Türkiye’nin en büyük sorunu nedir deseniz,
eğitim derim. Her yıl yapılan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme programı) araştırmasındaki sonuçlarımız ortada. Öğrencilerimiz ‘okuduğunu anlama’ konusunda 65 ülke arasında 44. sırada. Buna benzer daha pek çok iç karartıcı sonuç var ancak bu yazının amacı içinizi karartmak değil.
Yaz boz tahtasına dönen, çocukların psikolojisini bozan sınav sistemleriyle en güzel yılları heba eden eğitim sistemimiz önce “dershane” kavramını yarattı. Önceleri özellikle devlet okullarında istenen eğitimi alamayan gelir durumu yüksek çocukların sınavlara hazırlık amacıyla gittiği dershaneler, zamanla “zengin-fakir”, “devlet okullu-özel okullu” demeden her öğrencinin gittiği bir yere dönüştü.
Sonra Cemaat-AKP savaşının fitilini ateşleyen tartışmanın öznesi olan dershaneler kapandı. Şimdi bütün dershaneler özel okula dönüşme telaşında. Son günlerde nereye baksam bir özel okul
reklamına rastlıyorum. Hepsi öğrenci bulma telaşında. Bu rekabet muhtemelen fiyatlara da yansıyacaktır. Rekabet nedeniyle gittikçe düşen fiyatlar sayesinde artık orta sınıf aileler de çocuklarını özel okullarda okutabilecek.
Çok da uzak olmayan bir gelecekte devlet okulu kadar özel okul olacağını tahmin ediyorum.
Böyle bir ortamda
eğitim pazarlamasının da konuşulma vakti geldi de geçiyor bile. Önce şu soruya cevap vermek gerekir sanırım:
Eğitim pazarlanır mı? Evet, bal gibi pazarlanır. Dünyada pazarlanamayacak hiçbir şey yok. Din bile pazarlanıyor, eğitim mi pazarlanamayacak? Bu işi ilk kavrayanlardan biri Doğa Koleji. Yıllardır düzenli olarak yaptıkları düzgün, stratejisi belli, kaliteli reklam kampanyalarıyla öncülük yapıyor. Şube sayısı arttıkça verdiği eğitimin kalitesi düştü, işi fabrikasyona döndürdüler gibi eleştiriler haklı olabilir ama bu, yaptıkları pazarlamanın başarılı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bu yıl Mektebim Okulları da yoğun bir reklam kampanyası yürüttü. Öyle ki geçen seneye kadar adını bilmediğim okul bu yazıyı yazarken aklıma gelen ikinci özel okul. Onların da eğitim pazarlaması gerçeğini keşfettiğini ve bu yolda emin adımlarla ilerlediklerini biliyorum.
Bu yaz özel okulların rekabetiyle çok sıcak geçecek gibi görünüyor. Şunu söyleyebiliriz ki eğitim pazarlaması artık bu ülkede konuşulmaya başlamalı. Çünkü biz pazarlamacılara, PR’cılara ve reklamcılara buradan çok iş çıkacağı kesin.