve veriminden kimse tek kelime laf etmiyor. Eğitim noktasında ise alınan yol ve verim konuları oldukça kötü durumda.

Bakıldığında Türk üniversiteleri “Katma Değer” yaratmada dünyaya göre oldukça geri durumda, ve dijital devrime yönelik adımlar öncesinde, eğitimin dijitalleşmesi veya diğer bir deyişle eğitimin dijital dünyaya göre evrilmesi, onunla yoğrulması yönünde de oldukça katı bir tavır sergiliyor. Günümüzde her şeyin hızla değiştiği ortamda, bugün söylenilenin yarın geçerliliğini yitirdiği dünyada hala dijital devrim öncesi eğitim anlayışını sürdürmek gelecek konusunda hiç bir çalışmanın olmadığını gösteriyor. Sayın Uğur Özmen hocanın ugurozmen.com adresli blogunda son dönemde oldukça sık yer verdiği günümüzdeki eğitim ve özellikle kendi alanı olduğu için "İşletme Eğitimi" üzerine yazıları bu konuya güzel bir örnek olarak mutlaka okunması gereken içeriklerdir.

Sonuç olarak ülkemizde, gerek YÖK ve üniversite yönetimleri (özellikle devlet üniversiteleri), gerekse öğretim görevlileri ve öğrenciler dijital devrimin ruhuna aykırı olarak 1990’ların Web 1.0’ı gibi sadece izlemekle meşguller fakat bilmeliler ki kaçıracağımız bu tren bize yine büyük maliyetler yükleyecek ve 2023  vizyonu denilen olgu bir kaç seneye kalmadan hayalden öteye geçemeyecek.

Orta Gelir Tuzağı ve Katma Değer Yaratılması Üzerine Yazılar :

Focus (The Economist) : The Middle-Income Trap

Güven Borça (Marketing Türkiye) : Orta Gelir Tuzağı

Osman Arolat (Dünya) : Orta Gelir Tuzağı Kader mi ?

Rüştü Bozkurt (Dünya) Vasatlığı Benimsemek, Orta Gelir Tuzağı Kurar

 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir