Bundesliga Soruyor: “Takımınıza Ne Kadar Sadıksınız?”

Simon Cuper’in dünyaca ünlü kitabına verdiği ad, aradan geçen 24 yılda geçerliliğini hâlâ koruyor. Futbol kavramı neredeyse çeyrek asır sonra çok daha endüstriyelleşmiş, takımlar birer marka, futbolcular paha biçilemez ürünler, kulüpler dev şirketler hâline gelmişse de; Premier Lig, Bundesliga, Serie A, La Liga, Ligue 1 başta olmak üzere, pek çok ulusal futbol liginde, taraftarlık duygusunun özünden bir şey yitirmediğini söylemeliyiz.

Bugün hâlâ Galatasaray - Fenerbahçe maçı gelip çattığında iki tarafı da heyecan sarıyorsa, Ruhr derbisinde puan cetvelindeki yerlerinden bağımsız olarak Borussia Dortmund ile Schalke 04 karşılaşınca coşku artıyorsa, hatta Barcelona - Real Madrid ya da Glasgow Rangers - Celtic maçlarında olduğu gibi kimi zaman işin içine politik, etnik veya mezhepsel farklılıklar da giriyorsa, futbolun bir kimlik olma özelliğini kaybetmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

[caption id="attachment_71180" align="alignnone" width="800"]Dortmund fans Reklamda oynayan Oliver Römer'in tuttupu Borussia Dortmund, Almanya'nın en yüksek tribün doluluk oranını yıllardır elinde tutmasıyla, sadık bir taraftar kitlesi olduğunu kanıtlıyor.[/caption]

Kutba yakın ülkelerde iklim koşulları nedeniyle bahar ve yaz aylarında oynanıp tamamlanan ligler dışında, Avrupa’daki futbol liglerinin devre arasında olduğu mâlum. Fakat futbol artık devasa bir pazarlama nesnesi olduğundan, verilen bu mecburi aralarda bile taraftarların ilgisini yüksek tutmak için farklı çalışmalar yapılıyor. Almanya’daki en üst futbol ligi olan Bundesliga da bu fırsatı kaçırmadı ve taraftar olmanın sadakatle eş anlamlı olup olmadığına odaklanan bir reklamla seyircilerin karşısına çıktı.

Transfer A Fan (Bir Taraftar Transfer Etmek) adlı reklam başlar başlamaz, kendilerini yetenek avcısı olarak tanıtan ama aslında taraftarların sadakatini sınayan iki kişiye ilaveten, koyu bir Borussia Dortmund taraftarı olan Oliver Römer’i, Borussia Mönchengladbach’a tutkuyla bağlı Martin Siermann’ı ve Almanya’nın en büyük takımı olan Bavyera temsilcisi Bayern München’in sıkı bir taraftarı olan Michael ‘Buschmann’ Zeman’ı görüyoruz.

[embed]https://www.youtube.com/watch?v=6Fd-8HzuINk[/embed]

Ardından ilginç senaryo başlıyor. Televizyon röportajı bahanesiyle getirilen taraftarların, olan bitenin bir düzmece olmasını anlamamaları için her şey özenle organize ediliyor. Sözde menajerler kamerayı dışarıda bırakıyor ve taraftarlarla kapalı kapılar ardından özel konuşacakları izlenimini yaratıyor. Her taraftarla ayrı ayrı masaya oturan yetenek avcıları (!), devre arası olması nedeniyle transfer döneminin başladığını ve para neredeyse oraya giden futbolcular gibi, taraftarların da aynı yolu izleyebileceklerini düşündüklerini söylüyor. Sonrasında ise onlara “reddedemeyecekleri bir teklif” yapıyor.

Sözde yetenek avcıları Siermann’a Köln, Römer’e Dortmund’un ezeli rakibi Schalke 04’ü, Zeman’a ise Römer’in takımı olan Dortmund’u tutmalarını öneriyor. Hatta önermekle de kalmıyor, teklifi cazip kılmak için önceden yaptıkları hazırlıkları da anlatılıyor. Zeman’a üzerinde lakabı olan Buschmann yazılı Borussia Dortmund forması, Römer’e Schalke 04 tribünlerinde ona özel hazırlanacak koreografinin örneği, Zeman’a ise üzerinde fotoğrafının döşendiği Borussia Dortmund takım otobüsünün nasıl olacağı gösteriliyor.

[caption id="attachment_71185" align="alignnone" width="800"]Buschmann Taraftarlar arasında oldukça popüler olan Buschmann Zeman, koyu bir Bayern Münih taraftarı olduğunu rengarenk ve ilginç kostümüyle her maçta gösteriyor.[/caption]

Dünyanın her yerinde bağlılıkla özdeşleştirilmiş taraftarlık duygusu sınanırken bu jestlerle de yetinilmiyor, taraftarlara yeni takımlarının renklerinde özel tasarım araba ve kostümün yanı sıra, yüksek rakamlarda para da teklif ediliyor. Büyük vaatler ve takımlarına duydukları sadakat arasında sıkışan taraftarların zor anları yüzlerinden ve beden dillerinden okunuyor. Bunun para değil bir gönül işi olduğunu söyleyen Siermann taraftarlığın satın alınamayacağını savunurken, “Daima Bayern, hep Bayern!” diyen Zeman önce 150 bin, daha sonra 200 bin Euro’luk teklifler karşısında iyice afallıyor. Römer ise yapılan teklifin kimliğini satması anlamına geldiğini ve bunu yapamayacağını belirtiyor. Sonunda üç taraftar da sevdalı oldukları renklerini değiştirmeyeceklerini söyleyerek ikiliyi reddediyor.

Römer, Siermann ve Zeman’ı görüşme sonrasında bir sürpriz de bekliyor. Tuttukları takımın taraftarları tarafından yapılan tezahüratlar eşiliğinde bayraklar ve kaşkollarla karşılanıyorlar ve olayın tamamen bir test olduğunu nihayet anlıyorlar. Reklam bir sonraki adımda “Gerçek taraftarlar satın alınamaz. Bundesliga 12 Ocak’ta geri dönüyor.” ifadeleriyle sona eriyor.

[caption id="attachment_71189" align="alignnone" width="800"]Oliver Römer Borussia Dortmund taraftarı Oliver Römer, yapılan teklif karşısında şaşkınlığını gizleyemedi.[/caption]

Hayatın tam ortasından bir içgörüyü, dünyanın en popüler sporunu arkasına alarak yansıtmak her ne kadar sağlamcı bir yol gibi görünse de bunu, insanların en büyük zaafı olan parayla karşı karşıya getirerek yaratıcı bir çalışmaya dönüştürmek herkesin harcı değil. Bu nedenle, çalışmayı hazırlayan Brüksel merkezli Duval Guillaume ajansını tebrik etmek gerekiyor.

Peki, ya siz? Reklamdaki taraftarlardan biri olsaydınız, yapılan tekliflere ne kadar direnebilirdiniz? Dürüst olun, spor endüstrisi çağında taraftarlığınızın sadakat testine girmesini göze alır mıydınız?

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir