Formula 1 ve Dijital Pazarlama Stratejisi

Formula 1'in 1950 yılında başlayan serüveninde 70 yıl geride kaldı. Birçok motor sporları organizasyonunun aksine, Formula 1 yerini ve önemini korumaya devam etti. Küresel düzeyde bakıldığında, Formula 1 organizasyonunun bilinirliği ve takip edilme yüzdeleri diğer motor sporları organizasyonlarından yüksek. Britanya menşeli olan bu organizasyonun başarısını ve motor sporları içindeki popüler konumunu nasıl koruduğunu pazarlama açısından ele almaya çalışacağım.

1946 yılında FIA'nın (Uluslararası Otomobil Federasyonu) motor sporları yarışlarında kuralları standart hale getirmesi ve rekabetin sınırlarını çizmesi ile Formula 1 yarışlarının temeli atıldı. Kuralların ve katılım şartlarının belirlenmesi, aynı zamanda maddi imkanlara bağımlı ve sürekli yatırım gerektiren bir rekabet ortamı oluşmasına sebep oldu. Maddi rekabetin yüksek olması, bu spora yatırım yapabilecek işletme ve marka büyüklüğünü şekillendiren bir etki yarattı. Formula 1'e ilgi gösteren kitle ile markaların hedef kitlesi arasındaki örtüşme, belki de bu organizasyonun sürdürülebilirliğine önemli bir ayak oluşturuyor.

70 yılı geride bırakan Formula 1 tarihinde, yarışa katılan takımların ve takım sahiplerinin birinci önceliği organizasyondan yüksek kar elde etmek yerine, başa baş noktasını yakalamak olarak değerlendiriliyor. Rekabetin yüksek, araçlara-pilotlara-takım çalışanlarına yapılan yatırım ve harcamaların üst düzey olduğu bir yapı karşımızda. Bu aşamada başa baş noktasını yakalamak en iyi senaryo olarak bile değerlendirilebilir. 2010-2020 yıllarını kapsayan dönemde sadece 2 farklı takım şampiyon oldu. 10 takım, 20 pilotun mücadele ettiği organizasyonda öncelikli amaç sürekli puan alabilen bir çizgi yakalamak; ardından gelecek maddi imkanlarla şampiyonluğu zorlayabilecek bir konuma gelebilmek olarak yorumlanabilir.

Formula 1 Pazarlama Boyutları

Formula 1 organizasyonunun pazarlama boyutları 5 bölümde incelenebilir:

Mükemmellik: Sportif ve teknolojik açıdan mükemmelliği yakalamak. Formula 1 izleyicilerine mümkün olan en iyi deneyimi ve heyecanı sunmak.

İnovasyon: Motor geliştirme ve araç tasarımı alanında en iyi inovasyona ulaşmak ve rekabet avantajını yakalamak.

Hız: En hızlı araca sahip olmanın yanında, bu araca hükmedecek ve fiziki zorluklara rağmen başarı için her zaman mücadele edecek pilotlarla çalışmak.

Ayrıcalık: Formula 1 bünyesindeki tüm paydaşlara, sponsorlara, markalara, yatırımcılara, işbirliğinde olunan diğer sektörlere ve izleyicilere bu organizasyonda yer almanın ayrıcalıklarını hissettirmek.

Çekicilik: İddialı takımların, hızlı araçların ve iyi pilotların yer aldığı rekabette, çekici bir yarış deneyimi yaşatmak.

Formula 1'in Dijital Pazarlama Stratejisini Şekillendiren Unsurlar

Formula 1 pazarlama karması boyutlarına değindikten sonra, genel pazarlama stratejisi yerine dijital pazarlama stratejisine değinmek istiyorum. ABD menşeli Liberty Media'nın Formula 1 haklarını satın alması neticesinde, organizasyonun pazarlanmasında yaşanan değişimleri en iyi açıklayacak alanın dijital pazarlama olduğuna inanıyorum. Dijital pazarlama alanında Liberty Media'nın Formula 1 organizasyonu için ortaya koyduğu yaklaşımlar kısaca şu şekilde:

Veriye Önem Vermek: Hedef kitleyi ve takipçileri çok iyi analiz etmek. Bu aşamada Liberty Media'nın ilk 3 ay boyunca sadece bu veriyi analiz ettiği iddia ediliyor. Bu analiz sonucunda takipçilerin Formula 1'e, organizasyonun tüm etmenlerini kapsayacak şekilde yaklaşmak istediği sonucuna ulaşılmış.

Duyguları Ön Plana Çıkarmak: Formula 1'in köklü ve eski takipçilerinin daha çok teknik detaylarla ilgilendiği, Y ve Z jenerasyonlarının ise "insan faktörüne" daha çok ilgi gösterdiği tespit edilmiş. Dolayısıyla takımların ve pilotların mevcut durumlarına yer vermek, pilotların özel hayatlarına ve fikirlerine yer vermek daha çok ilgi çekiyor. Netflix "Drive to Survive" belgesel serisinin bu amaca hizmet ettiği söylenebilir.

Doğru Kitleye Ulaşmak: Liberty Media, artık sadece yarış hafta sonlarında piste gelecek 70.000 ve üzeri seyirciyi hedeflemek yerine çok daha geniş kitlelere ulaşmak istiyor. "Storytelling" yöntemi ile sadece yarışı fiziksel olarak takip etmeyen, Formula 1 dünyasının içine bir şekilde dahil olan farklı kitlelere ulaşılmak isteniyor.

Sosyal Olmak ve Sadakati Ödüllendirmek: Sosyal medya kanallarında değişen taleplere uygun olarak kaliteli içerikler üretmek, bu içerikleri doğru zamanda kullanmak. Sadakat düzeyi yüksek ve organizasyonu daha derin takip edenler için istatistik ve teknik detay paylaşımı yapmak ve içerik üretimi sağlamak hayata geçirilmiş.

Esnek Olmak: Çağımızın getirdiği ve pandemi ile daha da değerlenen esnek olma, organizasyonun aksadığı veya iptal olduğu koşullarda doğru içerikler üreterek takipçileri Formula 1 atmosferinde tutmayı hedefliyor.

Türkiye, 2011 yılından sonra ilk kez "seyircili" olarak Formula 1 organizasyonunu 8-9-10 Ekim 2021 tarihlerinde Intercity İstanbul Park'ta düzenliyor. Yarışı takip edecek tüm seyircilere şimdiden keyifli bir hafta sonu diliyorum.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir